Mekanik saatler dışarıdan hiç destek almadan kendi sistemi içerisinde eğer sistem bozulmazsa durmadan çalışır. İnsan gibi, hayat gibi. Herhangi bir parça arıza yaparsa saat geri kalır, zaman doğruyu göstermez. Tüm parçaları söküp , dışarı alıp, arızayı bulup geriye yerleştirmek lazım.
-Karan senin burada ne işin var ? Nasıl girersin evime?
-Anılarımla mı yaşıyorsun Alev?
-Alev değilim ben. Benim ismim Alaz. Alev öldü. Alevini sen öldürdün!
"Böyle olacağını biliyordun Alaz. Ben siyahım sen ise beyazsın. Biz birbirimize ait değiliz. Ben seni kirletemem."
"Çok klişe bir cümle kurdun şuan. Karışsaydık o zaman. Birleşip gri olsaydık. Cesaret edemedin mi ?"Sesli bir şekilde güldüm. Herkese korku salan o, herkesten korkan yine o.
"Ben senin böyle olduğunu bile bile seninle birlikte oldum Karan Aydınlar." Gözlerim dolmaya başlamıştı. Ağlamam gerekiyordu.
"Ne olacaktı söylesene. Sen pembe bulutların içindeydin Alaz. Normal bir hayatımızın olacağını düşündün. Ben sana bunu yapamazdım. Benim üstümdeki bulutlar kapkara. Her an şimşekler çakıyor üzerimde." Anlamıyordu.
"Sen yanı başındaki tehlikeyi bile göremiyorsun. Ben seni takip eden adamları kaç defa yakaladım haberin var mı? Yok." Şaşkın bir ifadeyle ona bakıyordum şuan.
Hızlıca yanıma geldi. " Alazım ben seni bile bile ateşe atamazdım." dedi. Halbuki bilmiyordu ateşin kendisi bendim. Ona bakmaya devam ettim.
"Ama artık bitti. Bundan sonra hep yanında olacağım. Biz yine var olacağız. Ben sana hala aşığım. İlk günkü gibi." Peki bundan sonra ben onun yanında olacak mıydım ? Ona tekrar güvenebilecek miyim bilmiyorum. Ama tek bildiğim hiçbir şey eskisi gibi olamayacaktık.
"Karan ben sana artık güvenemem. Sen artık bende mazide kaldın. Sen kağıda " Ben gidiyorum Alaz." diye yazmadın. Seni her yerde çok aradım. Ben sana çok aşıktım Karan. Delilercesine. " Korktuğum başıma gelmişti. Ağlamaya başlamıştım. Mutfağa gidip bir bardak su içtim. Arkamı döndüğümde o da ağlıyordu. İkimizde acı çekiyorduk işte.
"Sen aklıma gelince kalbim ağrıyordu benim. Ve evet ben senin anılarınla yaşıyordum. Ama bitti. Seni o gün cafe'de sevgilinle gördüğümde neler hissettiğimi anlatamam sana. Bu da yetmezmiş gibi beni tanımamış gibi yaptın. Şimdi hiçbir şey olmamış gibi tekrar birlikte olalım diyemezsin." Hayal kırıklığıyla bana bakıyordu.
" Sen çok değişmişsin Alaz. Ayrıca İrem benim artık sevgilim değil. İrem'in babası ile benim babam ortaklardı. Babam beni zorladı bu işe. Yemin ederim onu sevmiyorum. Babamı sende biliyorsun. Bu ilişkiye izin vermezdi." dedi ve devam etti konuşmaya. "Hem düşmanlarım hem de babam sana zarar verirdi."
"Şimdi ne değişti Karan ?" Aramızda 2 santim kalana kadar ona doğru yürüdüm. Hiç değişmemişti. Kendimi ona dokunmamak için zor tutuyordum. Kendimi tutamayıp biraz daha yaklaştım. Ve o limon kokusun içime çektim. Onu o kadar özlemiştim ki.
"Artık engel yok Alaz. Ben bütün engelleri kaldırdım." dedi. Benim gözümden bir damla yaş aktı ve onun siyah gömleğine düştü. "Lütfen bize bir şans ver. Ben hep seni bekleyeceğim güzelim. Bu hikayenin başladığı yerde seni bekleyeceğim." Eğilip boynumu kokladı ve geri geri gidip gitti. Kapının kapanma sesiyle yere oturup ağlamaya başladım. Beni bu hale getiren herkesten nefret ediyorum. Beni bu çıkışı olmayan labirente onlar koydular. Ben onlara güvendim, onlar ise benim canımı acıttılar. Korkuyorum, lanet olsun ki korkuyorum. Beni koruyan bir zırhlı yeleğim olmalıydı. Ah baba benim zırhlı yeleğim sen olmalıydın. Beni sevmesen de korumalıydın. Ben böyle ağlarken o anda kapı çaldı. Ayağa kalkıp yüzümü sildim. Koridora çıkıp boy aynasına baktım. Çok kötü görünüyordum. Zil sesi bitmezken yüzümü yıkadım, ve koşa koşa kapıyı açtım.
"Merhaba Alaz. Sana gelirken elim boş gelmedim ve ev hediyesi aldım." Eymen'in geleceğini unutmuştum. Karan yine ayarlarımla oynamıştı. " Merhaba Eymen. Geçsene içeri. Ben baya yoruldum. O yüzden pizza söylesem sana ayıp olur mu?" İçeri geçip ayakkabılarını çıkardı ve getirdiği kutuyu bana uzattı. "Hiç gerek yoktu Eymen. Senin gelmen yeterdi."
"Olur mu öyle şey Alaz. Ayrıca ben pizza değil anne usulü makarna istiyorum. Ben çok güzel makarna yaparım zaten elimden bir tek bu gelir." Ne kadar nazik ve düşünceliydi keşke birazı Karan'da da olsaydı. "Tamam sen geç mutfağa ben hemen geliyorum." Eymen gidince paketi açtım. Büyük bir kar küresi almıştı.
Harika gözüküyordu. Mutfağa gidip Eymen'e baktım. Makarna yapmaya başlamıştı. Yemek yapmak ona çok yakışıyordu. O onu izlediğimi fark etmeden yanına gittim. "Eymen çok güzel bir hediye almışsın. Harika gözüküyor. Kar kürelerini sevdiğimi nerden bildin?"
"Seveceğini düşünerek aldım." dedi. " Kar kürelerimin yanına koyup hemen geliyorum." Mutfaktan çıkıp oturma odasına geçtim. Televizyon ünitemde boş olan yere koydum. Şimdi 23 tane kar kürem vardı. Heyecanla mutfağa geri döndüm.
" Alaz bana salça ve baharatları çıkarır mısın lütfen ?" Bunu duyup hemen istediklerini çıkardım. Ona baktığımda çok ciddi duruyordu. Sanki iş toplantısındaymış gibi. Ve birden gülmeye başladım.
"Neye gülüyorsun? Yüzümde bir şey mi var ?"
"Çok ciddi duruyorsun Eymen. Sanki bir iş toplantısındaymış gibi ciddisin."
"Öyle mi duruyorum ben." Bir yandan benimle konuşup bir yandan yemekleri tabaklıyordu. "Evet öyle duruyorsun." Bende tabakları, çatalları ve bardakları masaya koydum. Ben yerime oturduğumda Eymen'de oturmuştu.
"Ye bakalım sevecek misin?"
. . .
Yemekleri yedikten sonra birlikte bulaşıkları yıkadık. Bir yandan şakalaşıp bir yandan da etrafı temizliyorduk. İşimiz bittiğinde kahvelerimizi yapıp oturma odasına geçtik.
"Eymen harika olmuştu gerçekten."
"Teşekkür ederim. "
"Yemek yapmayı nerden öğrendin?"
"Meraktan benimkisi. İnternetten falan."
Saate baktığımda saat 10 olmuştu. Yarın pazardı. Şükürler olsun ki yarında izinliydim.
"Alaz çok güzel gündü teşekkür ederim." Eymen ayağa kalkıp kapıya doğru yürüdü. Bende onun arkasından gittim.
"İyi geceler dilerim."
"İyi geceler Eymen ." diyip kapıyı kapattım. Önce lavaboda dişlerimi fırçaladım sonrada pijamalarımı giydim ve hemen yatağa uzandım. Düşünmeye başladım.
Karan benden bir şans istemişti. Ona o şansı vermeli miydim bilmiyorum. Engelleri kaldırdım demişti ne engelinden bahsediyordu. Beni takip eden de kim? Benden ne istemişlerdi? Önce sorularımı cevaplaması gerekiyordu. Öyle bir anda hayatıma giremezdi.
"Bu hikayenin başladığı yerde seni bekleyeceğim" demişti. Bizim hikayemiz. Sahi bizim hikayemiz nerede başlamıştı?
Lütfen destek verin ;)
İNSTAGRAM HESABIM "KARANLİĞİN DİLİ" TAKİP EDİN
YOU ARE READING
Karanlığın Dili
AcakHafıza-i beşer nisyan ile malüldür. Yani insan unutur. Bu hem büyük bir lanet hem de hediye, hediyedir çünkü kalbini kıran dostunu unutmak istersin. İhaneti, yalanı, utanç verici anları, yalnızlığını, hayal kırıklıklarını, çuvalladığın dibe vurduğun...