-9- Parfüm

160 13 46
                                    

Merhaba! Yeni bölüm sizlerle. Ama lütfen biraz Voteler artsın. Yorumlar gayet iyi. Sağolun:

Ekmekarasitulumba

Abcdema (birazcık adaşım oluyor kendisi :) )

AzraTezel6

Ruzgarguluuu

Eleventhdoctor_5

Emineberrakum

_TheHuntrees_

Ecemtkgl

Aciz1kuul

İsimlerinizi yanlış yazdıysam kusura bakmayın. Ayrıca unuttuğumuz varsa da hatırlatırsa sevinirim :) Bu arada Vote ve yorumlarınız için teşekkür ederiz :)

•°•Nilsu•°•

Keçileri biraz sevdikten sonra adadaki turumuza devam ediyorduk.

"Nilsu şu çiçeklere bak mükemmeller." Reyhan'ın bunu söylemesiyle gösterdiği yöne doğru baktım ve sanırım hayatımda gördüğüm en güzel çiçekleri gördüm. Ne tür bi çiçek olduğunu anlamamıştım ama renkleri harikaydı. Turkuaz ve su yeşili arasında bir renk. Oldukça tuhaf ve bir o kadar da güzellerdi.

"Rengi turkuaz gibi sen bayılırsın."

"Evet gerçekten çok güzeller. Birkaç tane toplayacağım."

Çiçeklerden topladıktan sonra adanın içlerine doğru yürümeye başladık. Etrafta daha önce hiç görmediğimiz onlarca değişik türde bitki vardı.

"Bakın! Meyve ağaçları. Aç kalmayacağız kızlar, yaşasın!"

Reyhan'ın sevinçle söylediği bu cümle gerçekten hepimizi çok mutlu etmişti. Eti çok sevmeyen bir insandım ve zaten keçileri kesip yememiz oldukça zor olacaktı. Bu meyve ağacı olayı gerçekten iyi olmuştu.

Adada biraz daha ilerlediğimizde biraz yüksek bir tepe gördük.

"Kızlar şu tepeye çıkıp adaya şöyle yukardan bi bakabiliriz. Hem biraz dinleniriz de, ben çok yoruldum."

Işıl'a hepimiz katılmıştık. Tepeye tırmanmamız biraz zor olacaktı ama sonunda bir şeyler görebilecek olma ihtimalinin verdiği heyecanla yukarı doğru çıkmaya başladık.

"Ahh!"

"Ne oldu Birce?"

"Önemli bir şey değil. Sanırım ayağıma diken battı."

"Önemli değil mi?! Birce, ayağına diken batması tabii ki de önemli bir şey. Hemen çıkarmalıyız."

Reyhan ve her şeyi abartma huyu.. "Tamam Reyhan panik yapma. İyiyim. Yukarı bi çıkalım. Çıkartırız o zaman." Reyhan hala tatmin olmamıştı ama Birce bir kez daha iyi olduğunu söyleyince biraz olsun rahatladı.

On dakikalık bir yürüyüşün ardından tepeye varmıştık. Öncelikle uygun bir yer bulup oturduk. Birce'nin ayağına batan dikeni çıkardık. Daha sonra etrafı izlemeye başladık. Ada çok fazla olmasa da yine de büyüktü ve bize uzun süre yetecek kadar yiyeceğimiz de vardı. Açlık ve susuzluk şu an için sorun değildi. Hava da oldukça iyiydi yani üşüme gibi bir problemimiz de yoktu. Hatta gece bile ateş yakmamıza gerek olmayacağını düşünüyordum. Ama büyük gerçekten büyük bir sorunumuz vardı. Adada yırtıcı hayvanlar olabilirdi. Kurtlar, ayılar, yılanlar... Daha fazlasını düşünmek bile istemiyorum. Evet, yanımızda silahlar vardı. Ama herhangi bir tehlike anında bunları doğru düzgün kullanıp kullanamayacağımızı bile bilmiyordum. Bunu kızlara söylememiştim ve sanırım onların akıllarına da böyle bişey gelmemişti. Şimdilik gelmemesi iyi bir şeydi. Ama eninde sonunda öğreneceklerdi.

