Tüm yaşadıklarımızı paylaştık , birbirimizin yokluğunda olanları... O kadar uzun zaman olmuştu ki. Çok özlemiştik birbirimizi; kokusunu, huzur veren ses tonunu en çokta güldüğünde kısılan gözlerini.
Sabah olmuştu saat 09.00'ı gösteriyordu. Hemşire kapıyı tıklayıp sakince içeri girdi.
--- Merhabalar! Nasılsınız bakalım, herşey yolunda gibi gözüküyor. Baba kız aynı odada , siz çok tatlısınız.
Hemşire gerçekten çok içten bir bayandı ve çok samimiydi aynı annem gibi...
Hemşire işlemleri tamamlayıp çıkabileceğimizi söyleyip yavaşça kapıyı kapattı. Acele etmeden hazırlandık , odanın hemen yanındaki asansöre binip söylenilen yere gidip işlemleri hallettik. Bu hastaneyi hiç unutmayacaktım ve o çok tatlı hemşireyi. Gerçekten dediği gibi miydi ? Babamla çok mu tatlıydık ?
Hava ne çok soğuktu ne de çok sıcak. Beynimi kurcalayan onlarca soru vardı. Babam nerede kalıyordu ? Nasıl bir yerdi ? Başkaları var mıydı ? Başka insanlar ? Ve en korkuncu başka bir kadın annemin yerini almış başka bir kadın düşünmesi bile çok kötüydü.
Babam bir süre sonra bir taksi çevirdi yoldan. Taksiciye birşeyler anlatıp beklemeye koyuldu. Öylece yolu izliyordum merakla , endişeyle annemin yokluğu içimi burkuyordu ama biraz da heyecanlıydım babamla birlikte eğlenceli şeyler yapabilirdik. Ben iyice düşüncelere dalmıştım ki bir anda taksi durdu , babam parayı uzattıktan sonra beraber indik taksiden.
Şirin bir sokağa gelmiştik , adı ; Beyaz Sokak'tı. Beyaz bir sayfa yada bembeyaz bir hayat tertemiz... Sokağın adı çok hoşuma gitmişti. Biraz yürüdükten sonra bir evin önünde durdu babam bende onunla birlikte durdum.
Küçük şirin bir eve benziyordu. Babam yavaşça kilidi açtı , heyecanla içeri girdim. Ve olduğum yere çivilendim sanki bütün duvarlarda benim küçüklük fotoğraflarım ve annemin yüzlerce gençlik fotoğrafları vardı babamla birlikte... O fotoğrafları gördüğümde tüm hatıralar gözümde canlandı hepimiz birlikteydik mutlu ve huzurlu annemle babamın yaptığı lezzetli yemekler , benim yemeğim daha güzel diye ettikleri sarılma ile biten tartışmaları , babamın her akşam bana bir çikolata alıp gelmesi , kapının dürbününden bakıp çikolatam deyip babamın çikolayı gösterdikten sonra kapıyı açtığımı hatta bir keresinde almayı unutuğu için kapıyı açmadığımı ve daha onlarca anımız gözümün önünde geçti...
O kadar pişmandım ki bu yaşıma kadar babamdan nefret ettiğim için öyle pişmandım ki. Bizi hiç unutmamıştı bizi hep sevmişti bizi hergün düşünmüştü biz ise ondan hep nefret etmiştik hergün daha da fazla kendimden öyle utanıyordum öyle nefret ediyordum ki.
Ne için gittiyse gitmişti hâlâ bilmiyordum ama eminim ki böyle bişeyi asla babam istemedi asla.
--- Üzülme bitanem üzülme ben sizi hiç unutmadım hep sevdim ama siz beni sevmediğinizi düşündükçe kendime kızdım kendimden nefret ettim ve bana inan asla istemedim böyle olmasını özür dilerim benim tatlı bebeğim çok özür dilerim.
--- Babam ben senden özür dilerim affet beni baba affet seni çok seviyorum.
--- Güzel kızım prensesim ben size hiç küsmedim ki affedeyim.
Babamla birbirimize sarıldık. Şuan hem çok mutlu hemde o kadar pişmandım ama şuan tek istediğim şey babama sarılmaktı , sonsuza kadar kalabilirdim güvenli kollarının arasında.
Merhaba arkadaşlar . :) Uzun zamandır yazamadım hepinizden çok özür dilerim sınavlarım vardı. Bu bölümü yazarken hep içimden geçenleri yazdım umarım beğenirsiniz. :) hepinizi çok çok seviyorum. :) Herkese teşekkürler. :) ;) ♡♡