**ağlamak serbest :')
"Tuttum seni kızıl..tuttum seni.."
Tutmuştu sahiden.Elimde hissettiğim eli hiç bırakmak istemiyormuşçasına sıkıyordu elimi.Ama hala yere epey uzaktık ve beni sonsuza kadar tutabilecek miydi?
Tutardı..bilinci kapanana kadar beni tutardı biliyordum.Vücudundan akan kanlar birleşmiş ellerimizin üzerinden geçerken gözlerimi gözlerine dikip başımı iki yana salladım
"Steve.."
"Burdayım..burdayım ve seni bırakmayacağım.Seni yukarı çekeceğim ve bu demir klona tutunacaksın anlaştık mı..?"
Gözlerim yaşarmıştı karşısında.Hala umut doluydu kurşunlar kuleyi yerle bir etmeye yeminliyken.Hala umut doluydu gözleri gözlerime bakarken.
"Seni seviyorum.."
Dedim sesim titrerken ve bir daha diyememekten korkarken.
"Seni seviyorum Rogers..tüm ruhumla.."
Başını endişeyle iki yana salladığında kendine doğru çekip klonu tutmamı sağlamaya çalışırken öksürerek karın boşluğunu tuttu.
Aşağı kaydı gözlerim,yüksekliği mi ölçmek istiyordu yoksa karşısında ki adamın umut dolu gözlerine ihanet etmekten mi korkuyordu anlayamamıştım.
"Lütfen.."
Sayıklamaya başladığında başımı ona çevirdim ve gözlerine baktım.Karanlık hissim içimde ki çığlık dolu feryadı körüklerken hayat işte tam o an ayırmıştı elimi onun elinden.
Geri dönüşü yoktu sanırım..ellerimiz üzerine düşmüş beton parçası ikiye ayırırken gözlerim hala açıktı.
Kapatmalı mıydım?Canım çok yanar mıydı..?Düşüyordum.Sevdiğim adamın gözlerinden teması kesememiştim.Bu ise acı dolu bir tebessüm bırakmıştı dudaklarımda.
Tüm yaşanmamışlıkları umursamadan,hesabını soramadan ruhum bedenimden çıkmaya çalışıyordu.
"Natasha..!!"
Sesi kulaklarıma nihayet ulaşmıştı ya da ben yeni duyuyordum.Gözlerimi kapattım..sıkıca..hissizce.
Etraf karanlığa gömülmüştü.Alışkındım bu karanlığa..ama ya bir daha açamazsam..bir daha göremezsem mavilikleri..
Başımın yere sertçe çarptığını hissettim.Ruhum cılız bir şekilde büzülüp çıkmaya hazırlanırken başımın etrafı kanlı bir yatak misali boyanmaya başlamıştı.
Hayal et Natasha..güzel anları hayal et.Yolun sonuna geldiysen bile hayal et.Sana bunu öğreten adam uğruna hayal et..
-
Sesler susmuştu.Nihayet destek ekibi helikopterleri susturmuştu.Steve ise hızlı ama umut dolu bakışlarıyla bana yaklaşmıştı
"İyi misin..?"
Eli karın boşluğunu tutarken gülümseyerek yanıma dizleri üzerine çöktü.Gözlerim yarıya kadar açıktı ve bu beni lanet bir yaşam belirtisi yanılgısına sürüklüyordu.
Şok etkisiyle eli yüzüme gitmişti..hala gülümserken kaşları çatık,sanki sabaha uyandırırcasına yanağımı okşamıştı
"Natasha.."
İstediği cevap gelememişti.Ona bu defa 'buradayım sarışın..'diyememiştim.
Başımı incitmek istemezcesine yavaşta kucağına aldığında kanla ıslanmış kızıl saçlarımı geriye yatırarak okşadı.
"Natasha..bak bana güzelim.."
Her şeyin farkında olduğunu sansa da hala kavrayamamıştı.Şu an inanma aşamasına gelmek üzereydi.İnanma aşaması beraberinde gözyaşı getirirdi ölümlerde.
Eli yarı açık gözlerime gittiğinde göz teması kurmaya çalışarak açmaya çalıştı.
Yüzünde ki donuk ifade yavaş yavaş olayları kavramaya başlarken biçimli burnumdan süzülen kan yangına körükle gider gibi kanıt oluyordu.
Başımı,gözlerinde ki yaşları umursamadan hafifçe sarstı.
"Natasha..Natasha bak bana..bak bana kızıl bak..!"
Lanet edercesine gözlerimi açıp sarılmak isterdim ona.Sakinleştirmek isterdim çünkü o şu an hiçte sakin değildi.İsmimi sayıklayarak uyandırmaya çalışıyordu,maviliklerinde ki yaşların farkında bile değilken soğumaya başlayan bedenime sarıldı
-
Binanın çökeceği gerçeğini bile unutmuş bir haldeyken dakikalarca bedenime sarılarak durmaya başladı.Eliyle yüzümü okşarken buz kesmiş dudaklarıma nefesini bırakarak dudaklarını bastırdı
"Natasha.."
Şok etkisiyle mırıldanırken hafif tebessümle nefesini dudaklarımı her bırakarak öpüşünde,sanki tüm nefesini bahşetmek istiyor gibiydi.
İçeriye koşar adımlarla destek ekibi geldiğinde ciddiyete bürünüp işaret parmağını sessiz olmalarını istercesine dudaklarına bastırdı
"Yüzbaşı bina çökmek üzere-"
Hareketine emir almışçasına sustuklarında gözyaşlarını elinin tersiyle silip cansız bedenimi hareket ettirmeden yavaşça kucağına aldı.Kan kaybediyordu ve etraf ona bulanıklaşmıştı.Umrunda değildi çünkü içini fiziksel acıdan daha da yakan bir acı vardı.
Gözlerini yüzümde tutmaya devam ederek dışarıya adımladı,donuk ve ciddi ifadesi buz kesmiş,ürkünçtü.Ona doğru gelen ajanlara doğru ilerlerken karnından daha da kan boşalmaya başladı ve dizleri titredikçe nefes alışverişleri zayıfladı
"Ajan Romanoff'u ambulans-"
"Nabzı yok"
Oldukça soğuk bir sesle söylediğinde yavaşça sedyeye bıraktı.
Beni ondan uzaklaştırıp aracın içine götürdüklerinde ardımdan yutkunarak baktı,farkına vardığı kan kaybından elini karın boşluğuna götürürken dakikalar içinde yere yığılmıştı.Gözleri yarı açıkken ona koşan insanlara hafif mutlulukla baktı.Neden mi?Acı insan iradesini ele geçirirse hep daha fazla acı ister insan,çünkü üstünü örtsün ister.Yüzbaşı Rogers bile bunu istemişti,çünkü aşık olduğu kadının cansız bedenini çaresizce ısıtmaya çalışırken tek istediği onunla beraber ölmek olmuştu.
Aklından geçirdiğimiz tüm anlar geçmeye başladığında gözlerini yavaşça kapattı ve ses tonuna acısını yansıtmazken onunla ilgilenen görevlilere mırıldandı.
"Üstünü örtün..üstünü örtün üşüyordu"
———————
~Devamı gelecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Missive||𝚛𝚘𝚖𝚊𝚗𝚘𝚐𝚎𝚛𝚜
Фанфикшн"Kendine benim için iyi bak kızıl.." • "Kendine iyi bak kızıl..ben sana iyi bakamadım"