"Kızlar! Bakın ilerde odun gibi bir şeyler var. Sanki.. birisi kesmiş gibi. Yani.. kulübe gibi bir şey."

Reyhan'ın sözleriyle düşüncelerimde sıyrılıp o yöne baktım. Evet, gerçekten kütük gibi bir şeyler vardı.

"Saçmalama Reyhan. Sadece rüzgar yüzünden yıkılmış ağaçlar. Bu adada bizden başka kişilerin olabileceği ihtimaline inanmıyorum."

"Belki de haklısın Birce ama bence yine de bir bakmalıyız."

"Kızlar, bence bugünlük bu kadar yeter. Birazdan hava kararacak. Kendimize bu gecelik uyumak için uygun bir yer aramalıyız. O odun yığını her neyse daha sonra da bakabiliriz."

"Evet kızlar Işıl haklı. Gidip kendimize yatacak bir yer arayalım."

•°•Birce•°•

Kızlarla oturmuş adadan kurtulmak için neler yapabileceğimizi düşünürken sıkılıp biraz yüzmek için yanlarından kalkmıştım. İki yüz metre kadar yürümüş ve deniz kenarına gelmiştim.

Biraz yüzdükten sonra sahilde dolaşmaya başladım.

Bu adaya düşmemiz o kadar tuhaftı ki. Evet şu ana kadar bunu hiç düşünmemiştim ama gerçekten filmlerdeki gibiydi. Yani harika bir tatil hayaliyle yola çıkmış ve birden kendimizi batmakta olan bir geminin tam ortasında bulmuştuk. Hem de en büyük korkum buyken. Abim ne yapmıştı acaba. Eğer söylediği saatte uçağa bindiyse tatil yerine ulaşmış olmalıydı. Yokluğumuzu fark edip mutlaka bizi arayacaktı. Şimdilik tek umudum buydu.

Bunları düşünürken ayağım bir şeye takıldı ve az kalsın düşüyordum. Ayağıma takılan şey neydi?! Aman Allah'ım bu.. bu olamaz. İmkansız.

•°•REYHAN•°•

"Ayy!"

"Ne! Ne var? Ne oldu?" diye peş peşe soran Işıl'a korku dolu gözlerle baktım.

"Fare var burdaa!" Aynı anda Işıl da çığlık atmaya başlayınca Nilsu imdadımıza yetişti ve fareyi bulduğu bir çubuk parçasıyla kovaladı. Daha doğrusu dürttü. Faremiz fazlasıyla inatçı olduğu için bayağı bir dürtmesi gerekmişti. Fare bir nebze olsun uzaklaşınca Işıl ile derin bir 'Ohh!' çektik.

Gözlerim Birce'yi arıyordu. Nerede olabilir diye düşünürken sevinçle bize yaklaşan Birce'yi gördüm.

"Kızlar! Bilin bakalım ne oldu?"

Işıl: " Bu adada yaşayan ama yamyam olmayan insanlar mı buldun?" diye atıldı. Birce kafasını hayır anlamında salladı. Işıl'ın yüzü düşmüştü.

Ben: "Faresi olmayan başka bir ada mı buldun?" diye sordum heyecanla. Birce yine kafa salladı. Nilsu: "Yiyecek mi buldun?" diye atıldı. Cevabı yine hayırdı.

"E hadi çatlatma insanı da söyle. Ne oldu?" diye sordum. Cevabı oldukça şaşırtıcıydı:

"Biraz açılmak için yüzmeye gitmiştim." Nilsu atıldı:

"Ne? O dikişlerle yüzülür mü Birce!?"

"Ya tamam neyse işte... Buraya gelirken bunu buldum."dedi ve elindekini biz gösterdi. Bu bir parfüm şişesiydi. Hem de boş! Hem de erkek parfümü! Hem de yeni bir marka!

Demek ki burada bizden başka birileri daha yaşıyordu. Ya da kısa süre önce öldü... Bilemem ama öğreneceğim !

ISSIZ ADA ŞEYSİSİ?!?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin