Ekrem annesinin hareketlerinden dolayı annesinin bir sevgilisi olduğundan emin olmaya başlamıştı. Akşam olduğunda Zeliha oğluyla konuşmak istedi. Ekrem annesinin kendisiyle ne konuşacağını tahmin ediyordu ama bunun olmaması için dua ediyordu. Zeliha sözlerine başladı. "Oğlum biliyorsun babanı kaybettikten sonra çok kolay zamanlar yaşamadık. Yapayalnız kaldık. Senin okuman, kendini kurtarman gerekiyor. Ancak bunu babandan kalan üç kuruş maaş ile yapmamız mümkün değil. Senin geleceğini düşünmek benim vazifem. Bunun için senin geleceğini düşünen, beni seven bir abi ile bir süredir görüşüyoruz. Bugün bana evlilik teklifi etti. Çok iyi biri, tanısan çok seversin," dedi. Ekrem yanılmamıştı. Annesinin uzun süredir sakladığı gerçekle dünyası başına yıkılmıştı. Ekrem ağlamak istemiyordu ancak gözünden akan birer damla yaşa da engel olamamıştı. Hiç konuşmak istemiyordu. Zeliha bir iki cümle kurması için ısrar edince " Beni babam kadar başka kim sevebilir ki anne? Sen bile babam kadar sevmedin beni hiç. Benim geleceğimi düşündüğün de yalan. Babam daha hastayken o adamla görüşmeye başladığını biliyorum. Kimse benim abim, babam, amcam olmayacak. Eğer o adamla evlenmekte ısrarcıysan ben bundan sonra babaannemde kalacağım. Kimseyle tanışmaya, kimseyi sevmeye niyetim de yok. Bana babamın hatıraları yetiyor. Bu hatıraları unutturmalarına ve yerini başka hatıraların doldurmasına asla izin vermeyeceğim," dedi. Zeliha Ekrem'in bu kadar net ve sert bir tepki vermesini beklemiyordu. Ekrem arkasını bile dönmeden kalkıp gitmişti. Zeliha şaşkınlığı üzerinden atamadan hemen telefonu eline alarak sevgilisine durumu anlatmak için mesaj atmaya başladı. Ekrem annesinin telefona sarılacağını biliyordu. Odasından sessizce geri döndü. Annesine bakıp "Bak anne. Sen çoktan kararını vermişsin. Oğlunun arkasından gitmek yerine hemen o adamı aradın. Size mutluluklar dilerim. Evlenmenizi beklememe gerek yok. Beni yarın babaannem alsın," dedi. Zeliha bir kez daha vurulmuşa döndü. Telefonu bırakmaya cesaret bile edemedi. Zeliha'nın sevgilisi Ekrem'in daha çocuk olduğunu, ona zaman vermesi gerektiğini, nasıl istiyorsa öyle davranması gerektiğini söyledi.
Zeliha sevgilisinin dediğini yaptı. Ekrem'le bir daha konuşmak yerine babaannesine gitmesine izin verecekti. Babaannesi ne olduğundan habersiz Ekrem'i almaya geldiğinde neler olduğunu anlamaya çalıştı. Ancak ne Zeliha'nın ne de Ekrem'in ağzını bıçak açıyordu. Ekrem yolda giderken babaannesine "Daha fazla soru sorma babaanne. Bundan sonra sen benim hem annem hem babamsın. Beni bir daha eve gönderme bana yeter," dedi. Babaannesinin evi biraz uzaktı. Okula gitmesi, Seher'le görüşmesi biraz zor olacaktı. Ekrem okula gitmek için her zamankinden daha erken kalktı, sabah gün doğmadan yola düştü. Seher ile görüşmek ve ona derdini anlatmak için sabırsızlanıyordu. Ancak beklemediği bir şey oldu. Babaannesinin evinden çıktıktan biraz sonra Seher önünde yürüyordu. Koşarak yanına gitti. Gülümsedi yine utangaç bir ifadeyle. Ne diyeceğini bilemedi. Seher Ekrem'i gördüğü için mutlu olmuştu. Ekrem'e nasıl olduğunu sordu. Ekrem "Şey... Aslında pekiyi sayılmam. Annemin sevgilisi varmış. Evleneceklermiş," dedi. Seher "Bu kötü bir şey mi senin için?" dedi. Ekrem haddini aşarak "İyi bir şey olsa seni üvey baban dövmezdi," dedi. Seher bozulmuştu. Tek kelime etmeyince Ekrem hatasını anladı. "Özür dilerim. Öyle demek istemedim. Daha babamın öldüğüne bile alışamadım. Nasıl üvey baba fikrine alışabilirim. Etrafımda hiç iyi bir örnek de yok. Çok