Jungkook odasına kurulmuş, yanındaki atıştırmalık tabağı bittiği halde üşendiği için doldurmuyordu çünkü oynadığı oyun baya heyecanlıydı. O esnada telefonu çalınca arayana baktı göz ucuyla, Namseon'du. Açıp hoparlöre aldı.
"Oyundayım."
"Jungkook, evdesin yani. Bizim eve bakar mısın bir? Evde kimse yok, Taehyung arkadaşlarını çağıracaktı ama aradım, açmadı. Bir bakar mısın, evdeler mi? Aklım onda kaldı." Jungkook oyununu durdurup ellerini üzerine sildi önce. Sonra telefonu alıp ayağına terliklerini geçirdi.
"Tamam, bakıyorum şimdi. Ararım seni.".
"Tamamdır, öptüm Jungkookie." Gidip ellerini yıkadı, annesine seslendi ve karşı dairenin anahtarını alıp çıktı. Ağır ağır yürüyordu. Oturmaktan bacakları uyuşmuştu biraz. Kapıyı çaldı, açan olmadı. Tekrar çaldı, zile bastı ama nafileydi. En sonunda anahtarla girdi içeri. Fakat o girdiğinde ve kapıyı kapattığında içeriden bir çığlık koptu. Koşarak Taehyung'un odasına ilerledi. Yatağın başına, duvara doğru çökmüş Taehyung'u başını kolları arasına saklamış bağırırken buldu.
"Taehyung, benim!" Taehyung ürkerek fakat başını fazla kaldırmadan gelen kişiye baktı. Onun gerçekten Jungkook olduğunu görünce de olduğu yerden fırlayıp hızlıca sarıldı ve ağlamaya başladı. Jungkook onun neden yalnız olduğunu anlamasa da şimdilik bir şey demedi, sarılmasına karşılık verdi. Taehyung iyice omzuna yatmış, hıçkırıklarla ağlarken Jungkook onun saçlarını okşadı.
"Tamam, sakinleş artık. Geçti, tamam. Her şey yolunda." Taehyung hafifçe geri çekilip ona baktı yaşlı gözleri ile.
"Sen, nereden bildin yalnız olduğumu?" Konuşurken hala sesi titriyordu, Jungkook saçlarını ve yanaklarını okşadı. Yaşlarını sildi.
"Namseon aradı. Neden arkadaşlarını çağırmadın?" Taehyung tekrar sarıldı.
"Onların-onların planları vardı. Bozmak istemedim. Tek kalırım sandım." Jungkook, onu tutup yatağa oturmalarını sağladı. Taehyung asla ondan ayrılmıyor, elini kolundan çekmiyordu. Yine de ağlaması durmuştu, derin içler çekse de biraz sakinleşmişti.
"Söylemedin bile, değil mi? Eminim gelirlerdi, sorun etmezlerdi. Beni de çağırmadın." Taehyung kaşlarını çattı, Jungkook görmese de. Omzuna yatıp derin bir nefes aldı.
"Sana kızgınım çünkü." Jungkook hafif gülümseyip kolunu omzuna attı Taehyung'un. Bu halde olduklarına inanamıyordu. O günden beri Taehyung ile konuşamamıştı. Ne yaptıysa Taehyung ondan kaçmış, başından savmıştı. Oysa konuşup, aralarını düzeltmek istiyordu. Onun gibi cesur olmak istiyordu. Taehyung'a neden benimle konuşmak istediğini biliyorum, bunu ben de istiyorum demek istiyordu. Oysa şimdi, yanında böyle korkmuş dururken yalnızca ona iyi gelmekti amacı.
"Ama sen haklısın, hyung. Ben hala çocuğun tekiyim. Tek başıma bile kalamıyorum." Jungkook biraz geri çekilip Taehyung'a baktı.
"Hayır. Bu konunun asla çocuklukla alakası yok. Burada senin suçun bile yok, bunu bir daha söyleme kendine." Taehyung bir şey diyecek gibi oldu ama öyle bitkin hissediyordu ki sustu. Biraz sonra Jungkook onu banyoya götürdü, elini yüzünü yıkamasını sağladı. Taehyung hala yemek yememişti. Birlikte annesinin bıraktığı yemekleri yediler. Taehyung hala öyle korkmuş hissediyordu ki sandalyesini Jungkook'un yanına bile çekmişti.
"Kapıyı çaldığını hiç duymadım. Sadece, içeri birinin girdiğini duydum ve bağırmaya başladım. Meğer senmişsin."
"Annenle baban nerede?"
"Annem nöbette, babam da büyükannemi almaya gitti. Yarın akşam dönecekler." Taehyung dolu ağzıyla konuşurken Jungkook ona bir bardak su doldurdu.
