Görünüşe göre okuyan ve yorum yapan yok ama pes etmek istemiyorum. Kendime verdiğim bir söz var, ne olursa olsun bunu tutacağım. Olur da denk gelir ve buraya kadar ilerlerseniz, tadını çıkarın. Ben öyle yapmaya karar verdim. Ne olursa olsun, artık hayatın tadını çıkaracağım...
Gözlerimi devirip bacak bacak üstüne attım. Ellerimi göğsümün altında birleştirip iyice yaslandım. Ufak bir hareketle saçlarımı yüzümden çekmiştim. Gözleri yavaşça her hareketimi takip ediyordu. Derin bir iç çekip masadan bir kitap aldı ve bana uzattı.
"Bu sözlük. Galaktiona dili için. Eğer cevap istiyorsan, sana her şeyi anlatamam. Kendin de bulmalısın. Ben sadece temel şeylerden bahsedeceğim. Gezegenden, annen ve babamdan, sen ve benden"
Kitabı elime alıp masaya bıraktım ve pozisyonuma geri döndüm.
"Galaktiona," dedim. "Daha çok annem ve babanı dinlemek istiyor gibiyim" Başını sallayıp geri yaslandı.
"Annen ve babam... Bu oldukça hüzünlü bir hikaye. Doğmamış olmayı dileyeceğin kadar,"
Güldüm. Buna şaşırmıştı. "Emin ol bunu ilk kez dilemiş olmam" Omuz silkip devam etti.
"Herkesin öyle anları olmuştur." Ardından ayağa kalkıp haritanın önüne gelene dek yürüdü. Olduğum yerden onu izliyordum. Eliyle iki katıyı gösterdi.
"Burası Ur, yani babam ve ailesinin yaşadığı yer." Dedi soldaki katıyı gösterirken. "Burası ise Uruk, annenin yaşadığı yer" Diğer kıtayı gösteriyordu. "Fakat" dedi Uruk kıtasında denizin ortasındaki bir adayı gösterirken. Kıtanın ortalarında bir yerde dar bir boğazdan okyanusa açılan D şeklinde bir deniz çizilmişti. Ve tam ortasında ise bir ada vardı.
"Burası arena. Daha sonra anlatacağım G muhafızları burada eğitim görür ve onları senin büyük baban eğitiyordu. Annenin babası olan." Başımı sallayarak anladığımı belirttim. "Burası" dedi adanın tam karşısındaki karayı göstererek. "Burada Umut tepesi adında bir yer var. Arenanın tam karşısında ve birçok hikayede geçen aşıklar tepesi gibi bir yer. İşte tam olarak burada karşılaşmışlar. Yaklaşık 12 yaşlarında babam eğitim almak ve bir nevi esir olmak için Otanant'da kalırken. Bilmen gereken bir şey de bu. Her iki neslin de Kraliyet gelenekleri vardır. Bunlar eski günahların bedeli olarak seçilmiş şeylerdir. Yörk ailesi yani atalarım, Piey soyunun yönettiği Otanantlara sırt çevirdiği için yüzyıllar sonra bir karar almış. Her Prens ve Prenses kabul töreninden önce Uruk'a gidip Arena'da savaş eğitimi alır. Benzer bir şekilde Piey soyundan Prens ve Prensesler, kabul töreninden önce perilerin asil eğitimini alır. Ruhlarıyla yüzleşir. Her iki soy da, yüz çevirdikleri ve zulmettikleri halkların bilgeliğinde yıkanır. Her neyse, zaten senin için yeterince zor. Galaktionada uçmak için kullandığımız bir hayvan var. Annen bu konuda oldukça iyi, hatta Boğondan halkının tamamı bu konuda oldukça iyi. Uruk kıtasına ilk geldiklerinde bu hayvanı yani Horanas'ları ilk onlar bulmuş ve ehlileştirmiş, yani asıl sebebi bu. Babam o zamanlar acemiymiş ve arenadan havalandığında Umut tepesine düşmüş. Horanası ve kendisi zarar görmüş ve o sırada orada gizlice uçuş talimi yapan annen onu bulup kurtarmış. İşte tam olarak böyle başlamış."
Yüzüme yayılan gülümsemeyi durduramıyordum. Jacop yanında duran masaya yaslanarak devam etti. "Herkesten gizledikleri ilişkilerini Woun öğrendiğinde ise artık çok geçmiş. Çünkü Kral Koraq çoktan anneni gelini yapmaya kararlıymış. Boğondan'ın bilgeliğini ve Piey soyuna karşı oluşturduğu tehdidi azaltmak için onları kendine bağlamak istiyormuş. Büyük babam Fonq ise babam için seçkin bir eş bulmuş. Tam bir çıkmaz içindeyken kaçma kararı almışlar fakat bilirsin, babam gelecekteki Kraldı ve annen Kraliçe. İkisi de bu isimle anılmaya başladığı anda yakın takibe alınmış. Babamdan defalarca dinlediğim bir hikayeydi. Annem ve o evlendiği gün, iki sarayda da farklı şeyler kutlanıyormuş. Karanlık saray annem ve babamın düğününü kutlarken, İncili saray Nate ve Elena'nın düğününü kutluyormuş. Ayrılmayı kabul etmekten başka çareleri olmadığını, çünkü annemi ve Elena'yı zor durumda bırakmak istemediğini söylerdi. Annene aşık bir adam olarak öldü fakat anneme asla kötü davranmadı. Daima onunla ilgilenir ve aşkına karşılık nezaketini sunardı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE DARK - Impossible
FantasyKaranlıktan korkan küçük çocukların sığınacak güvenli yerleri vardır. Kimileri annelerinin kollarını seçer, kimileri soğuk dolaplarda kilitli kalmayı. Seçmek her zaman isteyerek yaptığımız bir eylem değildir zaten... Koca duvarlarının arkasında, ken...