zehra, kaburga kemiğim kırıldı.

339 62 7
                                    


Zehra, yirmi iki gündür dışarı çıkmıyorum. Sana anlatacak bir şeyim de yok. Zehra, kırgınım sana. Bana bıraktığın eşyalara kırgınım. Sarındığım hırkana, öylesine sabah toplarım diye dağınık bıraktığın kitaplarına, toplayamayışına, dolabı yemekle dolduruşuna, Zehra yıkadığın çamaşırlarıma bile...

Zehra, bugün sana epey kırgınım canım kadın. Boğazımda bir yumru oluşuna, Zehra beni bırakışına epey kırgınım.

Zehra, ben ne dediğimi de bilmiyorum ama sana kırgınım.

Zehra, canım kadın. Bir sarılsak geçecek bütün kırgınlığım.

Zehra, benim sana kırılmaya bile hakkım yok ya, işte buna da dargınım.

Zehra, gözlerimin çukurlarına dolmalısın. Ellerin sarmalı yüzümü, ah. Seni kaburgama sarmalıyım kadın. Nefes alamıyorum. Zehra, giderken kaburgamı mı çaldın?

Neden böyle acıyor ki? Göğüs kafesimde de epey büyük bir yük var. Zehra, bana seni sevmenin ne kadar ağır geleceğini anlatmalıydın. Ben tanıdık olmalıydım bu acıya. Bir yerden tanışıklığımız olmalıydı ki altında kalmamalıydım bugün.

Zehra, geçen gün kitaplarının birisini okumaya niyetlendim. Zehra şu okuduğum birkaç mısra duvara fırlattı beni, kürek kemiğim kırıldı sandım.

Allah, kadını erkeğin kaburga kemiğinden yaratmış.

Kaburgam zaten çatlamıştı fakat o da kırıldı artık.

"Sabah kahvaltıda, çay kaşıklarının sesi birbirine karışıyorsa, bu mutluluğun sesidir.
Ve anneniz karşınızda oturuyorsa,
oturduğunuz yer tam olarak cennettir.
Gülerek karşılayın, gülle karşılayın eşlerinizi. Çocukları sevin. Dünya ölümlü dünyadır."*

Gülerek karşılayın, gülle karşılayın eşlerinizi.

Zehra, ben ne senin ne de annemin kıymetini bildim.

13 A r a l ı k 2021 🍁

*acz.

Ve sen gittin Zehra, Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin