Bir İstanbul Meselesi.

1.1K 60 31
                                    

Gece yarısını geçiyordu. Yazın bunaltıcı nemi vardı . O saatte uyumak onun işi değildi. Annesi dahil herkes uyumuştu.

Bahçeye indi.

Yan yatmış, bağdaş kurmuş, çömelmiş ya da tam düşecekken bir yana tutunuvermişe benzeyen harap evler kalabalığıyla birbirini kesen daracık yolları aydınlatmaya çalışan elektrik lambalarının çalışmayacağı tutmuştu.

Karanlıktan korkmazdı. Aksine, karanlık basar basmaz yaşlı Melda'sının üzerine çıkar, yıldızları seyrederdi.

Yine öyle olacaktı.

Hiç ses çıkarmadan kapattığı bahçe kapısı gecenin hafif rüzgarıyla sallanmaya bile başlamamışken, yolu çoktan yarılamıştı.

Çok kısa sayılacak bir süre içinde geldi Melda'sının yanına. Her zamanki köşesine kuruldu, ayaklarını uzattı.

Melda, annesinin ölen küçük kardeşinin ismiydi. Annesi, Melda'nın ölümüne çok üzülünce, tıpkı kendisi gibi bu yaşlı ağacı çok seven Melda'nın ismini bu ağaca vermişti. Melda'nın yeri bir başkaydı onun için.

Melda artık çok yaşlanmış, çok çabuk yaprak döker ; çok geç yaprak yeşertir olmuştu.

* * *

O yan yatmış, bağdaş kurmuş, çömelmiş ya da tam yuvarlanacakken bir yana tutunuvermişe benzeyen harap sokakları,

"Şuleeeee!"

sesleri inletti.

Bu ses, annesinin sesinden başkasının değildi.

"Ne var annee"

Evleri, şirin sokakları, bir köşeye kıvrılıvermiş kedileri, köpekleri, o sıra yataklarından kalkmış kadın, erkek,çoluk çocuk hiç yadırgamadılar bu inlemeleri. Nasıl yadırgasındılar ki, Şule ne zaman kaybolsa, Melda'nın yanında alırdı annesi soluğu.

Sevim koştu yetişti Melda'nın yanına.

Yanılmamıştı. Şule , oracıktaydı işte yine.

"Şşt..! Yine mi geldin sen gecenin köründe buraya?"

Hiç duymamış gibi yaptı.

"Kime diyorum ben Şule?!"

Cevap yok.

"Sokaklar karanlık, çıkamıyorum da dışarı. E insaf et biraz be yavrum."

Yine cevap yok.

"Ne halin varsa gör Şule. Yarın eve geldiğinde beni bulamazsan şaşırmazsın artık"

Şule bunu beklemiyordu. Bir an bekledi. Belki annesi blöfünden vazgeçer diye umdu. Ayak sesleri giderek azalınca, endişelenmeye başladı.

Evhama hiç gelemezdi, bir çırpıda ağaçtan atladı. Koşa koşa yetişti annesine,

"Ne dedin anne sen az önce?"

"Ne demişim?"

"Ne demek anne 'yarın beni evde bulamayabilirsin' ? "

"Ne demekse o demek Şule"

"Ha gideksin yani beni bırakıp ?"

"Şule kapa çeneni evde konuşuruz"

Tek kelime etmeden eve kadar yürüdüler.

Başı önde, suskun eve girdi Şule. Suçunu normalde hiç kabul etmeyen kızının bu masum hali, biraz olsun mutluluk ve haklılığın verdiği duygular Sevim Hanım'da hakim görülüyordu.

Korkma Ben VarımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin