Bölüm 7: '' Aşçı hanım''

10 1 0
                                    

utançla bakışlarını yere çevirdiğinde soruma cevap alamayacağımı anladım. neden böyle dediğini anlamıyorum ama bir gün öğreneceğim için şimdiden çok da sorgulamayacağım. 

+ nasıl, beğendin mi?

eliyle bardağı işaret ettiğinde kocaman bir yudum aldım ve hemen cevapladım

beğenmek ne kelime? hayatımda içtiğim en mükemmel şey bu!  +

+ güzel

gözleri üzerimde gezinmeye başladığında üzerimi değiştirdiğimi daha yeni fark etmişti. bakışları bacaklarımda takılı kaldığında boğazını temizledi ve devam etti 

+ eeemm, öhöm. ateşin var mı hala

elini alnıma koydu ve ateşimin daha da yükseldiğini anladı

+ hastaneye gitmemiz gerek. havale geçirme ihtimalin çok yüksek

peki tamam ama , dışarı böyle mi çıkıcam? daha kötü olmaz mıyım?  +

+ bu sefer taksiyle gidicez. gel hadi

beraber odadan çıkıp aşağı indik. ayakkabılarımızı giyerken Jason telefondan taksi çağırmıştı. kapının önünde taksiye binip hastaneye doğru yol aldık

hastaneye gelince insanlar giydiğim şeylere dik dik bakıyorlardı. e tabii yani , bu havada böyle giyinene ben de öyle bakardım. beni rastgele bir odaya alıp muayene ettikten sonra hemşire serumu taktı ve kapının önünde Jason'la konuştu. 5 dk sonra jason yanıma geldi

+ yarım saat sonra iğneyi çıkartabilirmişiz. ciddi bir şeyin yok sadece soğuk almışsın. 2 gün dinlendikten sonra geçermiş. tabii benim de o sırada sana bebek gibi bakmam gerekiyormuş. 

boş boş suratına baktığımda gülümseyerek devam etti;

+ben demedim, hemşire öyle söyledi

+ her neyse, daha iyi misin? 

yani. ama hala başım ağrıyor  +

+ istersen biraz uyu. ben buradayım, merak etme

kanıma akan serin sıvıyı hissediyordum. gözlerim ağır ağır kapandığında kendimi uykunun kollarına teslim ettim

uyandığımda Jason tam da yanımda, sandalyede oturmuş beni izliyordu. uyandığımı görünce yerinde doğruldu ve endişeli bakışlarla konuşmaya başladı

+ iyi misin? çoktandır uyanmıyorsun

evet, çok iyiyim. sergiden sonra çok yorulmuştum, o yüzdendir. +

+ ohh , çok iyi. çok korktum çünkü

hayırdır Mr. Parker, daha 2 gün oldu tanışalı. bu ne endişe? 😏😏😏  +

+ tamam, iyileşmişsin sen. hadi, gidiyoruz

hastanede işimizi bitirdikten sonra yine taksiye binip eve gittik. akşam halsiz olduğum için odama çıktım ve uyumaya çalıştım. ara ara uyanıyordum, bazen Jason gelip ateşimi ölçüyordu. ama gece 02.00 'ı bulduğunda tamamen uykuya daldım. 

ertesi gün uyandığımda baş ağrım ve halsizliğim geçmişti ama uzun süre yatakta olmanın uyuşukluğu vardı üzerimde. saatin 8 olduğunu görünce henüz Addy ve Jason'ın uyanmadığını fark ettim. hem üzerimdeki uyuşukluğu atmak hem Addy'ye ; geç saate kadar çalıştığı için ufak bir yardım hem de Jason'a teşekkür için kahvaltı yapmaya karar verdim. 

   evet, aynı anda bunları düşünmek tuhaf geldi. biliyorum : )

üzerimde normal bir tayt ve kalın olmayan bir sweat giydim, saçlarımı at kuyruğu yaptım ve mutfağa indim. Jason'ın uyanmasına 2 saat vardı. o yüzden çabuk olmalıydım. tavaları mümkün olduğunca ses çıkarmadan aldım ve güzel bir sebzeli omlet yaptım. 

çay koydum, ekmekleri kızarttım ve dolapta bulduğum bütün kahvaltılıkları masaya yerleştirdim. biraz salata yaptım, sosis-salam-kaşar-salça karışımı kızartma daha yaptım. son şeyleri de masaya yerleştirirken Jason bir anda mutfağa geldi 

+ ( esnedi) mmm, günaydın. 

Jason! ödümü patlattın. sana da günaydın  +

+ ( derin bir nefes aldı) nefis kokuyor. bunları sen yaptın? 

ev-vvet  +

+ oh-dear-god! 

hadi sen git elini yüzünü yıka. ben de Addy'yi uyandırayım  +

+ okay, Miss Sanders 

kahvaltı soğumadan Addy'yi de çağırdım ve üçümüz de sofraya oturup kahvaltı etmeye başladık. Addy iştahla yemeğe odaklanmışken Jason'ın yüzünde anlamadığım bir sırıtma vardı

- bu kadar yetenekli olduğunu bilmiyordum Milena. gerçekten harika olmuş her şey. ( sosislerle yaptığım şeyi işaret ederek; ) özellikle buna bayıldım. nedir bu? 

biz buna İtalya'da ; kahvaltılık kolay pizza diyoruz aslında. sabah kahvaltı hazırlamaya vakti olmayanlar hızlıca bunu yiyip çıkarlar. sosis, salam, kaşar ve salça var içinde. biraz da baharat tabii...   +

- ellerine sağlık. canımız her çektiğinde yaparsın artık :) 

elbette. ne zaman istersen :)  +

+ hala, sen bir daha kahvaltı hazırlama bize

- ne? neden? 

+ evimizde muhteşem bir aşçı varken sana ne gerek var? 

bana bakıp göz kırptığında kıkırdadım ve yemeğe devam ettik. bittiğinde masayı toplamama yardım ettiler ve Jason bize sıcak çaydan birer bardak daha getirdi. karşılıklı koltuklara geçip sohbet etmeye başladık.

- evet, bugün ne yapıcaksınız? 

dürüst olmak gerekirse bugün evden çıkmak istemiyorum   +

+ me too ( ben de ). dünden sonra ikimiz de bayağı yorulduk

- tamam. ben zaten, bildiğiniz gibi, yokum geç saatlere kadar. siz de evde; kutu oyunları vari, onları oynayabilirsiniz. film izleyebilirsiniz. bir şeyler bulursunuz yani

+ sevdiğin ya da izlemek istediğin bir dizi ya da film var mı milena ? 

ya aslında uzun süredir '' The Maze Runner''ı izlemek istiyordum. çok sevdiğim bir adamın filmi +

+ hmm kim? 

Dylan o'brien  +

+ hmm. ee? 

yani o filmi izleyebiliriz. ya da Lucifer'ı izleyebiliriz. biliyorsundur o diziyi  +

+ en sevdiğim dizi. tamam, önce Dylan'ın filmini izleriz. sonra lucifer. kaçıncı sezondasın sen? 

4'ü yeni bitirdim. 5'i daha izlemedim ama +

+ mükemmel, ben 5'in ilk bölümünü izledim ama olsun. beraber bir daha izleriz. uzun zaman geçmişti zaten, hatırlamış olurum

- tamam o zaman ben çıkıyorum. kendinize çok dikkat edin tamam mı tatlım? 

+ tamam hala. sen de çok yorma kendini

Addy, Jason'ın yanağına öpücük kondurdu. bana da sıcak bir gülümsemeyle göz kırptı ve çantasını alıp gitti. 


UZAKTAKİ DENİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin