Rüyaların seher vaktidir umutlar...

150 50 0
                                    

Umudum oydu ya bir kuş gibi kanat çırpacaktım gökyüzüne ve sonsuzluğa uçacaktım..ya şimdi? askerlerin peşi sıra tutsaklığa gidiyorum sanki.yüreğim daralıyor umarsızca boğazımı sıkıyorlar ve ben özgürlüğümü özlüyorum şimdiden.
oysa söz verdim kendime.özgürlüğüm bir hayattan daha değerli değilmiydi yoksa..
Hayır hayır tutsak olacaksam ne anlamı var sadece nefes alıp vermemin.o nefes özgürlüğü haykırmadıkça bu gırtlağa bir yük değil mi...
Kendi kendine söylenirken cezir kervan bir handa konaklamak için durmuştu bile. Bir günlük yolları kalmıştı istanbula. Yepyeni bir hayat bekliyordu onları. Cezir oldukça rahattı ama sarko adeta yerinde duramıyordu.hemen eşyalarını alıp koca handa bir odayı kapmıştı bile ceziride unutmamıştı hani. Hemen yanı başında onada bir yatak tutuverdi. Hadi kardeşim söylenmeyi bırakta gel otur şuraya ne şükürsüz adamsın sen herkes senin yerinde olmak istiyor sen ise kıymet bilmiyorsun. Vallahi Allah elinden alır bu nimetleri o zaman görürsün. Tehditleriniz bitmiyor zaten derken cezir yorgunluğunu iyice belli etmişti lafı uzatma dercesine uzanıverdi yatağa ve hemen ardından gözleri kapandı. Anlaşılan bütün kervan gibi o da çok yorulmuştu.

Artık konaklamak yoktu yolun sonu geldi dedi cezir akşama payitahttayız. Kalabalık bir yeniçeri tayfası karşıladı onları. İlk başta hepsi bir yerde toplandılar sonrasında ise çocuklar gruplandırılarak ayrıldılar birbirinden. Bir kez daha ayrılık dedi sarko yine yüreği sızladı ama cezir enderuna seçilmişti. Bir yanı kıskandı onu diğer yanı onunla övünürken...

Sarayın iç odasındaydı Enderun. Devlete yön verecek devlet adamlarını yetiştirirdi bu okul. Öyle ya padişahta zeki ve ilginç çocukları istemişti enderuna. Toplamda on kişiydiler gün ışımasıyla birlikte padişah huzuruna çıkarılacaklardı. Birçoğu korkuyla karışık heyecan içindeydiler. Hafif gülümsedi cezir bre sizi korkaklar padişahta sizin benim gibi bir insan değil mi nedendir korkunuz. Bilmezmiş gibi konuşma dedi Bosnalı arkadaşı yavuz selim han oldukça serttir. Kardeşini boğdurup babasını zorla tahttan indirmedi mi? Bu sözler karşısında diğerlerinin heyacanıyla birlikte bazılarının zor yutkunduğunu fark etti cezir. Sadece güldü ve gözlerini kapatıverdi uykuya...

Kimisi sabaha dek hiç uyuyamamıştı onca yorgunluğa rağmen; kimisi de heyecandan konuşamaz olmuştu. Vakit gelmişti işte birazdan hünkarın huzurunda olacaklardı. Enderun ağası tek tek kontrol ettikten sonra sıkı sıkı tembihlemeyi de unutmamıştı. Özellikle cezire bakıyor ve aman ha edebsizlik hürmetsizlik etmeyesiniz diyerek böyle bir durumda kellelerinin gidebileceğini söylüyordu.

Divan da görüşecekti padişah, onlara ayrı bir ehemmiyet veriyor ve devletin bekasını onlara bağlı görüyordu selim han. Önce çocuklar alındı divana ardından padişah gelecekti. Destur sesiyle irkildiler önce sonra cihan padişahı selim han sedasını işittiler. Herkes belini hafif eğerek başını eğmişken cezir dimdik olduğu gibi duruyordu. Padişahın gözünden kaçmadı bu durum ses etmedi cezire.

