4. Bölüm

68 9 10
                                    

" Kalp kırılır,yel içinde kalır..."

" Yeter!"

Diye bağırarak elini sertçe çalışma masasına vurmuş ardından hızla kalkarak karşısında ki adamın yakalarına yapışmıştı.

" Tek kelime! Eğer birine tek kelime edersen seni gebertirim!"

Dediğinde adam anında başını sallamıştı. Arık hızla odadan çıkarken kendisine koşan Mehmet siyah porchenin anahtarını avucuna bırakıp bu adamın gazabına uğramamak için hemen yanından uzaklaşmıştı. Hızla evden uzaklaşan Arık kafayı yemek üzereydi. Kimdi bu kadın? Nasıl bir kadındı ya da? Daha ilk andan kuma istemem derken kendisi ne planlamıştı?

Buraya bir adamla gelmiş,yetmemiş o adamla yemeğe gitmiş,o da yetmemiş aynı adamla Mardin manzarasında kahve içip otele dönmüştü. Çıldırmak işten bile değildi. Hafize ninesinin sözleri çalındı sonra kulağına.

" Sakın ha dinlemeden kimseyi
duyduğunla sual etmeyesin oğul
Çünkü adaletsiz dile gelen akıl,
Söndürülemeyecek kor  ateşten beterdir."

Tamam ninesine hak veriyordu. Önce dinleyecekti Gaye'yi. Peki ya istemediği bir cevap alırsa? Sevgilim derse mesela? Sevgilimdi ve  ona evleneceğimi açıkladım. O zaman ne değişirdi? Hiçbir şey. Çünkü Gaye buraya bu evlilik işini bilerek gelmişti ve eğer buraya geldiyse kabul etti demekti. O halde eğer  böyle bir şey varsa bile Mardin'in gerisinde kalmalıydı tam içinde değil! Sinirle saçlarını çekiştirdi ve kırmızı ışıkta öyle ani  bir frenle durdu ki asfalt ağladı sanki.

Sinirle elini üç dört kez direksiyona vurdu.

" ALLAH belanızı versin  lan hepinizin!"

Kardeşi de o herifte, Gaye de gözünde birer hiçti.

" Sen nasıl bir insansın be İstanbullu. Hayatıma girdiğin ilk an kazık atmak ne ulan! "

Derken sinirle bir kez daha vurdu direksiyona ve yeşil ışığın yanması ile direkt gitmek yerine sert bir U dönüş yaptı. Onu şu an anlayacak kişiye deliler gibi ihtiyacı vardı: Hafize ninesine.

🌑🌑🌑

Elindeki kahveden bir yudum daha aldı Gaye ve daha fazla Mardin manzarası izlemek yerine üzerini değiştirmeye karar verdi. Dün Erdem ile geçirdiği vakit ona o kadar iyi gelmişti ki...

Her zaman ki gibi. Siyah kotunu ve mavi sweatini giydi saçını tek örgü yaparak omzuna bıraktı. Siyah spor ayakkabılarını ve siyah deri ceketini de giyerek odadan çıktı. Karşı odadan çıkan Erdem ile göz göze geldiler. Gülümseyerek baktı arkadaşına. Beraber kahvaltıya indiklerinde karşısındaki adamla oldukça şaşırdı. Çünkü Arık şu an resepsiyondaki bir adamla konuşuyordu. Yanındaki Erdem'e döndüğünde  telefonu ile uğraştığını gördü. Şu an tanışmaları için doğru bir zaman değildi. Erdem evlilik işine kızgındı hâlâ.

" Erdem sen hadi kahvaltı bölümüne geç."

Dediğinde Erdem elindeki telefondan başını kaldırıp şüpheyle baktı kendisine.

" Sen nereye ?"

" Telefonumu  odada unutmuşum. Onu alacağım hadi."

Dediğinde Erdem arkasını dönüp giderken Arık'a doğru yürümeye başladı. Kendisine doğru gelen kızı gören adam yutkundu.

" Arık?"

Arık bir şey demeden otelin dışına ilerlerken Gaye de göz devirerek peşinden  ilerledi. Kapının önüne çıktıklarında adamı süzdü. Siyah kotu, siyah kazağı, ve siyah deri ceketi ile çok şıktı. Bunu neden umursadığını düşünüp boşverdi ve konuşmayı başlatan taraf oldu.

Olamayacak TöreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin