Dudaklar yavaşça ayrıldı birbirinden. İkisi de gözlerini açmamıştı. Jungkook'un bacakları Jimin'in beline dolanmış, sırtı duvara dayalıydı.Kesik kesik nefesleri birbirinin yüzlerine çarpıyordu. Nefessiz kalmışlardı ama aynı zamanda da dünyanın en güzel nefesini almışlardı. Garipti...
İlk önce Jimin cesaret etti. Yavaşça araladı gözlerini. Titredi kirpikleri, Jungkook'un yüzünü incelemeye başladı. Bir insan bu kadar güzel olamazdı.
Ağzı ,yüzü, burnu kusursuz duruyordu. Biraz daha izledi Jungkook'u. Jungkook gözlerini açmaya hala cesaret edememişti.
Jimin ellerini Jungkook'un yanaklarına koydu. Baş parmağıyla yüzünü okşamaya başladı.
"Jungkook." diye fısıldadı sesi çok aciz çıkmıştı.
Titredi Jungkook. Jimin'in sesiyle gözlerini açtı. Sadece baktı. Bir süre ikisi de birbirine baktı.
İkisinin de içinde olan bu his...
İlk hamleyi yapan Jungkook oldu. Bacaklarını Jimin'in belinden geri çekti. Ve Jimin'in yüzüne bakıp titrek bir nefes aldıktan sonra birden arkasına doğru yürümeye başladı.
Başladı yürümesine ama bacakları tutmuyordu ki nasıl devam edecekti?
Jimin seslendi arkasından
"Jungkook"Jungkook bakmadı arkasına şu an çok karışık hissediyordu. Ama şuan gitmesi gereken tek yer Felix'in yanıydı.
Hemen Jimin'in onu çekip aldığı sınıfa yöneldi Jungkook. Kapının önüne geldiğinde kapının kolunu indirdi.
Felix odada yoktu. Ne bekliyordu ki Jungkook? Felix burada kalıp onu mu bekleyecekti?
Jungkook sadece ağlama isteğiyle doldu. Duyguları birbirine girmişti artık.
Felix onu öptüğünde hiçbir şey hissetmemişti. Üstüne üstlük biraz kızmıştı. En yakın arkadaşıydı onun. Bunca yıl hoşlanıyor olamazdı.
Ama durum Jimin'in dudaklarını hissettiğinde çok farklıydı. Jimin de izinsiz öpmüştü , Jungkook'un ayakları yerden kesilmişti sanki, Çok heyecanlanmıştı. Kalp atışını duyan herkes bunu anlardı.
Bir yandan da sinirliydi. Sonuçta en yakın arkadaşına yumruk atmıştı.
Bir süre ikisiyle de görüşebileceğini sanmıyordu . Cebinden telefonu çıkardı, Felix'i aramaya başladı.
Tabi ki açmıyordu.
Jungkook mesaj kısmına girip mesaj atmaya karar verdi.
Eşek sıpası
Akşam saat 8de her zaman ki Parkta ol.
Anlaşılan ikimizin de konuşacak şeyleri var.Telefonu cebine geri kattı. Ve çıkışa doğru yürüdü Jungkook. Bugün dersleri ekse pek bir şey olmazdı.
Bahçede bıraktıkları Hobi ve Tae'yi görünce onlara doğru ilerledi Jungkook.
Tae hemen bir şeyler olduğunu anlamıştı.
"Jungkook bir şey mi oldu? Bembeyaz gözüküyorsun."Hobi de araya girdi.
"Felix'de iyi gözükmüyordu, dudağı patlamıştı. Siz ikiniz kavga mı ettiniz?"Jungkook kafasını iki yana salladı "Hayır"
Başka kelime etmemişti. Çünkü hala Jimin'in dudaklarının etkisi üzerindeydi. Kendini bir uçurumdan düşüyormuş gibi hissettirmişti. Gerçi daha önce uçurumdan düşmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MO CHROİ/ jikook
FanfictionJungkook ve Jimin'i karşılaştırdı kader. Bağladı onları,muhtaç etti birbirlerine Ama bir amacı olmasa birleştirir miydi onları? Sanmam..