Hoş geldiniz diyerekten söze başladı selim han sonrasında uzun uzadıya neden seçildiklerini ve vazifelerinin kıymetini anlattı. Fakat cezirin kayıtsızlığı ve umursamaz tavrı cihan padişahını rahatsız etmiş olacak ki ne o evlat bizi dinlemez misin sorusunu sorma ihtiyacı hissetti selim han. Cevap ise tam cezirden beklendiği gibi oldu... kardeşini öldürüp babasını zorla tahttan indiren bir zorbayı neden dinleyeyim ki. Divanda şimşekler çakmıştı sanki yeniçeri ağası kılıcını çekiverdi bir an; bre densiz sen nasıl konuşursun; selim han durdurdu onu kaşları çatık bir halde sinirlendiği her halinden belliydi selim hanın fakat uzun uzun ceziri süzdü. Anlaşılan o ki selim han öfkesine hakim olmuş anlamaya çalışmıştı ceziri. Sakin bir ses tonuyla bilmez misin evlat devletin bekası için kardeş katli vaciptir. Hakikat olan budur. Bizim vazifemiz ise hakikattir. Cezir beklemediği bir cevap almıştı halbuki selim han kaşlarını çattığı anda vur emrini beklemişti böylesine sinirliyken böylesine sakin bir cevap ceziri şaşırtmıştı ama cezirin hiçte vazgeçeceği yoktu. Bu nasıl hakikat deyiverdi hünkara. Hakikat bu mudur? Madem öyle bana hakikatın hakikatlığını gösterin. Ortam iyice gerilmişti diğer çocuklar şaşkınlıklarıyla beraber dizlerinin bağı çözülmüş elleri ayakları titrer olmuştu. Bu uğursuz çocuğun yüzünden hepsinin kellesi gidecekti işte. Yalvarır gözlerle bir hünkara bir de cezire bakıyorlardı. Sus artık dedi yeniçeri ağası bu ne densizlik kelleni alacağım şimdi senin. Kaşları çatık selim han bir anda mahzunlaşıvermişti. Tamam evlat sana söz veriyorum hakikatın ne olduğunu sana bizzat kendim göstereceğim. Şimdi çıkabilirsiniz.

İlk defa böylesine hüzünlendiğini görmüştü sadrazam piri Mehmet paşa. Hünkarım bu densizin sözü neden sizi böyle üzer isterseniz hemen kellesini alıverelim. Bir sabının bizi bilmeyip edebsizlik etmesinden kelle alınmaz lakin yüreğimi yakan ateşi tutuşturdu bu çocuk ben ister miyim kendi öz kardeşimi boğdurup babamı saltanattan edeyim. Ama fani olan bizler devlet-i aliyenin baki olması için canda veririz can da alırız bu can kendi canımız olsa dahi. İşte hakikat budur ve bizim her işimiz hakikatten ibarettir.

Emir verdi padişah bu çocukla özel olarak ilgilenilecek kendisine yaptığı edepsizlikten dolayı asla hor görülmeyecekti. Şaşırmıştı paşalar padişahın bu tavrına. Herkes dikkatliydi artık cezire karşı sarayda herkes ondan ürker olmuştu padişaha rest çektiği halde padişahın gözdesi haline gelmişti.

Tüm sarayın dilindeydi cezir olan bitenden herkes kendisine göre bir ders çıkarmıştı. Tabi hala böyle bir işe girişecek cesaret yoktu kimsede. Sarko biliyordum ben dedi cezirin böyle bir iş yapacağını ama padişah insaflıymış ki kellesini kurtarmış.

Sabah gün ışımadan namaza duruldu huşu içinde.şaşırmıştı cezir böyle heybetli yeniçeri ağası bir mum gibi eriyordu sanki yaratıcı karşısında. Oysa düşmana karşı kartal gibi gözlerini çakar ve onu o an görenler bu insanların kalp taşımadığına inanır.

Bu hale şaşıran sadece cezir değildi. Sarko da bu durum karşısında oldukça şaşırmıştı.acaba dedi birgün biz de böyle eriyebilecek miyiz Yaratıcının karşısında.
Müdahale etti cezir işte dedi uyuşturulmuş insanlar görüyor musun sarko dört bir cihanı korkutma adam mum gibi işte uyuşturucunun gücü.
Karşı çıktı sarko olanca siniriyle. insanların inançlarına saygılı ol cezir özgür olacağım derken kendini kaybetme hem artık bizlerde bu dinin mensuplarıyız. Bize de bu dini öğrenmek düşer.
Aldırmadı cezir sarkonun söylediklerine bu dini en iyi yaşayan padişah kardeşini öldürüyorsa...deyiverdi kendi kendine
Ne alakası var bu dini öğreneceğimiz tek kişi bu dinin peygamberi hz. Muhammed bunu unutma..
Sarko öğrenmeye başlamıştı bile peygamberini ama cezir oralı bile olmuyordu onun tek derdi buralarda tutsak kalmamaktı
korkuyordu beynini kiraya vermekten fikirlerimden asla vazgeçmem kellem gidecek olsa bile dilinden düşmüyordu bu sözler gerçi böyle devam ederse birkaç aya kalmaz kellesi gider işte o zaman asıl özgürlüğüne kavuşurdu..
Amacın ney kardeşim deyiverdi sarko ne diye böyle çıkıntılık yapıyorsun...
umudum o ki hiç kimsenin haksızlığa uğramadığı herkesin değer gördüğü padişah ile kölenin eşit olduğu bir dünya umudum
hafifçe gülümsedi sarko ancak bir rüya
oysa cezirin cevabı karşısında söyleyecek tek sözü bile kalmamıştı
RÜYALARIN SEHER VAKTİDİR UMUTLAR...

medcezirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin