hwangs: benimle oynadığın gibi onunla da oynuyor musun bari?
feleex: kendimde değildim daha kaç kere söylemem gerekiyor?
hwangs: biliyor musun?
umut kırıntısı yaranmıştı bende
yakın olabiliriz diye
ama senin ikiyüzlü şerefsiz olduğunu unutmuşum
tek...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
yeonjunn: ders çalışmamız için geldi tatlılığına kafayı yiyorum. Odaklanmam için ne yapmam gerekiyor?
5.720 beğeni 305 yorum
feleex: benim suçum yok >yeonjunn: var. Bu kadar tatlı olman senin suçun >choigyu: hyung ben sizin cilveleşmenizi okumak zorunda mıyım? >yeonjunn: kimseyi zorla tutmuyoruz güzel kardeşim. Sayfamdan siktir olursan okumazsın.
hwangs: aynen, tatlı. Odaklanamıyorsan ayrıl gitsin. >yeonjunn: sevgilimle uğraşmayı bırak. Gerçekten sorunlu gibi davranıyorsun >hwangs: meraklı değilim senin sevgiline ama eğlendiriyor >yeonjunn: sikerim belanı kaşınma >hwangs: bekliyorum >aerilla: oha kawga
Kafamı masadan kaldırıp bıkkın ifadeyle beni izleyen Yeji ve Lisa'ya bakıyordum. Evet kız kardeşlerimi sabahın daha yedisinde uyandırıp okula gelmeleri için zorlamıştım. Çünkü Felix'i tek başıma görünce kafayı tek başıma yemem bana pahalıya patlıyordu. Onu artık takıntı haline getirmiştim.
Lisa kaküllerini eliyle dağıtıp ardından da gözlerini hafifçe kırpıştırdı. "Gece saat üçte uyudum Hyunjin ve sen saat altıda beni arayıp acil okula gelmen gerekiyor diyerek buraya sürükledin. Ben sana bir şey oldu diye endişelenirken sen karşımıza geçmiş pişkin pişkin Felix'i görünce kendime hakim olmam için yanımda olun dedin."
Yeji de oflayarak uyku sersemi olduğunu belli edercesine gözlerini kaydırırken Lisa Yeji'yi omzuna yatırıp devam etti. "Anlıyorum aşıksın ama bize bu tür oyunlar oynaman gereksiz ve rahatsız edici."
Onları çok iyi anlıyordum ama onların da beni gerçekten anlamasını istiyordum. Sadece lafın gelişi değil.
Aniden Felix elinde kitaplarla ve yanında Yeonjun ve Wooyoung ile birlikte kafeteryaya girmişti. Yine aynı şey oluyordu. Büyülenmiş gibi hissediyordum. Uzun sarı saçlarını iki gün önce siyaha boyatmıştı ve beni bu şekilde bile kendisine çekiyordu.
Kafeteryada pek fazla kişi olmadığı için gözleri direkt bizim masayı bulmuştu. Bıkkın bir nefes verdiğini hissetmiştim. "Benden nefret ediyor." diye mırıldandığımda Yeji kafasını kaldırıp kedi gözlerini kısarak arkamızdakilere el salladı.
"Hey, Woo." dedi hafif yüksek sesle. Sınıf arkadaşı oldukları için araları iyiydi.
Yanımıza geldiklerini hissettiğimde derin bir nefes alıp hızlanan nefeslerimi kontrol altına almaya çalıştım. Lisa da elimi tutup destekleyici şekilde gülümseyerek sıktı.
