ℐ̇𝒸̧𝓀𝒾

244 20 89
                                    

...1 civarında, uyandım. Ne zaman uyuduğumu bile bilmiyorum. Ah, başım ağrıyor.

Yanıma baktığımda Tikki, yastıkta minik horlamalarla uyuyordu. Ayağa kalktım ve sessizce kapıya yürüdüm ve ağrı kesici almak için dışarı çıktım. Kapatmak için düğmeyi çevirdiğimde birinin usulca hıçkırdığını duydum ve kulaklarım sesi bulmaya çalıştı. Ayaklarım yavaşça ileriye doğru adımlar atıyor, bir ışığın yandığı mutfağa giriyor. Yemek masasında sırtı bana dönük oturuyordu, telefonu kulağına tutuyordu ve duyamayacağım kadar alçak sesle konuşuyordu. Esneyip tezgaha baktım. Kişimden iki parça yenmişti... Yemeklerime hakaret ettikten sonra hemde yemişti.

Hiç yemek yemediğim için bir parça alıp kendim yedim. Çiğnememi hissetti ve telefonda, "Anne, şimdi gitmem gerekiyor -nefes alıyor-

"Hayır...ama durmaya çalışıyorum, ah yapamam. Kendine de dikkat et. Hoşçakal. "

Bir tekila şişesini ağzına götürerek,
(tekila içkidir)

"Neden şuan buradasın?" dedi dönüp bana bakmadan. "Sadece ağrı kesici arıyordum. S-Sende var mı?"

"Üst küçük dolapta."

İnledi ve stresli bir şekilde alnını tuttu.

Dolabı açıp 3 kez denedim ama parmak uçlarımda bile ulaşamıyordum. Bu yüzden ondan yardım istemek yerine sadece su içtim. Sonra, sessizlikte boğazının gözyaşlarıyla boğulduğunu duydum. Ona daha iyi bakmak için biraz daha yaklaştım,

"Neden içiyorsun? İçtiğini bilmiyordum." Sert davranmak için gözlerinin kenarlarını sildi, "Merak etme." Ona baskı yaptım, "Hayır, söyle bana. Deli bir alkolikle yaşayamam."

Bana, içimi parçalayan bir ölüm bakışı atıtığında yutkundum, "Üzgünüm, öyle demek istemedim. Sadece bilmem gerekiyor." Biraz daha yudumladı, "Babam vefat edeli tam 7 yıl oldu."

"Aman Tanrım, bunu duyduğuma çok üzüldüm. Nasıl bir his olduğunu biliyorum... Ben de özel birini kaybettim..."

Sustum ve devam etmem için bana baktı. "Kim?"

Gözyaşlarımı tuttum, "Kocam." 

Tekrar bir yudum, "Nasıl idare ediyorsun bilmiyorum. Ve sana böyle saygısızlık ettiğim için özür dilerim. Bu arada, kişini denedim ve gerçekten tadı güzel. İncittim, o yüzden bir daha bir şey yapmamaya çalış çünkü yaptığım tek şey insanlara kibar oldukları için hakaret etmek."

(Ben ikna oldum.)

Bardağımı bıraktım ve şişeyi elinden kaptım, "İçmeyi bırakırsan seni affederim." Onu geri tutmaya çalışıyordu, ama pes etti ve tekrar inleyerek, yüzünü ovuşturdu,

"Ugh, bilmiyorum."

"Ne dedin?"

"Bilmiyorum dedim! Hayatımı kontrol etmeye çalışmayı bırak!"

O bağırdığında korkuyla sıçradım. Alçak sesle korktum. Ona doğru yürüdüm ama oturduğu yerden yaklaşık yarım metre uzaktayım. Onu böyle görmek aslında hem güvensiz hem de sempatik hissetmeme neden oldu. Derinden, ikimiz de tamamen sevdiğimiz birini kaybetmiştik.

"Seni-kontrol etmeye çalışmıyorum. Çünkü... Gerçekten umursuyorum ve alkolün sana yardım etmeyeceğini biliyorum."

