"Uyan Bahar. Baban birazdan gelecek. Bugün büyük gün ve sen bunun için yıllarca çabaladın. Bu fırsatı kaçırmamalısın kızım." diye bir konuşmayla güne gözlerini açmıştı. Yanı başında duran saate baktı. Daha çok erkendi. Erken kalkmayı severdi ama bugün beklediği bir haber vardı. Çok heyecanlı olduğu için babası gelene kadar uyumak istiyordu. "Saat çok erken anne!" diye biraz mızmızlanıyordu. Annesinin perdesini açtığı camdan içeri giren güneş ışıklarıyla iyice kendine geldi. Gözlerini ovdu ve yataktan çıktı. Camın önüne geçti ve dışarı bakmaya başladı. O heyecan içine tekrar dolmuştu. Yerinde duramıyordu. Bugün büyük gündü. Bunca zaman çabaladığı sınavın sonuçları postayla şehre gelmişti. Babası önceki gün şehre işi için gitmişti ve bugün o postayla birlikte gelecekti. Camdan dışarı bakarken tek arkadaşı olan Mehmet'i dışarıda görmüştü. Ailesiyle pek iyi bir ilişki kuramazdı. Kendisine göre nedenleri vardı ancak bundan ailesine bahsetmezdi. Bütün sıkıntılarını, heyecanlarını ve sevinçlerini Mehmet'e anlatır, bütün günü beraber geçirirlerdi. Mehmet'i aşağıda görür görmez yanına gitmek istedi. Hemen banyoya girdi ve duş aldı. Saçlarını yapmaya başladı. Elbisesini giydi. En sevdiği parfümü sıktı ve dışarı çıkmak için aşağı indi. Annesi kahvaltı yapmasını söylediğinde ise yapmak istemediğini belirtmişti. O kadar heyecanlıydı ki bir şey yiyecek durumda değildi. Dışarı çıktı ve Mehmet'in yanına geldi. Kendisi çok sevinçliydi ancak Mehmet öyle görünmüyordu. "Ne oldu Mehmet?" diye sordu. Mehmet ise "önemli bir şey değil. Bugün senin en güzel günlerinden birisi olacak. Bana aldırma sen. Birazdan eski halime dönerim" demekle yetindi. Bahar'ın içine sinmemişti bu ama Mehmet'in üstüne gitmek istemiyordu da. "Gülbahar hadi bugün son kez kendi yerimize gidelim ne dersin?" diye sordu Bahar'a. Bahar'ın ismi Gülbahar'dı ancak o bunu sevmezdi. Sadece Mehmet ona Gülbahar olarak hitap ederdi. Başkası böyle hitap ettiğinde ise ona karşı çıkardı ve lütfen bana Bahar diye hitap edin derdi. Mehmet'le arasındaki ilişki çok farklıydı. Dünyada sadece ikisi birbirini anlayabilirdi. Mehmet'in bahsettiği yere gelmişlerdi. Burası çok güzel bir yerdi. Yemyeşil düzlüklerin olduğu ve içerisinde birçok çeşit çiçeği barındıran alanı tepeden gören bir yerdi. Bu ikili çoğu zaman vakitlerini burada geçirirlerdi. Çiçek toplarlar, koşarlar ve eğlenirlerdi. Buraya gelmemeleri durumunda ise bayırlara çıkarlardı. Görmedikleri hayvanları keşfetmeyi çok severlerdi. Onları bulduklarında saatlerce onları incelerler ve onlar hakkında konuşurlardı. Bugün nedense Mehmet çok sessizdi. O kadar yol yürümüşlerdi ama Mehmet'in dediği gibi olmamıştı. Mehmet hala sıkıntılı gibi görünüyordu. Bahar daha fazla dayanamadı ve "Mehmet lütfen bana ne olduğunu söyler misin? Biz birbirimizden bir şey saklamayız. Lütfen hemen söyle!" diye söylendi Mehmet'e. Birkaç saniye duraksadıktan sonra Mehmet içindeki sıkıntısını Bahar'a açmaya başladı. "Hatırlıyor musun? Bir keresinde Nusret Bey'in çiftliğindeki kuğuları görmek için oraya izinsiz şekilde girmiştik ve Nusret Bey buna rağmen bize hiç kızmamıştı. Yanımıza gelmişti ve bize kuğulardan bahsetmişti. Çok güzeldiler. Nusret Bey'in anlattığı hikayeyi hatırlıyor musun?" diye sordu Bahar'a. Bahar ise "kuğuların ömür boyu birbirlerinden ayrılmadığını mı diyorsun" diye sordu Mehmet'e. "Evet Bahar o hikaye. Galiba bizim için gerçek olmayacak kadar güzeldi." diye ekledi Mehmet. Bahar durumu anlamıştı. Bu yönüyle hiç düşünmemişti gidişini. Mehmet'in yüzündeki o ifadeyi artık içinde hissetmişti. Eğer giderse en yakın arkadaşından hatta belki de kendisine kabullendiremese bile sevdiği erkekten ayrılacaktı. Bir anda içinde büyük bir korku belirdi. Mehmet'i geride bırakmak zorunda kalabilirdi. Hayatında ilk defa böyle bir his yaşıyordu. Çok sevdiği bir insandan daha önce hiç ayrı kalmamıştı ama şimdi bu his içini ürpertmişti. "Senden ayrılmıyorum..." cümlesini bitiremeden bir şeyler olduğunu hissetti. Mehmet'in üzüntüsünü o kadar derin bir şekilde hissetti ki sanki Mehmet'in yaşadığı duyguları kendisi yaşıyormuş gibi oldu. Mehmet'in aklından geçenleri okuyor gibiydi. Mehmet'in ona "ne olur gitme..." dediğini duyuyordu ancak konuşan Mehmet değildi. Kafasının içinde bunu hissediyordu. Bir anda ayağa kalktı ve yaşadığı korku daha da arttı. Ne olduğunu anlayamıyordu. "İyi misin Gülbahar? Gülbahar kendine gel. Beni duyuyor musun Gülbahar?" Mehmet, Bahar'ın kollarından tutmuş ve ona bir şeyler söylüyordu. Bahar o sıra düşüncelere dalmıştı ve Mehmet'i birkaç saniye sonra duymuştu. "Evet Mehmet iyiyim. Sadece çok üzgünüm ve bu çok farklı bir şeydi. Bu yönüyle hiç düşünmemiştim ama senden ayrılmıyorum Mehmet. Sadece bir süre için gidiyorum. İleride belki sende yanıma gelirsin. Bu kadar üzülme. Seni asla bırakmayacağım ve unutmayacağım." diye Mehmet'in gözlerinin içine baka baka söyledi. Sonrasında ise çantasından bir şey çıkardı. Çıkardığı şey bir kolyeydi. "Mehmet bunu hatırlıyor musun?" diye sordu. Cevap beklemeden devam etti. "Bu kolyeyi dedem ölmeden önce anneanneme vermişti. Unutulmamak için bir hatıra. Gerçi anneannem çok severdi ve unutması mümkün değildi ama yine de unutulmamak istiyordu dedem. Bunu sana veriyorum Mehmet. Bizi asla unutmayacağımızın simgesi bu kolye. Bir dahaki buluşmamızda bunu bana geri getir. Bize bir şeyleri hatırlatacaktır." Mehmet bunu kabul etti. İkisi de ağlamamak için zor duruyordu. Mehmet bu günü mahvetmemek için bir şeyler yapması gerektiğinin farkındaydı. Hemen birkaç farklı şey söylemeye başladı ve konuyu dağıtmayı başardı. Mehmet farklı şeylerden bahsediyordu ve Bahar'ı güldürüyordu ama içi kan ağlıyordu. Bunu artık belli etmemeliydi. Bir süre burada kaldılar ve tekrardan Bahar'ın yaşadığı çiftliğe geri dönmeye karar verdiler. Çiftliğe geri dönerken bir çok şeyden bahsettiler. Eskileri yad ettiler. Kimi zaman gülüp kimi zaman hüzünlendiler. Sonunda çiftliğe gelmişlerdi. Babasına ait arabanın orada olduğu fark etti Bahar. Babası da gelmişti şehirden. İkisi de durumun farkındaydı ve hızlı adımlarla çiftliğe girdiler. Annesi hafif hüzünlü bir şekilde Bahar'a baktı. Konuşsa ağlayacak gibiydi. Babası kızının yanına geldi ve ona sarıldı. "Tebrik ederim kızım. Başvurduğun üniversite seni kabul etmiş. Hazırlıklara başla. Yakında gidiyorsun." Bahar sevinemiyordu. İçini kaplayan o kurku yeniden depreşti. Yine aynı şey olmuştu. Annesinin ve babasının düşünceleri sanki Bahar'ın kafasında yankılanıyormuş gibiydi. O kadar yoğun şekilde hissetmişti ki bu düşünceleri. Bir anda ağlamaya başladı. Odada bulunan herkes onunla birlikte ağlamaya başladı. Mehmet hariç. Mehmet kendisine söz vermişti. Bahar'ı üzecek bir şey yapmayacaktı. Bahar'ın mutluluğu için elinden gelen her şeyi yapmaya söz vermişti kendisine. Duygu dolu anlar bittiğinde ise babası konuşmaya devam etti: "Kızım artık kocaman oldun. Bizden ayrılıyorsun. Artık hayatını kuracağın bir yere gidiyorsun. Arkanda olduğumuzu bil kızım. Seni her zaman destekleyeceğim. Ne olursa olsun benim kızımsın ve seninle gurur duyuyor olacağım. Okula kayıt olman için 3 günün var. Bence hemen hazırlıklarına başla. Yarın yola çıkman lazım. Ben her şeyi ayarlayacağım. Kalacağın yeri ayarladım bile." Bahar, Mehmet'le birlikte hemen odasına gitti. Bir yandan valizlerini hazırlıyor bir yandan da Mehmet'in içindeki hüznü hissediyor gibiydi. Bu his çok ağırdı. Ne oluyordu böyle bilmiyordu. Hayalindeki üniversiteyi kazanmıştı. Fizik bölümünde okuyacaktı. Her şey hayalindeki gibiydi ancak bu çok farklıydı. Gün boyunca Mehmet'le beraberdiler. Beraber yemek yediler, film izlediler, şarkı söylediler... Artık gün bitmişti. Sabah erken vakitlerde yola koyulacaktı. Mehmet kendi evine gelmişti. İkisi de gece boyunca uyuyamamıştı. Hatta Mehmet çok erken vakitlerde evin önüne gelmiş ve Bahar'ın odasının olduğu kısma bakıyordu sadece. Öyle bekliyordu orada. Artık ayrılık vakti gelmişti. Birbirlerine öyle sarılmışlardı ki sanki ayrılmayacak gibilerdi. En sonunda Bahar arabaya bindi. Babası onu havaalanına bırakacaktı. Mehmet en son dayanamamış ve Bahar giderken ağlamaya başlamıştı. Hayatında en önem verdiği kişi gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOLYE
Fiksi UmumOkulu için beraber büyüdüğü ve çok sevdiği arkadaşından ve ailesinden ayrılmak zorunda kalan genç bir kadının, aşırı duygusal anlarında ortaya çıkan gizemli bir özelliğini keşfetmesi ve bu özelliğini nasıl kullanacağını bilmemesiyle başlayan bir yol...