-"Okuldan çıkmış küçük bir çocuğun mendilinizi çaldığını mı söylüyorsunuz Bayan ?" Emniyet memuru Emma'nın beyaz teniyle zıtlık oluşturan morarmış elmacık kemiğine bakıyordu.
-"Okuldan çıkmış bir kız olması umrumda değil. Bunun bedelini ödemeli. Daha öncede hırsızlığa uğradım, bunların hepsinin idam edilmesi lazım üstelik dükkanın merdivenlerinden düşerek herkeze rezil olmamda cabası !" dedi Bayan Rebeca. Sarıya çalan saçları ve kalemle çizilmiş gibi duran kırmızı dudaklarının aksine nefret ve kibirle bakan gözleri güzelliğini gölgeliyordu.
Huzursuzca kıpırdandı Emniyet memuru " Bundan sonrasını biz hallederiz mendilinize kavuştuğunuza göre artık gidebilirsiniz." Bayan Rebeca aşağılayıcı bakışlarını alıp yere sürten eteğini kaldırarak odadan çıktı.
"Zavallı kız." dedi içinden Emniyet memuru. Ardından odadan çıkmak üzere yerinden kalkarken Emma'nın uyanmakta olduğunu farketti.
Emma gözlerini araladı ve nerede olduğunu kestirmeye çalışıyordu. Yanağında yakıcı bir ağrı vardı ve neler olduğunu hatırlamaya çalıştı. Gözleri yaşardı ve ağlamaya başladı.
-"Ben yapmadım efendim, ben çalmadım mendili."
Emniyet memuru, Emma'nın masum suratına baktı ve ne kadar ciddi bir görünüme sahip olma çabasında olsada gözleri yaşardı ama ağlamamıştı. Bir an yaşarmış gözlerini silmek istesede Emma'nın onun ağladığını sanmasını istemiyordu. Küçük bir kıza bile olsa ciddiyetinden ve duygularından taviz veremezdi. Emma ona kızını hatırlatıyordu belki de bu kadar üzülmesinin sebebi buydu.
-"Ağlama... Sana inanıyorum." dedi Emniyet memuru. Ama Emma sesli bir şekilde ağlamaya devam ediyordu. Masum ve çaresiz bir şekilde ağlaması Emniyet memurunun içinde uzun zamandır hatırlamadığı bir duyguyu ortaya çıkarmıştı. Ürkek bir şekilde Emma'nın başına giden elleri örgülü saçlarını okşadı. Emma kollarını Emniyet memuruna sardı. Bu hareketinden sonra afallasada Emniyet memuru da sıkıca sardı masum Emma'yı. Bu resmedilmeye değer tabloyu Madam Katia'nın kapıda beliren silüeti bozmuştu.
Husursuz bir şekilde boğazını temizleyen Madam Katia sinirlenmiş olacak ki Emniyet memuruna ters ters baktı. Bu hareketten sonra Emniyet memuru hızlıca Emma'dan kollarını kurtardı ve hiçbirşey olmamış gibi sert çıkmasına özen gösterdiği sesiyle;
-"Madam Katia dimi ?" onaylarmış gibi bir baş hareketinden sonra Emma'ya son kez baktı; "İfadesini yazdıktan sonra gidebilir." diyerek odadan çıktı.
Emma gözyaşlarını sildi ve zor tuttuğu kalemle başından geçenleri yazmaya başladı. Okuma yazması olmayanlar için bu görev katip tarafından yapılırdı ama Emma diğer yetimlerin aksine okuma yazma biliyordu.
Emniyet binasından çıktıktan sonra Emma, olacaklardan korkmuş bir şekilde Madam Katia'nım yanında yürüyordu. Yetimhaneye geldiğinde Madam Katia'nın şişman parmakları Emma'nın saçını buldu. Saçından tuttuğu Emma'yı yatakhaneye doğru sürükledi.
-"Senle daha işimiz bitmedi seni aşağılık hırsız!"
Emma, yatakhaneye geldiğinde doğruca yatağına yattı. Okul kıyafetlerini çıkaramıyacak kadar halsizdi. Tam gözleri kapanacaktı ki Ian'nın pencere de olma olasılığı üzerine yerinden kalktı.
Ian, Emma'yı göremeyeceğini biliyordu ama umudunu kaybetmiyordu. Ona çok mu tepki göstermişti, sonuçta unutmuş olması normaldi. Tam yatakhaneye gidecekken pencerede Emma belirdi. Ayazda parlayan saçlarının büyüsüne kapıldı Ian. Bu anın tadını çıkarmak istiyordu ve Emma'nın kusursuz yüzünde gezintiye çıktı. Ve morarmış yanağını görünce korkuya kapıldı. Emma'nın kılına zarar gelmesi onun kahrolmasına sebep oluyordu. Aceleyle kağıda bunu kimin yaptığını soran bir yazı yazdı ve pencerenin kenarına bağlı ipe tutturdu. Emma ipi çekti ve kağıdı aldı. Uykulu ve yorgundu, kağıda bişeyler yazıp Ian'ın çekmesi için ipe tutturdu. Ian öfkeli bir şekilde kağıdı hızla çekti o kağıtta her kim yazıyosa ona gününü gösterecekti.
-"Çok yorgunum Ian bu konuyu yarın konuşalım."
Emma, küçük samimi bir gülümseme gönderdi ve yatmak için pencereden ayrıldı. Ian çok sinirlenmişti. Bunu Emma'ya her kim yaptıysa ona zarar vermek için içinde inanılmaz bir hırs oluştu. Bugün ona uyku yoktu.
-"Nasıl hiçbirşey yapmadan bırakırlar." dedi Bayan Rebeca karşısında iki büklüm duran yardımcısına bağırarak. Sinirlenince kızarıyordu ve bu ona hiç yakışmıyordu. Oturduğu yerden kalktı ve şöminenin önüne doğru yürüdü. Ateşin gözlerinde bıraktığı yansıma Rebeca'nın öfkesini temsil ediyordu adeta. Yüzündeki ifadesizliği bozarak yardımcısına doğru yürüdü. Ağzı yukarıya doğru kıvrıldı sahte bir sevimlilikle;
-"Bir yetimi evlatlık edinmeyi gerçekten çok isterim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mezarıma Geleceğim
ParanormalOnu gördüm. Büyümüştü, ama hiç değişmemişti. Aynı maviler ve aynı dudak. Kaşlarını çatışı, gözlerini kırpması bile aynıydı. Dünya üzerinde bu kadar güzel bir hırsız olabilirmiydi.