"Bilseydim daha önce gelirdim." Taehyung bir şey demedi. Şu an Jungkook'un burada olması onu aşırı rahatlatıyordu fakat içten içe ona hala kızgındı. Yemekleri bitince masayı topladılar. Jungkook tuvalete gidince Taehyung kapısında bekledi. Çıktığında, karşı duvara yaslanmış hala nemli kirpikleri ile ona bakan Taehyung'u gördü Jungkook.
"Gidecek misin?"
"Hayır. Buradayım, endişelenme." Tekrar odasına gidip öylece yatağa oturdular. Jungkook konuşmak istiyordu fakat şu an Taehyung'un bu hali ile aralarındaki konuyu açmak istemiyordu. Öylece oturdular, sessizce. En sonunda Taehyung bağdaş kurup ona döndü. Fakat Jungkook ona fırsat vermeden konuşmaya girdi.
"Taehyung, özür dilerim." Taehyung bunu beklemiyordu. Yine karşı çıkar, bir şekilde onunla dalga geçer diye düşündü. Oysa o bunları da demeyecekti ona, bu konuyu açmayacaktı. Yine de onun konuşmasına izin verdi.
"Keşke sana neden kafamın karıştığını anlatabilsem. Ama söz veriyorum, bundan böyle istediğin gibi olabiliriz. Bana bir sürü mesaj atabilirsin, arayabilirsin. Hiç rahatsız olmam bundan." Taehyung başını sallayıp bakışlarını kucağında parmaklarına indirdi.
"Anlatmanı istiyorum oysa. Ama ısrar etmeyeceğim." Jungkook bir şey söylemedi. Bu konu onu öyle heyecanlandırıyordu ki ne yapacağını şaşırıyordu. Ama sözünde duracaktı, Taehyung böyle hissederken kendini geri çekmeyecekti.
"Bu gece benimle uyur musun?"
"Seninle mi?"
"Hmhm." Jungkook yutkundu. Böyle bir şey beklemiyordu. Taehyung çok korkmuştu, böyle gecelerde hep ablası ile yatardı. Jungkook ile uyumayı da hem bu yüzden istiyor hem de ona yakın olmak istiyordu. Jungkook cevap vermeden kalktı, yatağa bir yastık daha getirdi. Işığı söndürdü ve duvar kenarına çekilip hyunguna yer açtı. Jungkook henüz cevaplamamıştı bunu ama sesi soluğu çıkmadan yattı, gözlerini Taehyung'un gözlerine sabitledi.
"Şimdi rahat uyuyabilecek misin?" Çekinse de Taehyung'un yanağını okşadı. Oysa bu Taehyung'un oldukça hoşuna gitmişti, sorusu üzerine başını salladı yalnızca. Öylece, loş odada birbirlerine bakmaya devam ettiler.
"Neden öyle bakıyorsun?" Jungkook, tüm bunların gerçekliğinden şüphe ediyordu çünkü. Bir zamanlar hayalini kurardı yalnızca ve şimdi hepsi birer birer yaşanıyor gibiydi. Taehyung omuz silkti bu soru karşısında.
"Bilmem. Sen neden öyle bakıyorsun?"
"Nasıl?"
"Bana sorduğun gibi. Sen de bakıyorsun, ben de o yüzden bakıyorum." Jungkook derin bir nefes aldı. İçinde ne var ne yok söylemek istiyordu aslında.
"Normal bakıyorum. Nasıl bakıyormuşum?"
"Söylese ölürsün, değil mi?"
"Taehyung, yine inatlaşıyorsun." Taehyung olduğu yerde başını biraz yaklaştırdı.
"İnatlaşmıyorum." Kolunu Jungkook'un beline sarıp alnını alnına yasladı ve gözlerini yumdu.
"Sadece seninle yakın olmak istiyorum, hyung." Jungkook, kalp atışlarının duyulduğuna emindi. Korktuğu için mi böyle davranıyor yoksa içinden mi geliyordu emin olamıyordu. Yine de göz ardı edemezdi tüm bunları. Taehyung ona güzelce sarılırken, bu kadar yakınken artık aksini düşünemezdi. Barizdi, Taehyung belli ki hoşlanıyordu ondan. Bunun gerçekliğini sindirmek için vakit gerekiyordu Jungkook'a ama şu an için erteledi. Taehyung ona sarılırken o da saçlarını okşamaya devam etti, burnuna değen burnunun hissi ile gülümsedi ve birlikte uykunun kollarına düştüler.
googie hyung
ŞİMDİ OKUDUĞUN
temmuz ve bisiklet
Fanfiction🚲 "Yaz günü fırtına çıkmasının sebebi senmişsin meğer." Taehyung, ablasının en yakın arkadaşına aşık olur. texting & düz yazı, side ship yoonmin TAMAMLANDI