- Victoire -
Cumartesi günü Hogsmeade'e gitmeden önce Eva'nın yanına uğradım. Yüzündeki izler biraz daha azalmıştı ve Eva artık aynaya bakabiliyor olduğu için mutluydu. Çıkmasına az zaman kaldığını düşünüyordu.
'Biliyor musun, sanırım gerçekten ödevin sonuna yetişebileceğim. Tabi siz yine de ben yokmuşum gibi tamamını yapabilirsiniz asla itirazım olmaz' dedi gülerek.
'İtirazın olmayacağından eminim' dedim.
Tam Hogsmeade öncesi yanına uğramak istememin nedeni, bugün orada Lupin ile çalışacağımızı söylemekti aslında. Ortada takması gereken bir şey yoktu, ödev yapacaktık ama yine de; göl kenarındaki sohbetimizi söylemediğim için yaşadığım vicdan azabının benzerini yaşamak istemiyordum tekrar. Ona karşı dürüst olmak istiyordum. Her ne kadar Lupin'i gördüğümde karışık duygular hissedebiliyor olsam da; ondan hoşlanıyor değildim. Zaten benim sevgilim vardı. Eva bunu normal karşılardı.
'Bugün neler yapacaksın bakalım? Tabi sevgilinle kaymakbirası içmek dışında' dedi gözlerini süzdürerek.
'George ile ben.. sen hastaneye geldiğinden beri hiç görüşmedik' dedim.
'Ne, sen ciddi misin? Yani tamam Lupinle ödev işine bozuldu ama şimdiye kadar halletmiş olursunuz sanıyordum. Onu red falan mı ettin?'
'Bir kere yanıma gelmeye çalıştı ama tersledim. Özür dilemeye bile gelmemişti, hala kendisinin haklı olduğunu düşünüyor. Bunu dinlemeye tahammül edecek halim yoktu. Artık çıkıyor muyuz onu bile bilmiyorum Eva.' dedim sessizce.
Gerçekten bir defa yanıma gelmişti ve bana pişman olup olmadığımı sormuştu. Beni affetmeye hazırmış çünkü çok seviyormuş bla bla. Affetmeye hazır da ne demekti yani. Benim ona alınmam gerekirdi, değil mi? Yani ilk tartıştığımız esnada kendimi suçlu hissetmiş olsam da, sonradan düşündüğümde, aslında ben bir şey yapmamıştım. Lupin ile arasında geçen şey her neyse, bunu bana anlatmayan esas kendisiydi. Kurdu kurtaran adam hikayesini yutmamıştım ama onun özel hayatı olduğu için üzerine gitmek istememiştim. Kendini hazır hissettiğinde anlatır diye düşünüyordum. Ama ben bunları yaparken, sadece ödev grubunda yer alıyorum diye, bana resti çekmişti. Günlerce konuşmadıktan sonra da özür beklediğini söylemek için yanıma gelmişti. Saçmalık.
Her şeye rağmen, beni sevdiğinden kesinlikle şüphem yoktu, halen. Egosu yüksekti, bu hep böyleydi ama Victoire, Victoireydi her zaman onun için. Kalbindeki yerimi bilirdim. Şu anda da benden ayrı olduğu için acı çektiğinden kesinlikle emindim. Ama son yaşanan olaylar, ilginç bir şekilde, ondan soğumama neden olmuştu ve ben, pek de acı çekmiyordum aslında. Kendimi haklı görüyor ve umursamıyordum. Eski yıllarda olsa daha çok takabilirdim. Ama şimdi, pek takmıyordum işte. Bencilliği ve fazla yüksek egosu beni usandırmıştı. Belki de George haklıydı, gerçekten değişen bendim.
'Üzgünüm Vic. Yani, ikiniz çok eğleniyor sayılmazdınız ama, bu gerçekten uzun bir ilişki. Senin üzgün olduğuna eminim. Kendini yıpratma, tamam mı?' dedi Eva.
'Merak etme, o kadar da takmıyorum aslında.' dedim umursamazca. Yüzünde bir an şaşkınlık ibaresi belirdi, ardından merak ve endişe. Ya da bana öyle geldi.
'Lupinle ödev işi ne oldu?' diye sordu aniden.
'Ben buradan Hogsmeade'e gideceğim. Birkaç alışverişim var. Lupin de oralarda olacakmış ve saat 3te domuz kafasında buluşup ödevi yapmaya başlayacağız.' dedim bir çırpıda.
'Anladım, kütüphanede sıkıcı göründü sanırım...' dedi Eva. Devam etti; 'Yani kütüphanede tam bir gün geçirdikten sonra demek istiyorum'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tedoire -
Fanfiction'Serinin enn merak ettiğim shiplerinden biri ve hakkında çok az hikaye var. tedoire fanlarının ateşini soğutacak bir hikaye yazıyorum:D Victoire, okulun şimdiye kadar gördüğü -muhtemelen- en güzel kız. Geçtiği her yerde gözler yalnızca onu görüyor...