Günümüz.
Gözlerimi açtığımda beyaz bir odadaydım. Üstümde kendi kıyafetlerim yerine hastane kıyafetleri vardı. En son hatırladığım o kadının bana Joon'un öldüğünü söylemiş olmasıydı. Heralde bayılmış olmalıydım ki beni buraya kapattılar.
Etrafıma bakındım beyaz odada benden başka kimse yoktu. Herhangi bir eşya yada cam da yoktu.
Aniden gelen bulantı hissiyle yerden kalktım ve kapıyı yumruklamaya başladım kapıyı iri yarı bir adam açtı. Kapıyı açtığı anda içimdikileri üstüne boşalttım.
"Seni s*rtk ne yaptığını sanıyorsun?!! Düş önüme!!" Dediği gibi saçımdan tuttu ve sürüklemeye başladı. Canım yanıyordu. Bağışlarım bir işe yaramıyordu en son durdu ve bir kapı açtı beni onun içine attı ve büyük gürültüyle kapıyı kapattı.İçeriye baktığımda geçen gün bulunduğum odaydı. Yine bir masa vardı ve masada biri oturuyord. Ama bu seferki o Eun Ji denen kadın değildi. Başka biriydi. Bir erkekti. Kısa biçimli kesilen siyah saçları, keskin yüz hatları ve simsiyah takım elbisesiyle oturduğu yerden kalktı ve yanıma gelim elini uzattı.
"Kalkmayı düşünüyor musun?" Uzattığı elini elimle ittim ve kendim kaltım. Bu haraketime sinirlenmedi yada kızdığını belli eden bir şey yapmadı sadece gülümsedi. Yerime oturdum. Benim oturmamla o da karşıma oturdu.
"Jonny'nin kusuruna bakma bazen çok 'kaba' olabiliyor. Onu kızdırmamaya çalış." Dedi ve gülümsedi. Bunun sorunu neydi? Boş gözlerle ona baktım.
"O zaman gitmeme izin verin. Böyle kimsenin sinirlenmesine gerek kalmaz. Özellikle 'Jonny' nin"
"Bak senin gitmene elbet gitmene izin veririz -bu dediğine kendi de inanmadı- ama önce bize istediklerimizi vermelisin ki sana istediğini verelim." Ağzı iyi laf yaptığı söylebilirdi.
"Kimsin sen?"
"Pek umrunda olduğunu sanmıyorum?" Tek kaşını kaldırmış bana sorarken bir an durdum ve düşüncelerimi ona yönelttim.
"Benim ne umursadığım umrunuzda mı ki?"
"Diğerlerini bilmem ama benim umrumda."
Şaşırmıştım ama bunu ona belli etmemeye çalışsamda az çok kendimi belli etmiş olmalıyım ki yüzümdeki memnun ifadeyle masada bana doğru biraz daha eğildi. Sır vermek istermiş gibi bir havası vardı. Parmağıyla bana eğil işareti yaptı. Tereddüt ederek biraz daha yaklaştım. Ne diyeceğini açıkçası merak etmiştim. Duyduklarımla öylece kalmıştım. İçimdeki ona yumruk atma isteğimi bastırmaya çalışıyordum."Bilirsin insanlar bazen önündeki müceferi görmekte zorlanır. Ama ben onlar gibi değilim önümdekinin değerini bilen bir insanım. Senin değerini bilen bir insanım."