Adını sen koy işte şu medcezir halimin...

2.2K 83 19
                                    


Medcezirler dünyası değil mi ki umut kanatlı güneşleri soldurup hüsnü hazan ile koşturan sevda süvarilerine viran halini gösteren...Medcezirler dünyası değil mi ki medcezirlere inat al güller dağıtan hasret vurmuş garipleri daha da ötelere iten...Adını sen koy şu keşmekeş halimin ister bir garip de ister hazan ile savrulmuş bir hezeyan...İster kaf dağının ardına bırak beni ister lut gölünün ta dibine..İster tennurelerle bezenmiş bir Mevlevi dergahında gör beni, ister zil zurna sarhoş bir izbe meyhane köşesinde..Adını sen koy işte şu viran halimin...
Kimi zaman koca bir orduydum ben şaha kalkan kimi zaman ise kendi yüreğimden korkan bir hazin..Kimi zaman bir tevhid sancağıyken kimi zaman isyan surlarında dolaşan bir isyankardım ben...Dünya kadar umutlarını küçücük yüreğine saklarken bu dünyaya sığmayan bir gezgindim ben..Nerede görmek istersen orada gör beni.. Medcezirlerle savrulan bir gül yaprağında gör...Başak vermek için toprağa atılan tohumlarda gör beni... İbrahimi yakmayan ateşte İsmaili kesmeyen bıçakta , yusufu yutmayan kuyuda gör. İsyan ile gözleri tetikte ülkesine savaş açmış bir isyankarda gör beni. Ölümü özleyerek darağacına giden gözleri ufukta ölümü bekleyen yusufçuklarda gör.Boynu bükük kalmış bir mektup satırında gör beni. Adını sen koy artık şu sermest halimin.. Ama artık bana kim olduğumu sorma.
Bitkinim ben , yorgunum, ölmek isterken delicesine yaşamak derdi asıldı boynuma, koşmak isterken ta ötelere duruverdi zaman inadına, buldum derken, kaybetmeyi öğrendim bulduklarımla...
Artık bana kim olduğumu sorma. Amansız cevaplar içinde aradım kendimi, bir bulutun süzülüp kayboluşunda, kimsesiz bir çocuğun iki damla gözyaşında sevdiği denizlerden vazgeçmeyen martıda, usulca süzülüp yeryüzüne inen kar tanesinde aradım kendimi , süzülüp uçan yapayalnız kartala sordum, denize kavuşma hasretiyle başını taştan taşa vuran suya, kar altında yeşermeyi bekleyen buğday tanesine , üşümüş bir çocuğun sinesindeki sıcaklığa ve isyan çiçeklerine sordum kendimi..
Bir dakikada olsa kendi hayatımı yaşamak istedim başkasına benzemeden sadece kendim olayım dedim bu hayatta. Ama buna izin vermediler. Hep başkaları olmasını istediği gibi olmamı emrettiler bana.. Kendim olursam kaybedeceğimi fısıldadılar sessizce kulağıma oysa kelebekler gibi olmak isterdim dünya sürgününde bir gün yaşayan ama kendisi gibi yaşayan kelebekler gibi. Neden sordum kendime ben kimdim , Yoksa ben bir başkası mıydım onların hayallerine göre yaşayıp onların düşüncelerine göre hayatımı dizayn eden bir başkası öyleyse köle pazarında satılan esirlerden ne farkım var benim. Halbuki fikir köleliği daha beter değil miydi bedenin esaretinden. Bir dakikada olsa kendi hayatımı yaşamak istedim çok gördüler bana ; bende ne dünü düşündüm ne yarını şimdiyi yaşadım işte; çocukluk yıllarımın geri gelmeyeceğini bile bile çocukluğumu yaşadım.Rüzgar gibi özgür olmayı denedim; bir bulut gibi yalnız ve ıssız; güneşe uzanan çiçekler gibi uzandım özgürlüğüme; umutsuzca akıp gittim bir nehir gibi farkında olmadan, denize kavuştuğumda ben ben olmayı denedim ama benlik çoktan kaybolmuştu, özüme deniz suyu karışmıştı bir kere.Gökkuşağını takip ettim kendimi bulayım diye ama nafile o da rengarenkti ayırt edemedim kendimi diğer renklerden. Hayatı mutlulukta arayayım dedim halbuki gözyaşlarım dahi beni erk etmişti; ıssızca haykırdım dünyaya; umudun kıyısında ben olmaktı umudum. Çiçeklere konan kelebekler gibi yaşamak istedim gökyüzüne yükselen melekler gibi; yağmur damlalarındaki öyküleri dinledim gökyüzünden; kendisi gibiydi her şey kelebekler kendisi gibiydi yağmur damlaları kendisi gibi. Bir ben uzaktım benden
Adını sen koy artık şu keşmekeş halimin Medcezirler dünyasında bulamadım kendime bir isim ; öfke miyim hasret miyim kavga mıyım isyan mıyım bilemedim

Adını sen koy işte şu medcezir halimin ; Ama artık bana kim olduğumu sorma.

medcezirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin