otuz dört

690 75 13
                                    

"Şimdilik burada kalalım arkadaşlar. Öğleden sonra kalan sorulara bakıp konuşuruz. Güzelce yemeğinizi yiyip gelin."

Öğle arasına girdiklerinde Jimin kendisini pek aç hissetmiyordu. Sınıfta oturup biraz dinlenmeyi düşündü. Herkes çıkınca, Yoongi'nin hala sırasında olduğunu fark etti. Kalkıp yanına oturdu.

"Sen yemeğe gitmiyor musun?" Yoongi çantasından bir sandviç çıkarıp masaya koydu.

"Ben genelde yemeğimi kendim getiriyorum. İster misin?" Jimin pek aç olmasa da Yoongi'nin kopardığı küçük parçayı alıp ağzına attı.

"Tanrım. Çok lezzetliymiş, içindeki ne peyniri?" Yoongi hafifçe gülümsedi. O da kendi lokmasını yuttuktan sonra dönüp Jimin'i cevapladı.

"Teknik olarak içinde bir peynir yok. Ben veganım, vegan peynir yani." Jimin şaşırmıştı biraz ama daha da şaşırdığı şey Yoongi ile konuştuğu her an başka şeyler öğrendiğiydi. Kendi hayatına bakıyordu, aslında gayet sıradandı. Yoongi bu yaşta para kazanıyor, tek başına yaşıyor, basketbol takımına kaptanlık yapıyordu ve üstüne bir de vegandı. Tüm bunlar oldukça ilginçti onun için.

"Oh, anladım. Yine de oldukça lezzetli." Yoongi yemeğini yerken düşündü. Geçen onlarla sinemaya gelmişti ve yalnızca kahve içmişti. Jimin ve arkadaşları yemek yerken o hiçbir şey yememişti.

"Baksana, geçen gün bizimle o yüzden mi yemedin?"

"Aslında evet. Dışarıda yerken yalnızca bildiğim yerlerde yemeyi tercih ediyorum." Jimin derin bir nefes verip arkasına yaslandı.

"Tanrım, biz o gün tavuk yemiştik ama. Keşke söyleseydin, çok utandım şimdi." Yoongi ellerini açtı ve iki yana sallayıp tekrar güldü.

"Hayır, hiç önemli değil. Sonuçta beni davet ettiniz, sizin keyfinizi kaçırmak istemezdim." Jimin yalnızca ona bakıp başını salladı. Yoongi yemeğini bitirene dek bir şey demedi. Sıraya yatıp gözlerini yumdu, bir daha Yoongi ile takılırken tüm bunlara dikkat etmeyi not edindi kendine.

"Jimin, Jimin?" Kulağında duyduğu yumuşak ses ile gözlerini araladı. Uyuya kalmış olmalıydı, karşısında Yoongi, tıpkı onun gibi sıraya uzanmış ona bakıyordu.

"Birazdan ders başlayacak." Jimin nefes almayı unutmuş gibi hissetti bir an, göğsü sıkıştı. Yoongi küçük gözleri ile ona bakıp bir şeyler söylüyordu fakat duyacak hali yoktu sanki. Sonra gerçekliğe döndü, başını kaldırıp sınıfa baktı. Herkes yerli yerindeydi. Tekrar Yoongi'ye döndü. Kitaplarıyla ilgileniyordu. Yutkundu. Sonra aklına gelen bir şey ile ayağa kalkıp kendi sırasından çantasını aldı ve tekrar Yoongi'nin yanına oturdu.

"Artık bu sırada oturacağım. Yanın boş, değil mi?" Yoongi başını salladığı an öğretmenleri içeri girdi. Ne olduğunu anlayamıyordu. Niye böyle bir şey yaptığından da çok emin değildi. İçinden bir ses ona böyle söylemişti çünkü, burada oturmalısın demişti. Yoongi'ye yakın olmalısın, onu güldürmelisin, ona nazik davranmalısın. Basket maçlarını izlediği zamanları düşündü, Yoongi hep soğuk, bencil ve Hoseok'un dediği gibi serseri biriymiş gibi gözükürdü. Dönüp yanındaki çocuğa baktı. Parıldıyordu. Evet, yalnızca bunu diyebilirdi. Yoongi ışıl ışıldı ve Jimin, ona yakın olmak istiyordu.

Bunu da atmaya karar verdim iyi geceler yarın görüşrz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bunu da atmaya karar verdim iyi geceler yarın görüşrz

temmuz ve bisikletHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin