yıldızlar düşüyor

398 66 75
                                    

Travel Skeches - Star has Fallen (별이 진다네)

"Evrenler," dedi Baekhyun. "Sence de birden fazla mı?"

Odadaydık, Baekhyun'un sıcacık odasında sıcacık yatağının içindeydik. Hemen yanımızda krem renkte perdeleri olan ahşaptan penceresi vardı, içinde güneşler olan odada ışıkların hepsi Baekhyun'un yüzüne geliyordu. Tam karşımızda David Bowie'nin posteri asılıydı. Onu selamladım içimden. David'in gözleri adına yanımdaki yumuşak bedene şükrettim.

"Bilmem," dedim sesli bir nefes alarak. "Bizim gibi ama bizden farklı olan kişiler var mıdır sence?"

"Vardır," dedi. Gözleriyle beni dikizliyordu. Uykulu görünüyordu ama şişmiş göz altlarına inat uyumuyordu. "Belki bizim gibi böyle uzanıyorlardır ama karşılarında David posteri yoktur. O evrendeki Baekhyun'un Fredie sevdiğine eminim."

"Neden?"

"Öyle hissediyorum, eminim perdelerin rengi de turuncudur."

"Sen turuncu sevmezsin," dedim gözlerimi tavana dikerek.

"Evet, sevmem. Burada ne sevmiyorsam orada seviyorumdur kesin."

"O zaman orada beni sevmiyorsundur," dedim sonra. Bu evrende beni sevdiğini söylemiştim bir nevi. Gülümsedi ama "Bilmem," dedi hemen. İkimizde kelimelerde iyi değildik, hislerimizi anlatamamakta bir numaraydık. Çocukluğundan beri her şeyini gökyüzündeki bir yıldıza anlatan benim açımdan birilerine bir şeyler söylemek zordu.

Evde ailesi yoktu, dediğine göre bir hasta ziyaretine gitmişlerdi. Okuldaki yakın ve gergin anlardan sonra hiçbir şey olmamış gibi derslere girdik ve akşam üzeri güneş batmadan Baekhyun beni eve atmıştı. Evet, beni eve attı. Dışarıda zannımca buz fırtınası vardı ya da Baekhyun'un sıcacık yatağında olmak böyle hissettiriyordu, bilmiyorum. Vanilya kokusu buram buram gelirken uykusu geldiği için gözlerini kapattı ve mırıldandı. "Chanyeol?"

"Hm?"

"Öbür evrende de gizli saklı mı yaşıyoruzdur?"

"Hayır," dedim. İşaret parmağım şekilli burnundan bir şerit çekip dudaklarına ulaştı. "O evrende hiçbir şeyden saklanmıyoruz, kaçmıyoruz, inkar etmiyoruz."

Dudaklarıyla işaret parmağımın ucunu öptüğünde gözleri aralanmıştı. Parıl parıl bakışlarıyla hafifçe gülümsedi ve yüzüme doğru yaklaştı. Öpüşmek güzeldi, onunla öpüşmek ise çok güzeldi. Yavaşça davetine karşı başımı eğdim ve dudaklarını dudaklarımla ıslattım. Tek elini yanağımla kulağımın arkasına attığında bir elim belinin yanındaydı.

Byun Baekhyun, içinde böceklerin, balıkların kaynaştığı gölün önünde, cırcır böceklerinin de eşlik ettiği bir yaz gecesi şarkısıydı.

Öpüşmelerimiz derinleşti, elini enseme atıp saçlarımı sertçe çektiğinde dudakları da aynı o hızdaydı. Alt tarafımdaki hareketlenmelere hâlâ şaşırıyordum, öpüşmemize de şaşırıyordum ama bir erkeğe -ve üstelik bu kişi Baekhyun- tahrik olmak alışmadığım bir şeydi. Baekhyun hızla doğrulup kucağıma çıktığında bana sürtünmeye başladı. İncecik belini tutmak muazzam bir şeydi. Beni öpüşüne karşılık verirken nefesim kesildi. Biraz geri çekilip üzerindeki kalın polardan kurtulduğunda güzel bedeni tam karşımdaydı. Elmas bulmuş gezgin gibi gözlerimi bedeninden çekemediğimde gülümsedi.

Tekrar eğildiğinde onu altıma almak için hareketlendim ve hızlı bir hamle yaptım. Hayretle inildediğinde kurnazca gülmeyi ihmal etmiyordu. Sanki bunu daha önce yapmış gibi profesyoneldik. Fakat tek yaptığımız porno izlemek ve erotik romanlar okumaktı. Yine de oldukça uyumluyduk, bedenlerimiz birbirleriyle anlaşıyordu.

Mahalle yanarken çekirdek çitleriz || ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin