Karan

32 2 0
                                    

Karanlığı sevdim ben. Birçok defa aşık oldum o karanlığa . Birçok defa da nefret ettim karanlıktan. Ama unutamadım. Ben onu da yapamadım.

Binaya girip merdivenlerden çıktım. Yavaş yavaş. Düşüne düşüne. Tek tek herkesin kapılarına baktım. İçeriden sesler geliyordu. Kavga eden, maç izleyen, sevişen... Hayat bu mu ya . Boş şeyler bunlar. Gelip geçici, her şeyin bir anlamı olmasının gerektiğini düşünüyorum . Öyle bir sevgili bulacaksın ki kendine kavga ederken aşık olacaksın.

Kendi kapımı görüp çantamdan anahtarımı çıkardım. İçeriye girip kabanımı soydum. Dışarısı çok soğuktu. Acaba annem donuyor mudur diye düşünmeden duramadım . Toprağın altı sıcak mıdır acaba ? Neyse ellerimi yıkayıp mutfağa girdim. Buzdolabından dünden kalan yemekleri ısıtıp yedim. İyiydi böyle bence. Ben kendime yeterdim. Yetmeliyim de zaten. Üzerimi değiştirip yatağıma uzandım. Uyumam gerekiyordu. Kapattım gözlerimi. Karanlık...

. . .

Gözlerimi birden açtım. İrkildim galiba. Saate baktığımda 3'ü gösteriyordu. Hemen yataktan kalkıp üzerimi değiştirdim. Elime kalın bir battaniye aldım. Nereye diye sormayın tahmin etmeniz gerekirdi. Yürüye yürüye mezarlığa gittim. Annemi bulmam gerekiyordu. Annem üşüyordur şimdi. Yalnızdır da. Yalnızlık soğuktan daha soğuktur demiş GOGOL. Ve buldum. Annemin mezarına baktım. Üzerini battaniyeyle örttüm. Uzandım yanına bulutlar vardı. Ağlamaya başladım. Sebebi neydi bu yaşadıklarımızın. Yüzüme bir su damlası düştü , gözlerimi araladığımda bulutlar da ağlamaya başlamıştı . Ben ağladım o da ağladı. Ben bağırdım o gürledi. Ben sinirlendim o şimşek çaktı. Kapattım gözlerimi. Karanlık.

. . .

Bir sertlik hissediyordum. Yatağım sert ama bu kadar sert miydi ? Başım da ağrıyor. Gözlerimi açtım ve yavaşça doğruldum. Mezarlıktayım. Lanet olsun. Koşa koşa eve gittim. Saat 6 olmuştu. Her yerim çamurdu hemen banyoya girip banyo yaptım. Her zamanki kazaklarımdan giyip dışarı çıktım. Otobüs durağına vardığımda kulaklığımı taktım. "Dinle beni bi " şarkısını açtım. Otobüs geldiğinde kartımı okutup en arka köşeye oturdum. Neyse ki sessiz sedasız geçti. Cafeye doğru yürüdüm. Neyse ki bugün erken çıkacaktım.

-Ada

-Alaz. Iyi misin ? Solgun gözüküyorsun.

-Önemli bir şey değil. Dün gece geç uyudum.

-Unutma ben hep yanındayım.

-Teşekkür ederim. Ben gidip üzerimi değiştireyim.

-Bu arada Alaz yeni bir kız geldi. Tanış istersen.

Yeni biri geldi demek. Umrumda değil. Soyunma odasına gidip üzerimi değiştirdim. Sonra lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım.



-Merhaba

-Merhaba

-Ben Yağmur.

-Bende Alaz. Tanıştığıma memnum oldum. Neyse görüşmek üzere.

-Görüşürüz.

Dışarıya çıkıp hemen işe koyuldum. Kazandığım parayı harcamadan önce hak etmem gerekiyordu. Olması gereken buydu çünkü.

-Alaz. Bu tatlı masa 23 istedi. Çabuk götür.

-Tamam efendim.

Patronumun dediği tatlıya baktım. Profiterol. En sevdiğim tatlıydı. Hemen tabağı elime aldım. Ve masa 23 'e doğru yürüdüm. Masa da 2 kişi oturuyordu. Kız kırmızı bir elbise giymiş karşısındaki kişiyle konuşuyordu.

-Tatlıyı siz mi istemiştiniz hanımefendi?

-Yok ben trileçe istedim.

-O benim tatlım.

Sesin geldiği yere döndüm.

Karan...

-Merhaba Karan. Nasılsın ?

-Karan sen bu garsonu tanıyor musun? Böyle insanlarla konuştuğunu bilmiyordum.

-Hayır sevgilim tanımıyorum. Tatlıyı masaya koyun lütfen.

Tanımıyorum.

SAAT 3 VE ŞİMDİ BİTTİ .

LÜTFEN OYLAYIN ;=]

Kucak dolusu sevgilerle













Karanlığın DiliWhere stories live. Discover now