5 Gün Sonra.
Hava kararmış, insanlar çoktan çekilmişti sokaklardan.
Ne yapacağından habersiz, karmakarışık bir kafayla Şulelerin sokağına doğru yürüyordu Burak.
Ne hissettiğini anlayamıyordu.
Ne yaşadığını bilmiyordu.
Elleri beline bağlamış biçimde, kaşları bir aşağı bir yukarı, gözleri devinimli halde yürüyordu sadece.
Hoşlanıyor muydu?
Belki. Bir ihtimal.
Seviyor muydu ?
Hayır.
Neden Şule'nin yanına gitme ihtiyacı duymuştu o zaman?
"Tık tık..!"
Çaldı kapıyı Burak.
Hiç atmadığını sandığı kalbi, şimdi öyle hızlıydı ki..
"Burak..!" dedi Şule kapıyı açar açmaz. " Ne işin var burda?"
Şaşırmıştı. Neden gelmiş olabilirdi sonuçta?
"Şule konuşmamız gerek.."
"Ne konuşucaz Burak" dedi Şule gayet temkinli gözleriyle. Korkuyor muydu? Hissetmesi zor bir durumdu. İnsan bu tür anlarda hiçbir şey hissedemiyordu nedense. Tek hissedebildiği, ya bir an önce o durumdan çıkmak istemesi ya da o anın hiç bitmemesini istemesi oluyordu.
Şule hangisini istediğini bilemiyordu. Hissedemiyordu. Aynı şeyleri Burak da yaşıyordu aynı dakikalarda. İşte sorun da buydu. Hissedemiyorlardı...
"Şule biliyorum yeni tanıştık ama.. " diye başladı Burak. Gözlerini sürekli deviriyordu. Konuşmaya çalıyormuş da konuşamıyormuş gibiydi. " Ben seninle olmak istiyorum. Biliyorum ani oldu. Düşünmen gerek . Ben şimdi gidiyorum tamam mı ? Yarın konuşuruz. Yarın söylersin. Ya da canın ne zaman isterse.." diye sürdürdü Burak sözlerini.
Arkasına bile bakmadan gitti sonra. Öylece. Gitti.
Şule tek bir kelime bile edememişken Burak çoktan gitmişti. Ne demek oluyordu bu?
Daha tanışalı 2 hafta bile olmamışken nasıl hoşlanıp da...
Burak'ın nelerden hoşlandığı, neler yaptığı,nasıl biri olduğu hakkında tek bir fikri yoktu.Nasıl çıksındı?
Şimdi doğru düzgün tanımadığı bu genç adamın bir de sevgilisi mi olacaktı?
Hayır olmayacaktı.
Çok anlamsızdı.
Asla kabul edemezdi böyle bir şeyi. Tamam, belki hoşlanmıştı, iyiydi, hoştu ama olmazdı.
Olamazdı.
Tanımıyordu bir kere.
Tamamdı, karar vermişti.
Yarın gidecek ve Burak'la arkadaş kalmaları gerektiğini söyleyecekti.
Bu kadardı.
* * *
Alkolikti Burak'ın babası.
İçmekten önünü göremeyecek duruma gelirdi çoğu kez. Yürüyemezdi bile.Karşısına çıkanları tanıyamazdı mesela. Oğlunu bile.
Ama bir sorsunlardı önce neden içiyor bu adam diye.
Kendine göre haklı sebepleri de vardı üstelik. Beş yıl önce, büyük bir vicdan yükü almıştı üzerine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korkma Ben Varım
Teen FictionGece yarısını geçiyordu. O saatte uyumak ona göre değildi. Annesi dahil herkes uyumuştu. Bahçeye indi. Yan yatmış, bağdaş kurmuş, çömelmiş ya da tam düşecekken bir yana tutunuvermişe benzeyen harap evler kalabalığıyla birbirini kesen daracık sokakla...