İnsan gerçekten ne için yaşardı?
Gelip geçici bir heves uğruna mı? Yoksa sonunu asla tahmin edemeyeceği bir hiç uğrunamı?
Neydi yaşamak?
Kimine göre nefes almak kimine göre koşmak kimine göre ise sadece hareket edebilmek.
Peki benim yaşama amacım neydi?
Kimdim ben?
Ne için yaşıyordum,ne için yaşıyorum?
Kafamın içinde dolanan sesler hızlıca karıştığında zorlanarak gözlerimi aralamaya çalıştım.
Neden olmuyor?
Neden gözlerimi açamıyorum?"Hocam hasta kendine geliyor."
"Hızlıca vital bulgularını alalım ve daha sonra uyanmasını bekleyelim."
"Tamam hocam."
Kulağıma ilişen seslerden sonra parmağıma bir şey taktıklarını hissettim. Daha sonra ise koluma dolanan şeyle kalp atışlarım hızlandı.
"Hocam hastanın nabzı yükseliyor."
"Çıkın dışarı hemen!"
Kulağıma ilişen sert ses ile saniyeler sonra saçlarımı okşayan eli hissettim.
"Şşh sakin ol. Hastanedesin burada kimse sana zarar veremeyecek anladın mı? Sakin ol geçti bir şey yok. Hadi aç gözlerini uyandığını biliyorum."
Gözlerim sanki bu sözleri bekliyormuşçasına anında aralandığında ilk gözüme ilişen orman yeşili gözler oldu.
"Sakin ol iyisin."
Sık nefeslerim saniyelerin ardından düzene girdiğinde nerede olduğumu anlamaya çalıştım.
Bakışları sanki beni anlamak istercesine yüzüme sabitlendiğinde ne düşündüğümü anlamış gibiydi.
"Öncelikle sakin ol. Hastanedesin. Sana ne olduğunu hatırlıyor musun?"
Zihnimi olan şeyleri hatırlamaya zorladığımda aklımda tek bulunan şey koskoca bir boşluktan ibaretti.
"H-hayır."
Çatallaşan sesimle kaşlarım çatıldığında bakışlarım etrafı taradı.
Koskoca odada neden su bardağı bulunmazdı ki?
"Susadın mı?"
Kafamı onaylarcasına salladığımda hızla nerden bulduğunu anlamadığım bardağa suyu doldurdu.
"Gel bakalım." Nazik hareketlerle bardağı dudaklarıma yanaştırdığında sanki yıllarca susuz kalmışçasına suyu içtim.
"Daha iyi misin?"
"İyiyim teşekkür ederim. Bana ne oldu neden buradayım ben?"
"İsmini hatırlıyor musun?"
"İsmim-"
İsmim?
İsmim neydi benim?
Neden hatırlamıyorum?
Neden kafamın içi koca bir boşluktan ibaret?
"H-hayır." Korkuyla büyüyen gözlerimle karşımda ki adama bakakaldığımda sanki hissettiklerimi anlıyor gibiydi.
"Gidecek bir yerin var mı?"
Zihnimi zorladığımda gözümün önüne gelen sadece koca bir boşluktan ibaretti.
Bir anda başıma giren ağrıyla yüzümü buruşturduğumda elim hızla başıma gitti.
"Ah..."
"Ne oldu? Bir şey mi hatırladın ne oldu?"
Hızla gözlerimi araladığımda endişeli gözlerle suratıma baktığını gördüm.
"Hemşire hanım hastaya parol hazırlayın hemen."
Hemşire aradan geçen iki dakikanın sonunda elinde ilaçla odaya girdiğinde açık olan damar yoluna ilacı taktı.
"Tamam sakin ol. Bu ağrını azaltacaktır."
"Bana ne oldu?"
Halsizce sorduğum soruyla beraber derin bir nefes aldı.
"Önce biraz dinlen daha sonra anlatacağım."
Bana arkasını dönmeye kalktığında hızla bileğinden yakalayarak durmasını sağlamaya çalıştım.
"Şimdi söyle ne oldu bana?"
Derin bir nefesi daha ciğerlerine gönderdiğinde yatağın ucuna oturdu.
"Bak seni bulduğumda gerçekten kötü bir haldeydin, yüzün bedenin yara bere içindeydi. Şu an bunları bilmen senin için yeterli. Şimdi biraz dinlen daha sonra konuşuruz. Kendinide yormamaya çalış."
Benim cevap vermeme izin vermeden hızla odadan çıktığında beni belirsizlikler içinde bıraktığından bihaberdi.
Zihnimin karanlık tarafına ulaşmaya çalıştım.
Gözlerimi kapayarak kendime kısa bir süre verdiğimde gözümde canlanan koskoca bir karanlıktan ibaretti.
Bana ne olmuştu?
Neden bu haldeydim?
Kim benden ne istemişti?Bir süre sonra vücudum uyuşmaya başladığında direnen göz kapaklarıma daha fazla dayanamadım.
Bedenim tekrardan derin bir uykuya daldığında son hissettiğim şey sadece kocaman karanlık bir boşluktan ibaretti.
Burada ne arıyorum ben?
Bu derin mavilikte neyin nesi?"BUNDAN SONRA BİZİM OLACAKSIN MEVSİM SOYGÜDER."
Ardından bir anda attıkları iğrenç kahkahalarla ciğerlerime dolan suyu hissetmem bir oldu.
Artık tek isteğim kurtulmaktı...
Vee ilk bölüm sonuna geldik okuyup beğenen herkese teşekkür ederim✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EN GÜZEL MEVSİMİM
ChickLitCanım yanıyordu,canı yanıyordu. Bir hiç uğruna bitirdiğini vicdanı fısıldıyordu. Kırılan bir kalbe sunulan özür, öldükten sonra mezara bırakılan çiçeğe benzemez miydi zaten?