mutsuzum. Annemin yaptığı babama, bana hatta babaanneme ihanet gibi geliyor," dedi. Ekrem'in söylediklerinden ötürü Seher'in içinden konuşmak gelmiyordu. Ekrem Seher'in gönlünü alabilmek için "Kırdım seni, biliyorum. İnan öyle demek istemedim," dedi. Seher Ekrem'in konuşmak için ısrarcı davranacağını anlamıştı. "Annen seni doğurduğu için senin istediklerini yapmak zorunda mı? Babanla vaktinde evlendiği için bundan sonra kimseyi sevemez ya da evlenemez mi?" dedi. Ekrem yine Seher'in zor soruları karşısında şaşırmıştı. "Elbette sevebilir. Benim üzüldüğüm konu daha babam ölmeden önce o adamla konuşmaya başlaması. Belki babam iyileşecekti. Nerden bilebilirdi ki?" dedi. Seher "Birinin birini sevmekten vaz geçmesi için illa birinin ölmesi mi gerekiyor?" deyince Ekrem yine cevap vermekte zorlanmıştı. Ekrem'in istediği cevabı veremeyeceğini anlayınca "Babam annemi daha ölmeden sevmekten vaz geçti. Beni burada bırakıp gitmeyi tercih etti. Bazen ben de keşke gitmek yerine ölseydi diye düşünüyorum. Belki böylesi daha iyi olurdu. Bilemiyorum," dedi. Ekrem Seher'in bunu söylediğine inanamamıştı. "Babanın var olduğunu bilmek bile iyi gelmez mi insana?" diye sordu. Seher hayır dercesine kafasını salladı. Ekrem'in kafası iyice karışmış, okula gelmişlerdi. Ekrem okula geldiğinde Seher ile vedalaşarak sınıfına doğru ilerledi.
Okul sonrasında babaannesinin evine kadar Seher'i aradı. Sabah konuştuklarını düşünmüştü. Kendi haklılığının yanında Seher'i de haklı buluyordu. Bunu söylemek istemişti ama Seher'i bulamayınca söyleyecekleri içinde kaldı. Eve varmıştı. Akşam olduğunda babaannesinin kapısı çaldı. Annesi gelmişti. Annesi Ekrem ile konuşmak istediğini söylese de Ekrem bir daha hiçbir zaman annesi ile konuşmak istemiyordu. Annesinin ısrarına yenildi. Tek kelime etmeden annesinin dinlemeye karar verdi. Annesi dışarıda bir yerde konuşmak istediğini söyleyerek Ekrem'i dışarı çıkardı. Sakin bir pastaneden içeri girdiler. Kendilerini bir adam bekliyordu. Ekrem annesinin bunu yapmış olmamasını diledi. Ancak annesi yapmıştı. Kendilerini bekleyen adam Ekrem'e sanki on yaşından daha küçükmüş gibi davranarak saçını okşadı. "Merhaba genç adam. Benim adım İhsan. Seninle tanıştığıma memnun oldum," dedi. Ekrem hiç konuşmadı. Sert bir şekilde 'bunu neden yaptın?' dercesine annesine bakıyordu. Annesi niyetinin ciddi olduğunu ve İhsan'la tanışırsa fikrinin değişebileceğini düşündüğünü anlattı. Bir taraftan Zeliha, diğer taraftan İhsan Ekrem'in fikrinin değiştirmesi için hem yapmacık şekilde iyi davranıyorlar hem de hiç susmadan birbirlerini övüyorlardı. Ekrem çok bunalmıştı. Sonunda dayanamayarak oturduklarından beri ilk defa konuşarak gitmek istediğini söyledi. İhsan daha fazla ısrarcı davranmayarak gitmesine izin vermeleri gerektiğini düşündü. Zeliha ayağa kalkarak Ekrem'i babaannesine götürmek için yola çıktı. Zeliha yolda Ekrem'e "Şimdilik babaannene İhsan'dan bahsetme olur mu oğlum?" dedi. Ekrem "Niye bahsetmemi istemiyorsun? Yaptığın yanlış bir şey mi ki saklıyorsun?" dedi. Zeliha "Hayır. Benim söylemem daha doğru olur," deyince Ekrem "Söyle o zaman," dedi. Zeliha konuşması için henüz erken olduğunu ve zamana ihtiyaçları olduğunu söyledi. Ekrem kızmıştı ama yine de kendisi de babaannesine İhsan'dan bahsetmeyecekti. Çünkü annesi adına utanç duyuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Limonlu Şeker
RomanceEkrem ve Seher'in hüzün dolu bir hikayesi... Çoğu zaman hüzünlü, bir o kadar merak uyandırıcı bir hikayeye şahit olmaya hazır mısınız?