𝒫𝓪𝓻𝓬̧𝓪𝓵𝓪𝓻

62 6 31
                                    

Bölümü atmam için neredeyse hesabımı enkaza sürükleyecek olan 0Shiftingrealty0'e ithaf ediyorum! bence sizde bölüm geldi diye (okuyan var mı) teşekkür edin ejoxnsixnskxje <3

ha bu arada kitabın ismini 'Yoğunluk' dan 'Ağırlık' a değiştirdim. Çünkü suanki bölümlere ve olaylara bakarak Marinette'in yaşadıklarının yoğun değil ağır olduğunu anlayabilirsiniz 🤡

Üstelik bölüm atmayalı baya zaman geçti. çok fazla kitap çevirisi yaptım. bu sürede çeviride kendimi geliştirdim (en azından öyle düşünüyorum) şuan 12. sınıfım ve bölümler ne zaman gelir pek emin değilim. umarım anlayışla karşılarsınız (bir gün buraya 12. sınıf olduğum için açıklama yapacağım aklıma gelmezdi)

<><><><>

Kalktım ve yüzümü yıkamak için lavaboya gittim ama önce iki küçük süt şişesini çıkardım. Arkamı dönüp Marinette'e "Bunlarla ne yapmalıyım?" diye sordum.

Göğsünü silerken yukarı baktı ve omuz silkti, "Dürüst olmak gerekirse bilmiyorum..."

Daha fazla düşünmeden ilk şişenin kapağını çevirip ağzıma dayadım ve hızlıca içtim, "Boşa gitmesine izin veremem-"

"Félix!" Kızarıp, ayağa kalkmaya çalıştı.

Bir süre tadına baktığımda tadının düşündüğüm kadar kötü olmadığını fark ettim. Gülümseyerek ikinci şişenin kapağını çevirip utanmadan içtim.

"Félix, dur!" Daha çok kızardı ve arkasından yastığı alıp bana fırlattı.

Kıkırdadım ve şişeleri temizleyip musluğun altına pompaladım, "Tadı güzel annecik~"

İçini ve dışını fırçaladıktan sonra, kuruması için ekipmanı tezgahın üzerine bıraktım, sonra yatağa geri döndüm ve ona baktım. Yüzü tamamen kızarmıştı, bu yüzden sıcak yanağını elimle okşadım.

Hiç şüphe duymadan ona gülümsedim, "En azından teninin rengini geri getirdim."

Başını biraz eğdi ve yanağını avucuma sürterek kızardı, "Bunu yapmakta çok iyisin..." Kalbim hızla attı ve ne zaman yanında olsam kızardığını fark ettim. Ayrıca, benimleyken dünden ve ondan öncekinden daha rahat görünüyordu.

Baş parmağımla elmacık kemiğini sevgiyle okşadım, "Eve gitmek ister misin?"

Bana bakıp birkaç kez gözlerini kırpıştırdı, "Hm, 'ev' derken ne demek istiyorsun?"

"Benim evim artık senin de evin."

"Ah, ben-bunu bilmiyordum..." Aşağı baktı ve yanakları anında pembeleşti. Sabırla cevap vermesini bekledim ve sonunda cevap verdi, "...Sanırım eve gitmeye hazırım."

Başımı sallayarak koridora çıktım ve yanımdan geçen hemşirelerden biriyle konuştum. Marinette'in durumunu ve hayati organlarının neredeyse normale dönmüş gibi çok daha iyi çalıştığını tam olarak açıkladım.

Kadın gülümsedi ve, "Pekala o zaman. Sanırım onu ​​bir gün erken taburcu etmekte sorun yok ama herhangi bir sorun çıkarsa hemen jinekoloğuna başvurun."

"Anladım. Teşekkür ederim." Kibarca gülümsedim ve mutlu bir şekilde Marinette'in odasına geri döndüm.

"Gidecek kadar sağlamsın. Ama hiç giysin yok..." dediğimde çanta var mı diye odayı taradım ama hiçbir şey göremedim.

"Mhm, benim için bir şeyler getirebilir misin? Yatak odamdan?"

"Tabii ki getirmeyi düşünüyordum. Her şey senin dolabında, değil mi?" Tekrar başını salladığında arabamın anahtarlarını aldım. "Hemen döneceğim. Başka bir şeye ihtiyacın olursa beni ara."

Ağırlık [Intensity | Felinette Tr] Where stories live. Discover now