Hafta sonu Amelie'nin evinde kaldıktan sonra hızlı tren kullanarak Fransa'ya geri döndük. Genellikle tüm dönüş yolu boyunca uyudum, çünkü zihinsel olarak yorgundum ve yüzünü bir daha görmeden gözlerimi kapatamıyordum. Bu travmatize edici vizyonları tamamen engelleyerek, nihayet eve varmamız için gereken tüm saatler boyunca uyudum.
Ertesi gün Pazartesi, bu beni daha da fazla uyuttu. Felix'in mahremiyetini ihlal etmek istemediğim için kendi yatağımda olduğumu bilerek rahat bir şekilde uyandım ve rahat bir şekilde iç çektim, ayrıca onun yanında uyuma gerçeğini kaldıramıyorum. Kontrolsüz kızarmaktan ölmeye devam edeceğim.
Çaresizce gülümseyerek karnımı tutarak dikkatlice ayağa kalktım ve dişlerimi fırçalamak için banyoya gittim. Yüzümü kese ile yıkadım. 10 dakikada işimi bitirdiğimde, merdivenlerden yavaşça kahvaltı yapmak için inerken Jet lag yüzünden vücudumun ne kadar ağrıdığını fark ettim.
(Jet lag, çoğunlukla uzun süreli yolculuklar sonrasında ortaya çıkan, vücudun biyolojik saati ile iniş yapılan yerin saatinin uyuşmaması nedeni ile yaşanan bir rahatsızlıktır.)
Fiziksel ve zihinsel olarak yorgun hissediyordum. Ah, sadece yatağa geri dönmek istiyorum ama midem havadaki yumurta kokusuyla durmaksızın guruldadı. Mutfağa girdim ve şaşırtıcı bir şekilde, Félix'in ocağın önünde durduğunu ve kahvaltı vakti değil öğle vakti olmasına rağmen tavada yumurta kızarttığını gördüm. Bir şekilde, nasıl bilmiyorum, yumurtayı ölesiye sevdiğimi biliyordu.
Sessizce ona sevgiyle baktım ve kızardım, bir şekilde tatmin oluyorum çünkü onu daha önce hiç yemek yaparken görmemiştim.
Geri döndü ve sırıttı, yumurtalar için iki ayrı tabak çıkardı, "İyi günler Marinette. 12 saatten fazladır uyuyorsun, biliyor muydun?" Kafam karıştı ona baktım, "Bir dakika, ben mi?? Bunu fark etmemiştim. Bu, dün gece beni ta yukarıya taşıdığın anlamına mı geliyor?"
Boğazını temizledi ve, "Evet, zorundaydım. Her ne kadar çok ağır olsan da..." Yüzüm kızardı ve sonra söylediği şeyden rahatsız oldum, bu yüzden neredeyse gitmek için arkamı dönüyordum ama kıkırdayarak beni durdurdu.
"Şaka yapıyordummm. Öyle demek istemedim." Elimi tuttu ve öptü, sonunda yüzümü ona çevirdi. "Sen çok güzelsin ve hamileliğin onu daha da güzelleştiriyor. Duygularıma kapılmamın birçok nedeninden biri de bu. Çünkü seni normal haldeyken bile görmedim." Ona baktım, sonra başka tarafa çevirdim başımı.
"Bana şişmansın diyorsun, değil mi?"
"Lanet olsun, Şakamı ciddiye aldıysan çok özür dilerim, bir daha yapmayacağım. Şişman değilsin. Bunu hiç düşünme. Ben ciddiyim, hamileyken her kadın BU KADAR iyi görünmez.”
Önce kalçamı sonra da karnımı yatıştırıcı bir hareketle okşadı. (CUS)
Şaka yaptığını bilerek sonunda gülümsedim, "Awww, şaka yaptığını biliyorum. Sadece eşlik ediyordum. V-ve teşekkür ederim. Eğer dürüstsen bu benim için çok şey ifade ediyor."
Sonra fark ettim ki bana dokunuyordu. Bu yüzden kontrolsüz bir şekilde kızardım. Nasıl nefes alacağımı unutuyordum.
Masaya oturmamı işaret etti konuşurken "Tabii ki dürüstüm. Ben yalan söyleyen bir adam değilim." (tm Felix)
Son bir haftadır açlığım gerçekten arttığı için bir dakika içinde tabağı yemeye başladım. Bana deliymişim gibi bakıyordu.
"Neden bana öyle bakıyorsun?" tepkime gülmeden edemiyordu.
"Ben sadece burada boğulmanı bekliyordum çünkü bu hızda yemek yemek normal değil." Şok içinde derken aynı zamanda yumurta tabağını yemeye devam ediyordu.
YOU ARE READING
Ağırlık [Intensity | Felinette Tr]
Teen Fiction[Çeviri] Marinette, bir yıldır Adrien ile evlidir, ancak Adrien aniden bir araba kazasında vefat eder. Birkaç hafta sonra, değerli oğullarına hamile olduğunu fark eder... Adrien'la ilgili son hatırası vücudunun kan dolaşımında dolaşır. Ancak komşusu...