Gıcıktı, uyuzdu, sevimsizdi.
Sevim nasıl olup da bu adama gönlünü kaptırmıştı?
Gerçi kendisi de gönlünü kaptırmıştı ya, neyse.
Belki istemeyerek olmuş diye düşünecekti ama öyle değildi.
Sevim hala bu adamı düşünüyordu.
Zaten Sevim hamile kaldığını öğrenince ilk kendisini arayıp korkunç bir yanlış yaptığını söylemişti.
Sonunda çocuk, Şule, dünyaya babasız gelecekti.
Ne kötü bir şeydi.. Sevdiği yanında olmadan dünyaya bir çocuk getirmek..
Şimdiye adam -Melih Bey- çoktan ölmüştü.
Şule'nin de Sevim'in de haberleri yoktu.
Olsa ne olacaktı?
Nasıl "ben senin sevdiğini bile bile çocuğunun babasıyla birlikte oldum" diyebilirdi? Bunun hesabını ne Sevim'e, ne de Şule'ye verebilirdi Hale.
Ama bunu bilmeye hakkı vardu.
Rahat edemiyordu içi.
Dudak büktü Hale.
Uyuyup kaldı oracıkta.
***
"Ben bazen kendimi zihin hapishanesine atarım. Hakim, savcı olurum zihnimde. Bir güzel yargılarım kendimi. Sonra da keserim cezamı. Atarım kendimi zihin hapishanesine. Paşa paşa yatarım kendi yarattığım hapishanemde."
İçi daraldı Şule'nin bu satırları okurken.
Kendini bir kıskaçta hissetti.
Derin düşünceleri arasında telefonuna gelen mesajı bir süre fark edemedi.
Mesaj bilmediği bir numaradan geliyordu :
"Yarın okul çıkışı okulun arka sokağına gel. İlgini çekecek şeyler biliyorum."
Kimdi bu?
Numarayı aramayı denedi.
Ulaşılamıyordu, haliyle.
***
Şule okul çıkışı yaklaşmaktayken hala mesajı gönderen kişinin bahsettiği yere gidip gitmemek konusunda tereddüt yaşıyordu.
İlgisini çekecek ne biliyordu?
Hiçbir fikri yoktu.
Gitse ya da gitmese nelerin değişebileceğini veya nelerin ters gidebileceğini kestirmek çok güçtü.
Bu yüzden gidecekti Şule.
En azından bu lanet olası kuruntusuna bir son vermeliydi artık.
Gitmeliydi.
***
Okuldan sonra yaşadığı tereddütten hiç eser kalmamış biçimde tavırlarla arka sokağa girdi Şule.
Kimse yoktu.
Sadece bakakalmıştı.
Telefonu çaldı .
Arayan ses, beklediğinin aksine ince bir sesti; ve hatta 30-40 yaşlarında bir kadının sesiydi arayan.
"Etrafına bak" diyordu aynı ses, " Bir kart göreceksin, oku onu ve bir daha asla bana ulaşmaya çalışma; soru sorma , sadece yaşamana devam et!"
Bakındı.
Gerçekten de öyleydi.
Kart, sarı renkte bir zarfın içindeydi.
Solmuştu, eski olduğu belliydi. Belki de çok yıpranmıştı, bilmiyordu.
Tereddüt ediyordu.
Açtı tereddüdüne dayanamayıp.
Başta gözleri sulandı heyecandan, kalbi attı, hiç hissetmediği kalbi belki yüz kez belki bin kez attı o an.
"Şule, ya da adın her neyse ; bilmiyorum.
Tek bildiğim, sana gerçekleri söylemiş olmam gereği.
Hiçbir şey bilmiyorsun. Belki bildiğini sanıyorsun, belki o kadar zavallısın. Arkadaşın, Burak ; hani şu bir aralar etrafında pervane olan çocuk . Onun babası neden öldü biliyor musun?
Ha tabi sen biliyorsundur.
Şaka gibi. Bilmiyorsun tabi ki. O adam bir katil. Can haklıydı Şule. O gün o ayyaş herife bağırıp çağırırken ne dediklerini duydun.
Anlam veremedin önce. Ama her şey doğruydu. Burak'ın babası katil Şule. Kimin katili? Orasını da bilmiyorsun.
Dediğim gibi işte , hiçbir şey bilmiyorsun. Ama öğreniyorsun.
O adam yatakta karısıyla bir adamı yakaladı Şule. Oracıkta ikisini de öldürüverdi. Hiç acımadı. Her yerde kan vardı. Etraf berbat olmuştu. O günü unutamıyorum.
Ama asla unutamayacağım bir şey daha var.
O da orada geberen adamın senin BABAN olacak alçak herif olduğu. Babanın böyle biri olmasını istemezdin değil mi Şule? Ama öyle biriydi işte. Şimdi hak ettiği yerde, mezarda.!
Peki daha ilginci ne biliyor musun Şule ?
Ha, bilmiyordun değil mi ? Bunu da bilmiyordun.
O adam daha önce, sizin şu an evinde oturduğunuz Hale'yle de yattı, Hale şanslıydı ; çocuğu olmuyordu.
Burak neden hapiste ?
Babasının suçunu örtmek, suça yardım ve yataklıktan .
Yani senin babanın katili öldü ; oğlu da hapiste.
Anneni bilmiyorum işte. Orasını ben de bilmiyorum.
Bunlar için bana teşekkür mü edersin, küfür mü edersin bilemem.
Ama sonucuna katlan.
Bilgi her şeydir."
Sadece baktı Şule.
Sadece baktı.
Baktı, baktı, baktı..
Yıkılmak mı deniyordu buna? Ya da yerle yeksan olmak ?
Her neydiyse neydi.
Şimdi düşünmek vaktiydi. Her şey değişecekti.
Ölümler ve katiller.
Bir yanda zampara bir baba, bir yanda hain bir dost.
SON.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korkma Ben Varım
Teen FictionGece yarısını geçiyordu. O saatte uyumak ona göre değildi. Annesi dahil herkes uyumuştu. Bahçeye indi. Yan yatmış, bağdaş kurmuş, çömelmiş ya da tam düşecekken bir yana tutunuvermişe benzeyen harap evler kalabalığıyla birbirini kesen daracık sokakla...