Bir ses duyuyorum, ama bu neyin sesi? Durmuyor, durmuyor, durmuyor!
Gözlerimi zar zor açtığımda sesin telefonumdan geldiğini gördüm, Gizem arıyordu ve saat sabahın dördü.
Çalan telefonumu uyku sersemi bir hâlde açıp kulağıma götürdüm.
"Ne var sabah sabah Gizem? Niye arıyorsun bu saatte mal? Daha kuşlar kahva-"
"Kumsal! Kalk İngiltere'ye gidiyoruz!" Öyle bir bağırdı ki, kulağımın zarı patladı sandım.
"Tamam, sen git ben geliyorum." Diye mırıldandım.
"Kanka dalga geçmiyorum ben!"
"Ben de geçmiyorum Gizem?" Ve telefon suratıma kapanır.
Kafamı yastığa tekrar koymuştum, bir kaç dakika geçtiğinde tam tekrar uykuya dalacakken odamın kapısı aniden, sesli bir şekilde açıldı.
"Noluyor lan sabah sabah?"
"Sana dalga geçmediğimi söylemiştim."
"Ya Gizem, git işine."
"Kalk dedim geri zekalı, kalk." Yataktan sürüklendiğimi hissettim, ve bam, popomun yerle muhteşem buluşması.
"Bu yıl notların iyi gelirse, ailenden bir şey isteme hakkın vardı, değil mi?" Artık uyukum tamamen kaçmıştı.
"Evet?" Dedim soru sorarcasına.
"Notların da çok iyi geldi değil mi?"
"Gizem, sadede gelecek misin yoksa tekrar uyuyayım mı?"
"Tamam, tamam. O istek hakkını İngiltere'deki yaz okulu için kullanıyorsun."
"Yaz? Okul? Yazda okul? Hadi ya, başka?" Dedim dalga geçerek. Bir de yazda mı okul çekeceğim ben? Yok öyle bir dünya.
"Bu okul normal bir okul değil salak. Başımızda bir kaç tane sorumlu öğretmen olacak. Günde bir veya iki saat ders oluyor, bazı günler serbest oluyorsun, ve işledikleri tek ders İngilizce. Senin İngilizce dersine bayıldığını da hesaba katarsak, bavulunu hazırlamak için bir günden az süren var, çünkü yarın sabah yedide uçuyoruz."
"Son dakikada nasıl yer ayırabildin?" Evet tek buna takılmıştım.
"Tanıdık biri düzenliyordu turu, önceden ne olur ne olmaz diye iki kişilik yer ayırtmıştım ama sana söylememiştim." Dedi hızlıca.
"Annemlerle konuşmadık ki, ne bu heves? Kursağında kalmasın sonra?"
"Ben dün gece annem ve babamla konuştum, zaten İngiltere' ye çok gitmek istiyordum, takdir de alınca çabuk ikna oldular. Onlarda sizinkileri aramış yaklaşık bir saat önce, tamam demişler. Yani anlayacağın, sen rüyalar görürken, bir rüyanı gerçeğe dönüştürmek üzere ilk adımı attım."
"Ha bu arada, bütün yaz boyunca orada olacağız." Dedi son olarak.
"Oha ne kadar çok konuştun bu gün." Gizem çok konuşkan değildi ama bir kere başladı mı, durmazdı.
"Kızım ne bu rahatlık? Hiç mi heyecanlanmadın ya?" Bunları söyleyince her şeyi şimdi, yavaş yavaş anlıyordum.
"Ben. Sen. İngiltere. Bütün yaz." Heyecandan deli gibi dans edip, bağırmaya başlamıştım.
"Ah şükürler olsun anladın..."
"Gizem! Kalk İngiltere'ye gidiyoruz!" Diye 'Oturmaya mı geldik?' der gibi bağırdığım ve Gizem'i de kolundan çekip kaldırdığımda, birlikte dans etmeye başladık. Pardon, dans etmeye çalıştık.
Bu yaz muhteşem olacaktı. Yani, umarım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalk İngiltere'ye Gidiyoruz!
Teen Fiction*ARA VERİLDİ.* Bir ses duyuyorum, ama bu neyin sesi? Durmuyor, durmuyor, durmuyor! Gözlerimi zar zor açtığımda sesin telefonumdan geldiğini gördüm, Gizem arıyordu ve saat sabahın dördü. Çalan telefonumu uyku sersemi bir hâlde açıp kulağıma götürdüm...