"Nasıl bu kadar eminsin? Beni tanımıyorsun bile, tamam mı?" diye alay ediyor. Tekrar denedim.

"Çünkü insanları ve nasıl olduklarını gördüm. Sağlığına zarar vermek, içinde hissettiğin acının çözümü değil."

"Bu acıyı uyuşturmama yardımcı oluyor. Anlamıyorsun!" Diye homurdanıdı.

"Tamam, o zaman ben de içmeye başlamalıyım. Doğru mu?" şişeyi geriye yatırdım ve neredeyse elimden alıp yere düşene kadar biraz yudumladım.

"Duuur, yapamazsın. Senin amacın ne?"

"Ben yapamazsam sen de yapamazsın."

"Bak! Beni yine kontrol etmeye çalışıyorsun!" Başımı salladım, "Ben etmiyorum. Félix, sakin ol. Sadece gerçekten umurumdasın." Duraksadı ve bana donuk gözlerle baktı,

"Ne? Sana söylediklerimden sonra bile mi?"

"Evet, çünkü ben böyle yetiştirildim. Bir dahaki sefere üzüldüğünde duygu ve düşüncelerini biriyle paylaşmayı dene." ufacık gülümsüyorum.

Kalan öfkeyle mırıldandı,
"Üzgün ​müyüm? Hayır, öyle sandın."

Gözlerimi devirerek "Ne dersen de."  "...Sana sarılabilir miyim?" Ağzından kaçırdı.

"Tabi, yardımcı olacaksa." Ayağa kalktı ve bana doğru eğildi, kollarını kabaca belim yerine omuzlarıma sardı; Onu istediğimden falan değil. Çenem omzuna zar zor ulaştığı için ona kıyasla oldukça kısayım. Yavaşça, sırtına dokundum ve sonra beni serbest bıraktı.

"Benim hatam. Rahatsız olduğunu biliyorum. Gerçekten uzun zaman oldu. Sarılmaktan nefret etsem de. Şu an ne bok yediğimi bilmiyorum gibi.. BRUH, kafam çok konuşuyor. Saat kaç?"

Güldüm ve ona, "Çok geç oldu ve deli gibi sarhoşsun. Hadi uykuya dal." dedim.

Benimle birlikte güldü, sonra durakladı "Gülmeyiiiii. bırakğ-. Daha fazlasına ihtiyacım vaarrr, neden attın onu?!"

"Hadi ama. Onu yere kendin çarptın."  ona doğru işaret ettim.

"Neden yaptım?" Kaşını kaşıdı.

"Çünkü benim de içmeme izin vermiyorsun."

"SEN yapamazsın ama BEN yapabilirim."

"Bana iyi bir sebep söyle o zaman."

"Seni hamilesin aaa ve- ben değilim."

Kahkahalarımı tutmak için elimden gelenin en iyisini yaparak homurdandım. Gerçekten, GERÇEKTEN de sarhoş olmalı.

"Her an bayılabilirsin. Çok fazla içtin."  Sırıttı kıkırdamak için kafasını geri attı,

"Hahhhh evethh. Zaten üç şişe içmiştim."

"Sorun değil. Kendine içsel hasar veriyorsun."

"Ben bağımlıyımmm."

"O zaman sana sağlıklı bir şekilde yardımcı olacak bir şeye bağımlı ol. Bunu bilecek kadar büyüdün. Lütfen aradaki farkı öğren."

Onu odasına doğru iterek, bacaklarıma ve ayaklarıma tuhaf kramplar girmeye başlasa da yerdeki pisliği temizledim.

<><><><>

AB FELIX HIS CANAVARI YA BIRAK YA BIRAK

Yazarı takip ediyorum. Felix için ağladığı ve yastığının sırılsıklam olduğu bir fotoğraf hikayesine koymuş. Çok kötü oldum bende ağlicam bbbbb

Okuduğunuz için teşekkür ederim. Beğenmeyi unutmayın <3

Ağırlık [Intensity | Felinette Tr] Where stories live. Discover now