O anda zihnim, her zaman sahip olduğu kirli düşünceleri tamamlamam için beni zorlamaya başlamıştı. Şok içinde donup kaldım ve kızardım, başımı salladım, "H-Hayır! Çıplak değilim. Hala üzerimde bir havlu var."
"Ah?" Sırıtarak beni kendine doğru çekmeye devam etti ve sonra eli ateşli bir arzuyla çıplak uyluğumda gezindi. Havlunun ucunu tutarken bana baktı, "Ya çekersem?"
Öyle bir kızarıyorum ki kalbim hiç olmadığı kadar sağlıksız bir hızla atmaya başladı. Karanlıkta yüzümü net bir şekilde görüp göremediğini bilmiyorum ama umarım göremez.
Cinsel gerilim yepyeni bir boyuta yükseliyordu ve sonunda "F-Félix, lütfen y-yapma..." diye konuşurken bu beni daha da titretti.
Usulca kıkırdadı ve elimi öptü, "Marinette, ben sadece oynuyordum. Seni asla rahat hissetmediğin bir şeyi yapmaya zorlamam."
Rahatlayarak iç çektim ve yüzümün ısındığını hissettim, "Pekala, istemediğimden değil- yani hayır, şu anda azgın değilim- yani bundan gerçekten zevk alırdım çünkü vücudum benim için çığlık atıyor. Bekle HAYIR! Beni hiç tahrik etmiyorsun- UGH boşver."
Benim aptalca kekelediğimi görünce yüzü şaşkınlıkla buruştu, ama sonra hafifçe sırıttı ve üzerime dikildi, "Ne söylersen söyle, ben zaten ne istediğini biliyorum."
Çok fazla ağzımdan kaçırdığımı bildiğim için kontrolsüzce yutkundum ve kızardım. Başımı sallayarak banyosuna doğru yürüdüm ve hemen ardından odama çekilmek için arkamı döndüm.
"Nereye gidiyorsun?" Bana merakla sordu.
Saçımın bir tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdım ve "Ah, banyomdan vücut yıkamayı (lif diyor) ve şampuanımı almaya," diye karşılık verdim.
"Hayır, gerek yok. Benimkini kullanabilirsin."
Ona baktım, "Öyleyse senin gibi kokacağım."
Karanlıkta parıldayan inci beyazı dişleriyle sırıtıyor. "Şu anda ihtiyacın olan bu değil mi? Yoksa kokumu beğenmediğin için mi?"
"Beğenmediğimi söyleyemem." Ona bir kez baktım ve gözleri tepeden tırnağa tüm vücudumu tararken kendinden emin bir şekilde yanından geçtim. Lavabonun ışığını açmadan önce, "Bekle, yardıma ihtiyacın var mı? Büyüdüğün için güvenli bir şekilde duş alman zor olabilir," diye sormak için beni durdurdu.
Söylediği nokta üzerinde birkaç saniye düşündüm, sonra utanarak başımı salladım, "Haklısın. Sakıncası yoksa, sanırım yardımına ihtiyacım var."
Başını salladı ve sonra elini göğsüne koyarak hafifçe eğilerek bana doğru eğildi, "Tabii ki umursamıyorum. Nasıl hizmetinizde olabilirim? Bana ne yapacağım konusunda özel talimatlar verin."
"Hımmm." Aşağıya baktım ve otomatik olarak kocaman göbeğim yüzünden ayaklarımı bile zar zor gördüğümü hatırladım ve ona "Bacaklarımı ve ayaklarımı sabunla ovabilir misin?..." dedim.
"Endişelenme. Sana yardım etmem gereken başka bir şey var mı, yoksa hepsi bu mu?"
"Hayır hepsi bu kadar, teşekkürler." dedim ve ona hafifçe gülümsedim.
Bana gülümsedi, "Ayrıca... Vücuduna saygı duyuyorum, bu yüzden seni çıplak görmemden rahatsızsan havluyu çıkarmadan devam et."
Endişeyle dudağımı ısırdım, "E-Evet, devam edeceğim. Önce kendimi durulayayım, sonra seni çağırırım." Anlayışla başını salladı, ben de dönüp banyoya girdim ve kapıyı arkamdan kapattım. Sinirlerimi yatıştırmak için nefes verdim ve sonunda geniş duşa girerken havluyu bir kancaya astım.
YOU ARE READING
Ağırlık [Intensity | Felinette Tr]
Teen Fiction[Çeviri] Marinette, bir yıldır Adrien ile evlidir, ancak Adrien aniden bir araba kazasında vefat eder. Birkaç hafta sonra, değerli oğullarına hamile olduğunu fark eder... Adrien'la ilgili son hatırası vücudunun kan dolaşımında dolaşır. Ancak komşusu...