Ertesi gün Ekrem okula giderken yine aynı yerde Seher'in yürüdüğünü gördü. Ekrem dünden beri içinde tuttuğu düşünceleri anlatmak için Seher'i gördüğüne mutlu olmuştu. "Ben dün seninle konuştuktan sonra çok düşündüm. İkimiz farklı şeyler yaşadığımız için babalarımız için başka şeyler düşünüyoruz. Baban seni bırakıp gitmeseydi ve seninle daha çok vakit geçirmiş olsaydı eminim ölmesi yerine yurt dışında olmasına sevinirdin. Benim babam da beni bırakıp gitmiş, hiç aramamış sormamış olsaydı öldüğüne sevinebilirdim. İkimizin de aynı kaderi yaşadığımız söylenebilir. İkimizin de babası yok. Hatta benim artık annemin olduğu da pek söylenemez," dedi. Seher Ekrem'in ne kadar mutsuz olduğunu anlamıştı. "Sana bir sır vereceğim. Bu sırrı söyledikten sonra bana yardım etmen gerekecek. Yardım etmek ister misin?" diye sordu. Ekrem tereddüt etmeden kabul etmişti. Seher'in sırrı hemen söyleyeceğini düşünmüştü. Seher sırrı sonra paylaşacağını söyleyip beklemesini istedi. Ekrem yine Seher'i bekleyecekti. Sırrın ne olduğunu çok merak ediyordu.
Okuldan sonra babaannesinin evine gidip ödevlerini tamamladıktan sonra dışarıya çıktı. Seher'le her sabah karşılaştıkları yere baktı. Orada bulamayınca ilk tanıştıkları yere gitti. Seher'i göremedi. Hava karardıktan sonra umudunu keserek geri döndü. Eve döndüğünde annesi oradaydı. Zeliha "Bu saate kadar neredeydin?" diye sordu. Ekrem zaten kızgın olduğu annesine cevap vermedi. Zeliha Ekrem'i fırçaladıktan sonra kayınvalidesiyle konuşmak istediğini söyledi. Ekrem annesinin ne söyleyeceğini tahmin edebiliyordu. Zeliha "Anne biliyorsun çok yalnız kaldım. Bana yoldaşlık, Ekrem'e abilik yapacak biri var. Sağ olsun bizi hiç yalnız bırakmadı. Benimle evlenmek istediğini söyledi. Hali vakti yerinde. Görüşmeye başladığımızda hiç bu şekilde ilerleyeceğini düşünmemiştim. O da eşini kaybetmiş. Birbirimize yoldaş oluruz diye düşündük. Bunu başkalarından değil de benden duy istedim. Biliyorsun sizden başka kimim kimsem yok. Üç kuruş gelirimle kirayı zor ödüyorum," dedi. Ekrem babaannesinin ne diyeceğini merak ediyordu. "Olmaz de babaanne, ne olur kız anneme," diye geçiriyordu içinden. Ancak babaannesi "Kızım daha evladım yeni rahmetli oldu. Bu ne acele?" diye sorunca Ekrem'in adeta içinin yağları eridi. Zeliha "Anne dul kalmak çok zormuş. Eve postacı gelse laf olacak diye korkar oldum. Eczaneye gittim geçenlerde. İlaç eczanede yoktu. Beklerseniz on beş dakikaya gelir dediler. Oturdum bekledim. Hemen mahallede 'Zeliha eczaneye girdi, çıkmadı," diye dedikodu çıkmış. Bakkala gitmeye korkar oldum. Ekrem daha küçük belki ama bu dedikodular Ekrem büyüdüğünde çıksa ben nasıl tutarım Ekrem'i?" dedi. Babaannesi Zeliha'nın söylediklerinin bahaneden ibaret olduğunu gayet iyi biliyordu. "Sen bilirsin kızım. Yine de acele etme. Hayat senin hayatın sen bilirsin ama torun benim de torunum. Benim de ondan başka kimim kimsem yok," der demez Ekrem araya girdi. "Biliyorum babaanne. Benim de senden başka kimsem kalmadı zaten. Ben seni hiç bırakmam merak etme. Zaten bu yüzden buraya geldim. O adamla ve annemle yaşamak istemiyorum," dedi. Babaannesi Ekrem'i bağrına basıp susmuştu. Zeliha "Başkasından duyma diye söyledim anne. Ben her zaman senin kızınım. Ekrem de her istediğinde gelip seni görebilir," dedi. Ekrem konuşmak için hışımla ayağa kalktı ama babaannesi izin vermedi. Zeliha artık evleneceğini kimseden saklamıyordu. Ekrem annesi evden ayrıldıktan sonra sinirden her yeri yumruklamaya başladı. Babaannesi ne kadar sakinleştirmeye çalışsa da başarılı olamadı.
Seher'in söyleyeceklerini merak ediyor, Annesine olan kızgınlığı günden güne artıyordu. Seher ise o günden beri ortada gözükmüyordu. On gün kadar olmuştu. Ekrem okuldan döndüğünde babaannesine ödevi için eve gitmesi ve eşyalarını alması gerektiğini söyledi. Eve yalnız gitmek istemiyordu. Babaannesinden eve gitmek için kendisine eşlik etmesini rica etti. Babaannesi ile birlikte eve gittiler. Ekrem hiç istemese de kapıyı çaldı. Kapı açılmadı. Bir kez daha çaldılar. Kapı yine açılmayınca Zeliha'nın evde olmadığını düşünüp Ekrem cebinden anahtarını çıkarıp kapıyı açtı. İçeri girdiklerinde Zeliha eli ayağına dolanmış şekilde "Duymadım, korktum. Hoş geldiniz," dedi. Ekrem annesinin duymamış olmasına şaşırmıştı. Babaannesi ise şüphelenmişti. Ekrem "Odamdan eşyalarımı alıp çıkacağız. Korkulacak bir şey yok," diyerek odasına doğru ilerledi. Ekrem içeriye girdiğinde Zeliha'nın telaşı artmıştı. Kayınvalidesinin söylediklerini duymayacak kadar ne yapacağını bilmez bir haldeydi. Kayınvalidesi "Kızım sen iyi misin?" diye sorunca yüksek bir sesle "Dedim ya korktum. Neyim olabilir," dedi. Artık bu tavrıyla yakayı ele vermişti. Ayağa kalkarak Ekrem'i çağırdı. Ekrem geldi. "Oğlum ne alacaksan al. Hemen gidelim. Burası artık ikimizin evi değil," dedi. Zeliha kayınvalidesinin anladığını anlayınca bozulmuştu. Ancak bu sefer Ekrem bir şeyler olduğundan şüphelenip ne olduğunu sordu. Annesi bu kez de Ekrem'e çıkışarak "Ne alacaksan al. Bu ne böyle? Sorguya çektiniz insanı," dedi. Ekrem odasına gider gibi yapıp oturma odasına baktı. Sonra yatak odasına girmeye çalıştığında Zeliha arkasında bitmişti. "Ne arıyorsun oğlum?" dedi. Ekrem de artık emindi. "Bu odanın kapısı babam yaşarken bile kapanmazdı. Şimdi yalnızken niye kapattın?" dedi. Zeliha kekeleyerek "Havalansın diye camı açtım. Ev soğumasın diye de kapıyı kapattım. Hem baban öldüğünden beridir o odada kalmıyorum," dedi. Ekrem "Tamam yeterince havalanmıştır. Ben kapatırım," diyerek odaya daldı. Oda boştu. Ekrem annesinin bir şey gizlediğinden emindi. Camı kapatmaya giderken odanın her yerine dikkatlice baktı. Ekrem camı kapatıp odadan çıkmak için geri dönerken yatağın altında erkek çorabı gördü. Orda durdu. Eve bir erkeğin girdiğinden artık emindi. Çorabı eline aldı. Zeliha hala inkâr etmek için bahane arıyordu. Ekrem ise buna bu kez müsaade etmeyerek gardırobun kapağını açtı. İhsan nefes bile almadan dolabın içinde oturmuş iki büklüm bekliyordu. İhsan "Her şeyi açıklayabilirim," dedi. Ekrem kapağı sert bir şekilde geri kapatıp babaannesine "Haklısın babaanne. Burası artık bizim evimiz değil," diyerek gitmek istediğini söyledi. Babaannesi Zeliha'nın yüzüne baktı. Tükürmek geldi içinden. "Yüzüne tükürürdüm ama tükürüğüme yazık. Allah biliyor ya daha neler yapmak geliyor içimden ama bu çocuğun benden başka kimsesi yok. Dua et seni oğlun kurtardı," dedi. Babaanne torun hızlıca evden dışarı çıktılar. Ekrem bu eve son ziyareti olduğunu düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Limonlu Şeker
RomanceEkrem ve Seher'in hüzün dolu bir hikayesi... Çoğu zaman hüzünlü, bir o kadar merak uyandırıcı bir hikayeye şahit olmaya hazır mısınız?