Aldığım haberle yüzümü ellerim arasına almış,yine verdiğim kararın bedelinin ne denli ağır olduğunu anlamıştım.
Öldü süsü vermek zorunda kalmıştım.Çünkü ya gerçekten ölecektim ya da bana ulaşmak adına benden sevdiğim herkesi alacaklardı.
Natasha'yı aylardır yalnız bıraksamda her an ne yaptığından haberim oluyordu.Ama yanına gidemiyordum.Hydra'yla olan sorunlar çözülmeden onu riske atamazdım.
Kendine dün gece zarar verdiğini öğrendiğim an kendimi yola atmış,yeniden Amerika'ya dönüş yoluna girmiştim.
Aslında o kendine zarar vermemişti bunun sorumlusu yine bendim.O sadece işleve dökmüştü.
Sonuç olarak kabullenmişti.İstediğim buydu,kabullenmesiydi.Ama kabullenirse beraberinden gelecek şeyleri kestirememiştim.
Lanet olsun ki yapamamıştım bunu.Aptal bir düşünceye kapılmış hayatına devam eder sanmıştım. Yanılgımın ne denli büyük olduğunu düşünmek delirmeme neden oluyordu.
Yola bakarken şapkamı gözlerim önüne indirmiş gözlerimi kapatmıştım.
Bana istediği kadar kızabilir,yüzümü bir daha görmek istemeyebilirdi.Ama kendini öldürmesine izin veremezdim.
Parmaklarımla gergince oynayıp yüzümü buruşturdum.Hydra üzerine kurduğumuz planı uzaktan "öldü süsüyle" epey ilerletmiştim.
Son bir adım kalmıştı.Belki de en zor adım,planın son adımıydı.Tehlikenin farkındaydım.Ama şuan hiçbiri umrumda değildi.
Ben aylardır gözlerinde nefes aldığım kadına uzaktım.Umrumda olan tek şey onu yeniden görmekti.
-
Sahile epey yakın evine gelmiştim.Ellerimi cebime yerleştirmiş yavaş adımlarla eve ilerlemiştim.
Evde değildi bu yüzden rahatlıkla evin önüne geldim.Derin bir nefes alıp kapının kilide sert bir dirsek atmamla kapı aralanmıştı.
Kapıyı elimle iteleyip içeriye girdim.
İçeriyi dolanmaya başladım.Yukarı kata çıktığımda odasının kapısına derin bir nefesle baktım.
Kapıyı ani bir hareketle açmamla olduğum yerde çakılı kaldım.
Yerde üzerine kanlar damlamış bir çok kağıt,dağınık bir odayı kaplayan cam parçaları..
Yatağına doğru yerde ki cam parçalarını çekerek ilerlemeye başladım. Odasını dolduran ve ciğerlerimi yakan kokusuyla gözlerim dolmuş,kendimi yatağına bırakmıştım.
Yere eğilip üzerinde bir kaç damla kurumuş kan olan kağıt parçasını elime aldım.
Pişmanlıkla ve tüm bunların bedelini yaşatmaya mahkum bıraktığım kadının bedelini,en ağır şekilde çektirmek istememle kağıdı elimde sıktığımda tek yapmak istediğim hıçkırarak ağlamaktı.
Ne yapmıştım ben böyle?Sonuçlarını düşünemediğim bir yolda,korumaya yemin ettiğim kadını nasıl bir ruh haline mahkum etmiştim? Nasıl yapmıştım bunu ona?
Yatağının üzerinde ki tişörtüne ilişti gözlerim.Burukça gülümseyip tişörtünü elime aldım.
Maviliklerimden dökülmek üzere olan yaşları bastırmak adına tişörtünü burnuma dayadım.
Aylardır duyamadığım kokusuna,meğer ne çok muhtaç kalmıştım.
Yine basit bir dejavunun sonuçlarını görüyordum.Yine bir seçim yapmak zorunda kalmış,sonuçlarının bedelini en ağır şekilde çekmek zorunda kalmıştım.Daha doğrusu bu bedeli ben dahil Natashaya da yaşatmıştım.
Kokusunu her içime çektiğimde aylar sonra kısmen nefes aldığımı hissetmiştim.
Gözlerimden süzülen gözyaşları elimde ki tişörtünü ıslatmıştı.
-
Hava kararmaya başlamış gözyaşlarımı susturmuştum.Aşağı kata inemeden merdivenlere oturmuş,ışıkları bile açmamıştım,şimdiyse yalnızca binadan gelmesini bekliyordum.
Kapının açılma sesini duymuş yerimden kalkamadan buraya yaklaşmasını beklemiştim.Karşına öylece çıkıp ne diyecektim ki.
'Ben geldim Natasha hani şu ölen ben,dirildim falan'
Saçmalıktı.Çekiniyordum,tepkisinden korkuyordum ama onu yeniden karşımda görmeceğimden çocuksu bir heyecanım vardı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
