19.Bölüm (NERDEYİM BEN? )

207 5 0
                                    

Ne ara 2 bin olmuuuuuuşş eheheheh herkese teşekkür ederim. Mutlu oldum lan. İçime yazma isteği geldi yazayım dedim Kısa oldu biraz ama idare edin sınav haftasındayım . Bölüm bitince yorum yapmayı unutmayın pls ××

Şuan nerde miyim?

Burası ne cennet ne cehennem...

Sadece karanlık. Lütfen biri ışıkları acsın veya kulaklarımı tikasın. Çünkü sessizlik kulaklarını sağır ediyor.

Burayı tanıyorum. Daha önce sıkça gelmistim buraya. Ölmeden önceki son yerdir burası. Burada uzun süre birinin sizi kurtarmasını beklersiniz.

Bazen bilekleri atilan dikisler ve kan takviyeleri bazen ise yıkanan mide ile tekrar hayata dönüverirsiniz.

Burası hastaneye gitmeden önceki son duraktır.

Yada benim deyimin ile bekleme odası...

Kulaklarımı sağır eden sessizliğe yüksek cıgliklar eklenince korkmustum.
Fakat bu ses bana tanidik geliyordu.
Yavaş yavaş terlegimi hissediyordum. Burası çok sıcaktı.
Hissetmek gerçekten iyiye işaret. Bu henüz ölmediğim anlamına geliyordu.

Görüntü vardı fakat net değildi.
Biraz zorladım fakat tek yapabildiğim şey daha iyi duymaktı.

"Harry iyi misin?"

Biri benim adımı söylüyordu.

"İyiyim ve hatta mükemmel hissediyorum." bu ses bana aitti. Ben bunu sadece düşünmüştüm ya da hissetmiştim yada belki de bu benim bilinç altımın bana oyunuydu.

Gözlerimi ovdum. Ama kollarimi hissetmiyordum.
Varla yok arasındaydım.
Ben mi konuşuyorum yada başka biri mi diye tereddüt etmiştim.

"Hava çok sıcak terledin, istersen ceketini cikar."

Görüntü netlesmeye başlamıştı. Mavı gözlü, yüz hatları keskin bir çocuk siyah sacları dağılmış ve bebeksi yüzünü kapatmış olan gencin ceketini çıkardı.
Çocukları sonradan tanimistim. Bu bendim ve yanimdaki ise Andy.

"Burası neresi Andrei?"

"Bilmiyorum bizi buraya sen getirdin."

"Burası cennet mi?"

"Sanmıyorum üzerin cok kirli seni bu şekilde cennete almazlar. " dedi ve uzerimi gösterdi. Dün gece veya buraya gelmeden önce gömleğim, ceketim, ellerim, ağzım, Burnum çilek olmuştu ve halâ öyleydi.

"Üstelik yaninda ben varım ve çok kötülük yaptim. Benim yerim cehennem. Ama Açıkçası ben buranin cehennem olduğunu sanmıyorum. Şu manzaraya bak!" elini uzattığı deniz manzarasına baktım.

Güneş batıyordu. Fakat her zaman kinin aksine çok hızlıydı.

"Güneş neden hızlı batıyor?"

"Burada saat yok. Sen saatin kaç olmasını istersen o olur."

"Buraya daha önce gelmiş gibi konusuyorsun." dedim.

"Çünkü öyle... Ama önemli değil. "

"Neden burdayız ? Neden ben, bizi buraya getirdim?" sıkıntıdan ciplak ayaklarımı kuma batırdım ve sıcaklığı hissettim.

"Bilmiyorum."

Ben en son anneme gitmek istiyordum. Annem neredeydi?'sanirim yine başarısız olmuştum..

"Andrei? Ben ölürsem üzülür müsün? " dedim.

"Hayır! Aksine ölümünü kutlarım!" dedi ve silahı bana doğrulttu.

Sonra bir ses duydum.

Bir acıyı hissettim.

İhanetten daha çok acıtmıstı.

Yanmıstım.

Kalbimdeki kan lekesine baktım.

Ben ölmüstüm.

Kendimi görüyordum.

Büyük bir binadan düşüyordum.

Binadan düştüm ve çiçeklere sarıldım.

Bu benim tabutumdu.

İcindeydim ama kendimi dışardan izliyordum.

James, Nick, Chuck, Brent... Herkes ağlıyordu.
Andrei'de cenazemdeydi ama gerilerde oturuyordu.

Kilisedeydik. Papaz duasını ederken kendi tabutuma yaklaştım. Fakat yalnız değildim. Yanımda annemin bendeni yatıyordu.
Birden kuvvetli bir rüzgar esti ve takvimin yaprağı ayaklarımın önüne düştü.
'15 şubat'
Kaza günü.. Annemin öldüğü gündü ve o gün bende ölmüştüm.
Yani başka bir evrende, başka bir kaderde ben annemin öldüğü o kazada ölmüştüm.

Uyanmak istiyordum. İlk defa ölmek istemiyordum.
Korkmustum.
Andy uyandır beni!

Yani lütfen beni uyandırır mısın?
Belki yine kumsala gider dondurma yeriz.
Ve belki yine bu benim bilinç altima giren bir anı olur ha ne dersin??

LOVE IS LOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin