Bizim kalbimiz hep kırıktır be çocuk...

938 65 6
                                    

Şalcı bacı derlerdi ona... Erzurumun soğuğuna aldırmadan kapı kapı dolaşır kumaş,fistan yazma satardı geçimini sağlamak için.

Yorgun argın girdi evine 7 yaşındaydı henüz torunu sımsıkı sarıldı ona adeti olmuştu artık hem evden çıkarken hem de eve geldiğinde sımsıkı sarılırdı ona aralarında anlam veremediği bir bağ vardı. İşe gitmediği günler torunuyla kırları gezmeye çıkarlardı. Kimi zaman küçük med yorulunca onu sırtına alır çok yorulsada ona kıyamazdı biricik torunuydu. genç yaşta torun sahibi olmuştu ne yapsın kendisi çalışmak zorunda kalınca ev işlerini tutacak bir geline ihtiyaç vardı. Everiverdi 17 sinde oğlunu oğluda hiç hayır demedi hani. Bir oğulları olmuştu hemen ninesinin tek hayat kaynağıydı.

Ah bir de kocası yaşasaydı da çalışmak zorunda kalmasaydı. Çalışmak gücüne gitmiyordu ama torunundan ayrı kaldığı saatler ona derin bir ızdırap veriyordu. Gün boyu onun hayalleriyle geçiyordu ya buna da şükür dü. Kimi zaman gittiği evlerde öyle durumlarla karşılaşıyor du ki dayanılacak gibi değildi.

Sabahın erken saatleriydi ki her zaman uğrayıp hem çayını içtiği hem de muhabbetine doyamadığı sevde hanımların kapısına yanaştı. Her zaman ki gibi kapıyı tıklatacakken içerden hıçkırık seslerini duyuverdi. Hayırdır inşallah dedi şalcı bacı kapıyı çekinerekte olsa tıklatıverdi. Kapıyı açan sevde hanımın gelini oldu o da gözlerini siliyor ağladığını belli etmemeye çalışıyordu. Anlaşılan o ki evde bir huzursuzluk söz konusuydu. Ne oldu gelin bacı deyiverdi bir anda kimseden cevap gelmedi önce sonra neden sessizlik bozuldu astılar dedi gelinlik, babamı astılar.

Anlam veremedi şalcı bacı hem neden assınlar ki Rasim efendiyi kendi halinde oldukça dindar bir adamdı. Suçu neydi ki oysa civarın en dürüst ve güvenilir esnafıydı. Sonra neden diyebildi şalcı bacı neden. Başındaki sarıktandı asılması çıkar demişlerdi yeni kanun var . başının önüne doğru uzanan yeni şapkayı takacaktı insanlar. Ama neden bu millet yüzyıllardır sarığı başından çıkarmamıştı kutsal bir emanet gibi ne oldu da çıkarmak icab etti.

Bir şok etkisiyle bütün bunları birkaç saniyede düşünmüştü şalcı bacı Anlam veremedi tüm bu olup bitenlere şimdi sukutun çığlığı hakimdi koskoca konakta. Öylece baktı baktı teselli vermek istedi bir an şalcı bacı ama boğazına düğümlendi tüm kelimeler. Sessizce geriye döndü artık bugün satış yapamazdı bu halde doğruca evinin yolunu tuttu. Şaşırmıştı oğulcağzı belli ki bir hal vardı şalcı bacının üzerinde. hayırdır anacığım dedi ne oldu sana böyle. Nasıl anlamıştı anacığının halinden bilinmez. Asmışlar deyiverdi ve hemen ardından hıçkırıklara boğuldu. O ağlarken torunu boynuna doladığı elleriyle ninesinin gözyaşlarını siliyor ve onu teselli etmeye çalışıyordu. Ve ardından birkaç masum soru: asılınca insanlar ölür mü nine ? cevap veremedi şalcı bacı torununa sadece yanağına küçük bir öpücük kondurdu ve neden sonra sunları söyleyebildi hayır yavrum asıl o zaman yaşamaya başlarlar...

Elden ne gelir kadın başına şapkayla ne işi olurdu onun . hem bu milletin erkeklerine ne olmuştu ki hatun kişiye bu iş düşsün. Oğulları vardı kanı deli akan oğulları endişe ediyordu işte . Yemin etmişlerdi bu zülme boyun eğmeyeceklerine dair. Kadın başına hem onlara sahip çıkmaya çalışıyor hem de biricik torununu düşünüyordu. Ne suçu vardı bu masumun Allah korusun bir şey olsa bu yavrucakta yetim kalacaktı. Bundandır ki her sabah işe giderken tembihlerdi oğullarını aman evladım siz karışmayın koca hükümetle siz başa çıkacak değilsiniz ya sabredin hele Mevla görelim neyler neylerse güzel eyler. Tevekkülü tamdı şalcı bacının bu günlerde elbet geçecek güzel günlere kavuşacaktı bu memleket. Bilmiyordu belki şalcı bacı nice bedeller verileceğini ama emindi o bu kara günlerin de geçeceğinden.

medcezirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin