utançla başımı eğdiğim sırada aklına bir şey gelmiş gibi konuşmaya devam etti
- bu arada senin yaşlarında bir yeğenim var. okul zamanı sürekli gelip bende kalır çünkü okulu onların evine çok uzak. ben sana tek kaldığımı söylemiştim ama.... rahatsız olmazsın değil mi?
tabii ki. kız mı o da? +
- hayır erkek. sen İtalyan olmana rağmen aksanımızı çok güzel konuşuyorsun. belki bizimkine de bir şeyler öğretirsin
böyle tatlı tatlı sohbet ettikten sonra yemek yedik ve ben odama çekildim
yorgamın altında telefonunla oynarken birden instagram'da tanımadığım birinden mesaj geldi. Addy ile yemek yerken story atmıştı ; masanın fotoğrafını çekip üste '' sweety ❤'' yazıp beni etiketlemişti ve mesajı atan kişi de Addy'nin hikayesini bana gönderip yanıt yazmaya başladı
- so you're the girl my aunt was talking about ? (00.10)
( demek, halamın bahsettiği kız sensin? )
(00.10) yup +
( evet)
- Im Jason, my aunt must have mentioned (00.10)
( ben jason, halam bahsetmiştir )
(00.11) hm hm , she mentioned between the conversation +
( hm hm, sohbet arasında söylemişti )
- halam bana bile ''sweety'' demez. ne yaptıysan halam seni çok sevmiş olmalı. daha önce hiçbir ziyaretçisiyle bırak story atmayı, fotoğraf bile çekmemiştir (00.11)
(00.11) çok tatlı bir kadın, tıpkı bir abla gibi :) +
- evet öyledir (00.11)
- yarın görüşürüz :') (00.15)
yazdı ve çıktı
ne olduğunu anlamadan telefonu kapattım , yanı başımda duran komodinin üstüne koyduktan sonra yatakta doğruldum ve pencereden dışarıyı izlemeye koyuldum. karanlığın huzur verdiği saatlerdi Londra'da . sokakta yan yana dizilmiş gecekondular o kadar huzur verici duruyordu ki...
tekrar yatağıma uzandığımda hala Londra'da olmanın verdiği mutluluk ve heyecandan oluşan karın ağrım vardı. kendimi buraya bağlamak istemiyorum çünkü elbet bir gün buradan gidicem ama , şimdiden bunları düşünmek istemiyorum. Anı yaşamak istiyorum ve şu an buradayım. kendimi ait hissettiğim yerdeyim, evimden çok daha huzurlu hissettiğim yerdeyim...
2. Gün 11 kasım
pencere arasından sızan soğuk hava yüzüme çarpmaya başladığı an uyandım. Addy'nin buraya neden ısıtıcı koyduğunu daha iyi anlıyorum
uykumu çok güzel almıştım. iyice gerindikten sonra kalktım, elimi yüzümü yıkayıp kabaran saçlarımı düzelttim. pijamalarımı çıkartıp üzerime gri oversize eşofman takımımı giyip aşağı indim
merdivenlerdeyken adım seslerimi duyan Addy neşeli bir sesle ;
- good morning sweetty ❤
diye seslendi. sesinin tınısı sebepsiz yere tebessüm oluşturdu yüzümde. ben de ona mutlu bir şekilde yanıt verdim
good morning Addy ^^ +
- uykunu alabildin mi?
evet, bebekler gibi uyudum +
arkamdan gelen ikinci bir ses ürkmeme neden oldu. bir anda iki el omuzlarımı tutunca ister istemez irkildim çünkü evde başkasını görmeyi beklemiyordum. başını yana doğru yatırıp yüzüme doğru bakınca konuşmaya başladı
+demek bebekler gibi uyudun. bahsettiğin kadar varmış hala
- aww, değil mi
Ne? +
+ Aslında buraya seninle tanışmak için geldim. normalde her zaman kasım ayının son haftası gelirim halamda kalmaya ama , halam senin içini görmüş olmalı ki; gece boyu senden bahsetti. çok merak ettiğim için erkenden geldim
şaşkın bakışlarla onu dinledikten sonra bakışlarım Addy'ye döndü
+ sakın yanlış anlama, seni övdü sürekli. beni de aksanım yüzünden bayağı gömünce bahsettiği kızı yani seni merak ettim. Bu arada ben Jason, söylemiştim zaten
uzattığı elini tuttum ve şaşkın gözlerle ona baktığımda mavi gözlerindeki derinliği gördüm. çok güzel bir rengi vardı gözlerinin. tıpkı bir deniz gibi...
+ bal..
diye bir kelime döküldü dudaklarından . çok sessizce söylemişti bunu, Addy'nın duyduğunu sanmıyorum ama ben duymuştum
bal mı ? bal ne alaka?
- hadi gelin. pancake yaptım, soğumasın
elini bıraktığımda hala gözlerime bakmaya devam ettiğinde, neden öyle baktığını anlamadığım için kısık gözlerle ona baktım ve Addy'nin bizim için hazırladığı masaya oturup kahvaltı yaptık
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UZAKTAKİ DENİZ
JugendliteraturAsla gerçeklemeyeceğini bildiğiniz, gerçekleşmesi imkansız bir şeye aşık olur musunuz? mesela görmediğiniz bir nehrin şırıltısına, duymadığınız insanların sesine, gitmediğiniz ülkelerin topraklarına... bunu yapar mıydınız kendinize? Bu; hayallerin...