+ o zaman şu güneşi kaybetmeden çıkalım.
tamam . 5dk bekleyebilir misin? +
+ tamam ^^
hemen odama çıkıp üzerime beyaz bit tişört ve kot bir tulum ve beyaz hırkamı giydim ;
( içindekini önemsemeyin. sadece hırka için koydum fotoyu)
dışarısı bu kadar soğuk olmasaydı etek giyecektim ama -5 derecede bu pek mümkün değil. no makeup makyajımı yaptıktan sonra saçlarımı taradım ve düzleştirip öylece açık bıraktım. açık kahverengi saçlarım beyaz hırkayla çok uyumlu olmuştu. beyaz topuklu botlarımı da giyip aşağı indim
Jason kapının önünde beni bekliyordu. o da kırmızı bir gömlek, içine siyah tişört ve siyah kot giymişti ;
- ben geç gelirim. siz de çok kalmayın dışarda. hava soğuk
+ tamamdır
hava çok ama çok güzeldi. serin havaları oldum olası hep sevmişimdir
+ tam bir potterhead'dim. ve binalar hakkında tartışmaya bayılıyorum. şimdiden alışsan iyi olur. orda tartışma çıkarırsam çok şaşırma
Ne!?? +
+ geçen seneki sergideki bir adam '' Huffelpuff çok gereksiz bir bina. Gryffindor dururken neden böyle bir şey açma ihtiyacı duymuşlar ki? '' demişti ve ben de sinirden hemen yanımda duran sarı boya kovasını başından aşağıya döktüm ve '' senin gibi beyne sahip olmayan gereksizler sorgulasın diyedir belki ! insanları, özellikle binayı küçümseyecek seviyede olsaydın seni Dumledore yaparlardı gillipollas! ( aşağılık herif)''. deyip Hufflepuff damgasını tam alnının ortasına yapıştırdım. tam 1 ay alnında o damgayla gezdi
kahkahalarla gülmeye başladığımda o da sıcak bir gülümsemeyle bana baktı
çevremdeki kimse okuduğum kitapları okumadığı ya da izlediğim filmleri izlemediği için tüm yorum ve eleştirilerim içimde kalmıştı. serin derin bir eleştiri içine gireceğiz gibi görünüyor +
ben de ona sıcak bir tebessümle baktığımda gözlerinde anlam veremediği bir bakış vardı. bakışlarımız tekrar yola döndüğünde yürümeye devam ettik. Jason gidiyor , ben hemen yanında onu takip ediyordum. 15 dklık bir yürüme sonucunda kocaman bir yapının ( bina denemezdi çünkü: yukarı doğru uzanan katlar yerine yanlamasına, nerdeyse sokak boyunca uzanan bir yapıydı) önüne geldik
girişinde kocaman harflerle '' HARRY POTTER'' yazıyordu ve yanında kocaman bir altın snitch vardı
hemen içeri girdiğimizde Jason heyecanla etrafa bakınmaya başladı. sanki yanında olduğumu unutmuş gibi farklı bir yöne gidip gözden uzaklaştı. ben de merakla etrafa göz gezdirmeye başladım
Rawenclaw'ın olduğu bölüme geldiğimde en çok vakit geçirdiğim yer burası oldu. Mavi renge ayrı bir sempatimin olmasının yanı sıra , kişilik testimin sonucu bu binaya ait olduğum için çok seviyorum burayı.
luna'nın gözlüğünü incelemeye başladığım sırada Jason koşar adım yanıma geldi.
+ seni kaybettim sandım. kusura bakma, kaptırmış gidiyordum. burası çok büyük, kaybolsan akşama kadar seni aramam gerekecekti
elimdeki gözlüğü takıp luna'nın sesini taklit ederek onun gibi konuşmaya başladım
A evet, görünüşe göre hızlı adımlarla gelmiş olmalısın. kalp ritmim çok yüksek görünüyor +
hmm, ayrıca melez bir Gryffindor'sun. ama aynı zamanda melez bir Rawenclaw gibi görünüyorsun +
gülmeye başladığı sırada gözlüğü çıkartıp yerine koydum
+ gerçekten de luna gibi konuştun
yan tarafta duran rafta Rawenclaw hortkuluğu olan ; kartal şeklindeki tacı ;
eline aldı ve tek dizinin üstüne çöküp, mücevher taşıyormuş gibi tutup bana uzattı.
+ Miss Sanders zekiliğinizden ve üstün taklit yeteneğinizden ötürü bu taca layık görüldünüz.
elinden tacı alıp dikkatlice başıma taktığımda gülmemek için kendimi çok zor tutuyordum
+ acaba şu değerli telefon numaranızı bana bahşedebilir misiniz? böylece kaybolduğunuz zaman size kolayca ulaşabilirim.
kahkahalarla gülmeye başladığımda o da benimle birlikte güldü. ağzını yayarak konuşması gerçekten bulunduğu ortamı daha komik bir hale getirmişti.
tekrar ayağa kalktığında telefonlarımızı birbirimize verip numaralarımızı yazdıktan sonra geri verdik. onu '' Mr. Parker 🕶'' diye kaydettim. hemen telefonumu cebime koydum ve yavaşça yürümeye devam ettik
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UZAKTAKİ DENİZ
Teen FictionAsla gerçeklemeyeceğini bildiğiniz, gerçekleşmesi imkansız bir şeye aşık olur musunuz? mesela görmediğiniz bir nehrin şırıltısına, duymadığınız insanların sesine, gitmediğiniz ülkelerin topraklarına... bunu yapar mıydınız kendinize? Bu; hayallerin...