Şuan okulun bütün katlarını teker teker Riki,Sunoo ve ben kol kola geziyorduk. Sunoo ortamızda,sağında ben, solunda Riki açıkçası komik gözüküyorduk.
Şuan 10. sınıfların katındaydık ve sınıflara teker teker bakıyorduk.
"Tamam enayi olduğunuzu düşünmüştüm ama bu kadar olduğunuzu düşünmemiştim."
"Sus be,ne var yani 4 katta toplam 45 şubedeki onca kişi arasından birini aramak için her tenefüs teker teker geziyorsak?! Zor bir şey değil hayat memat meselesi bu bir kere."
"Riki sen Sunoo'ya bakma,bence de böyle bir şey yapmamız işsizlik ama işte Sunoo'nunki de keçi inadı."
"YA! Siz beni sevmiyor mus-sevmiyorsunuz sevmiyorsunuz ben gideyim ineyim 3 kat aşağı inerken ayağım burkulsun sonra yuvarlanayım bayılıp kalayım onu istiyorsunuz siz."
Sunoo bir anda kollarını çekip ikimizin de kolundan ayrılınca önce Riki ile birbirimize bakakaldık. Daha sonra bizi arkasında bırakıp merdivenlere doğru yürüyen Sunoo'nun peşinden gülerek koştuk.
"Ya gel bura-"
Aradığımız kişi,Park Jongseong.
Biraz ilerimizde arkadaşlarıyla konuşuyordu.
Cidden acaba onun da hisleri güçlü mü benimkiler gibi?
Çünkü ben onu gördüğüm anda o da beni fark etti?
O arkadaşlarıyla sohbeti bırakıp bana doğru yaklaşmaya başlayınca Sunoo ve Riki de onu fark edip durdular.
Jongseong -hyung mu demeliyim emin değilim- benim kulağıma doğru eğilip "Yarın müsait olduğun bir zamanda bahçeye gelebilir misin?" diye fısıldayınca vücudum titredi istemsiz. Bana doğru bakınca da kafamı olumlu anlamda salladım,o da bana gülümseyerek arkadaşlarının yanına döndü.
Bizimkilere döndüğümde ikisi de ışıldayan gözlerle Jongseong'a bakıyorlardı.
"Riki..."
"Efendim hyung?.."
"Sen de benim gördüğümü gördün mü?.."
"Galiba..."
Onlar Jongseong'a dalmışken ben de fırsattan istifade ikisinin de arka ortasına geçip kafalarına geçirmiştim bir tane.
"Çocuğa yicekmiş gibi bakmayın canım arkadaşlarım."
"Biz yemeyiz ama bu seni yer Jungwon."
"Sunoo 😊"
"Efendim canım😊"
"Kaçsan iyi edersin yoksa saçına yapıştığım gibi tel tel koparırım 😊"