Tutku

43 3 0
                                    

                - Victoire-

Hayatım bundan daha da karmaşık, daha da içinden çıkılmaz hale gelemezdi.

George ile sonunda ayrılmıştık. Ted'le Hogsmeade'den dönerken George'un arkadaşları bizi gördüğünde, bombanın patlamasının an meselesi olduğunu biliyordum. Hogwarts'a döndükten yalnızca birkaç saat sonra, George yanıma geldi. Onu daha üzgün ya da mutsuz bulacağımı sanırdım ama kızgın ve sarsılmış görünüyordu. Oysa ki o anda, hiçbir şey yapmamıştım. Henüz.

'Benimle haftalardır görüşmüyorsun ve o ucubeyle çıkıyorsun öyle mi?'

'Sana ona ucube demenin doğru olmadığını söylemiştim ve kimseyle çıkmıyorum. Haftalardır konuşmuyoruz ve sen hesap sormaya mı geldin, gerçekten mi George?'

'Ya ne yapacaktım?'

İstemsizce sinirlenmeye başlamıştım. Eskiden son derece sakin olan ben, Ted hayatıma girdiğinden beri daha tahammülsüz, daha açık sözlü olmuştum. Daima alttan almanın ne kadar yorucu bir şey olduğunu şimdi fark ediyordum. Bu defa susmayacak ve içimden geleni söyleyecektim.

'Özür dilemeye ne dersin?'

'Özür mü, ben mi özür dileyeceğim yani? Hayatımızı mahveden ve her şeyi bozan sensin Victoire. Ben ne için özür diliyorum?'

'Hayatımızı mahveden mi, hangi hayatımız George? Ortada bizim hayatımız diye bir şey yok. Senin hayatın, beklentilerin, isteklerin ve arzuların var ve bununla ters düşen, kendine layık olmadığına inandığın her şeyi değersizleştirmen var ortada sadece. Durum, benim bir şey yapıp yapmamam değil, durum, senin isteklerin doğrultusunda yaşamamam ve beni manipüle edemiyor olman. Hayatınla ilgili gerçek olan şeyleri bana anlatmaman ve tıpkı vitrinde sergiler gibi mükemmel gösterdiğin hayatında, eskisi kadar mükemmel görmediğin için beni eleştirmen. Olay bu.'

'Sen ne diyorsun Victoire? Sen.. mükemmelsin. Her zamanki gibi. Sadece yanlış arkadaşlar seçiyorsun ama bu da düzeltilmeyecek bir şey değil.. yani. Hem benim sana söylemediğim ne olabilir ki?'

Sinirim George'u o kadar şaşırtmıştı ki, alttan almaya çalışıyordu. Ya da gerçekten saklaması gereken bir şeyi öğrendiğime inanmıştı. Bilmiyordum. Bildiğim şey, bir defa konuşmaya başlamıştım ve kusmadan bırakmayacaktım.

'Bilmem, bana söylediğin – ya da söylemediğin- yalanları anlatmaktan başlayabilirsin. Gerçekten neden hastane kanadındaydın o akşam George? Kurt adam bahanesini yutacağımı mı sandın gerçekten? Sevgilin olarak doğruları duymayı hak ediyordum ama sen, tüm hayranlarına anlattığın o saçma hikayeyi anlattın ve benden inanmamı bekledin. Sen ve kurt adamla karşılaşmak ha? İkimiz de biliyoruz ki ardına bakmadan kaçardın. Ah bu arada, korkma; gerçeği öğrenmedim. Ama zerre kadar inanmıyorum hikayene. Bu da yetmiyormuş gibi, sırf ödev grubu yüzünden bana tavır yaptın, hem de günlerce. O grubu ben seçmemiştim, üstelik ödev yapmamda yanlış bir şey de yoktu. Sadece sen o insanlardan hoşlanmıyorsun ve ezik olduklarını düşünüyorsun diye gruptan çıkacak değildim herhalde, değil mi? Ama hayır, sen bunu bekledin. Sevgilisine aptallık derecesinde sadık bir kız olarak, nedenini dahi sorgulamadan ya başkasını bulacak ya da ödevden vazgeçecektim öyle mi? Sana kendimi anlatmaya çalıştım, ama gerçekten dinlemedin bile beni. Bu da yetmezmiş gibi, yanıma gelip benden özür beklediğini söyledin. Ne yaptım ki özür dileyecektim?'

'Sana doğruları söyledim Victoire. Ne yaşandıysa o. Benim yeteneklerimi küçümsemen beni gerçekten çok yaraladı. O gece hastane kanadında olmamın nedeni o ucubeye yardım etmemdi sadece. Diğer söylediklerine cevap bile vermek istemiyorum çünkü hepsi saçmalık. Bilmek istediğim tek şey, o yaratıkla aranda bir şey olup olmadığı? Beni onunla aldatmış olamazsın.' dedi.

Tedoire -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin