final - 2

1.5K 62 16
                                    

neden bilmiyorum ama farklı bir final daha yazmak istedim ve asıl finali değiştirmek de istemedigim icin iki farkli final olacak. bölümün ilk kısımları 42. bölümden. bir yerden sonrasında değişiyor
-

Dur, okuma!" diyen Berkant ile ona döndüm.

  "Manyak mısın oğlum, neden okumamayım?" dediğim gibi çimenlerin üstünde oturur versiyona geçti. "Tamam, pozisyon aldım. Okuyabilirsin." gözlerimi devirdim ve kağıdı sesli bir şekilde okumaya başladım.

  "Selamlar çok sevdiğim canım arkadaşlarım.
Nasılsınız, iyi misiniz? Iyisinizdir inşallah. Şimdi siz merak ediyorsunuzdur bu gerizekalı neden size mektup yazdı? Hatta neden mesaj değil de mektup diyorsunuzdur. Amaç eğlence. Her neyse, asıl konumuza gelelim. Konumuz 'ben neden bunları yaptım?' merakınızı gidereyim dedim giderayak. Ne iyi yapmışım ama değil mi?"

"Hasta bu çocuk." dedi Samet hayretler içerisinde. Onu onayladım ve okumaya devam ettim.

  "Başlıyorum. Bildiğiniz gibi her şey benim Mert'ten almak istediğim intikam ile başladı, tabii sebebini kimse bilmiyor. Mert hariç.
Hatırlarsınız, size sevdiğim bir çocuktan bahsediyordum. Burak. Bizim okuldaydı ama o da başka birinden hoşlanıyordu. Hoşlandığı kişi Mert'ti."

  Okumayı kestim ve araya yorumumu kattım. "Lütfen işin ucunda başka şeyler olsun da ben bunca şeyi sırf Hamza'nın sevdiği çocuk, Mert'i seviyormuş diye yaşamamış olayım."

  "Okumaya devam et, öğrenelim." dedi Mert. O da merak ediyordu yazanları, her halinden belliydi. Kafamı salladım.

"Tabii ki sorun bu değil, hiç olmadı. Sorun, Mert'in Burak'a ümit verip yarı yolda bırakması. Ona ağıza alınmayacak sözler söylemesi. Kalbini kırması. Mert yüzünden başka okula nakil alması. Ve ben, her kimi severse sevsin hâlâ Burak'a değer veriyorum."

  Durdum. Herkes Mert'e bakıyordu çünkü kimseye böyle bir şeyden bahsetmemişti. Bakışlarımızı anlamış olacak ki konuşmaya başladı. "Tamam anlatacağım her şeyi. Ama bilmelisiniz ki az önce öğrendiğiniz şey sadece Hamza'nın bildiği."

  Aleyna merakla "Nasıl yani?" sorusunu sordu.

  "Anlatıyorum. Burak benden hoşlanıyordu evet ama ben Hamza'dan hoşlanıyordum uzun zamandır. Bir gün, Burak bana itiraf etti benden hoşlandığını. Ben de ona söyledim hoşlandığım başka biri olduğunu, kim olduğunu. Anlayışla karşıladı. Arkadaş olarak devam ettik ama bir gün belki denersek benim Hamza'yı unutabileceğimi söyledi. Tamam dedim. Her neyse, biz bu deneme sürecindeyken de Hamza bize ondan hoşlandığını itiraf etti, bunu Burak'a söyledim. Burak da benim Hamza ile aram bozulmasın diye ve deneme süreci bir boka yaramadığı için bitirelim dedi, mantıklı bir karardı. Kimseye söylemedim bunu çünkü cinsel yönelimimi açıklamaya cesaretim yoktu. Burak da ortaya böyle bir şey attı ve Hamza böylesini öğrendi."

  Neredeyse soluksuz konuştuğunda sözünü bitirir bitirmez yanındaki su şişesini açtı ve içti.

  "E madem öyle, neden Burak okulunu değiştirdi?" diye merakla sordu Ege.

  "Bilmiyorum, tesadüf." bunun kimseye inandırıcı gelmediğini çoktan fark etmiştim ama bozuntuya vermedim.

  "Yalnız, mektup hâlâ bitmedi." dedim. Büşra kaşlarını çattı. "Daha ne yazmış olabilir ki?" sorusunu sordu.

  "Okuyup öğrenelim." dedikten sonra elimdeki kağıdı okumaya devam ettim.

  "Durum böyle olunca da Azra'yı kandırdım, anonim oldu. Amacım Mert'in, Azra'ya bağlamasıydı. Sonra da bu oyunu ortaya çıkarıp Mert'i hayal kırıklığına uğratacaktım. Tabii işler istediğim gibi gitmedi, biliyorsunuz. Her neyse şimdi sırada sadece can sıkıntısından dolayı sizi birbirinize düşürecek bilgiler vereceğim. Okuyacağınızı biliyorum. Siz meraklı kişilersiniz."

  Herkes meraklı şekilde okuyacaklarımı bekliyordu ama kimsenin hazır olmadığı fazlasıyla belliydi. Ben de okumaya hazır değildim.

  Tam kağıdı okumaya geri dönecektim ki fark ettiğim şey ile hiçbir şey okumadan kağıdı buruşturdum. Yanımdakiler şaşkınlıkla bana bakarken onlar soru sormadan soracakları şeyi tahmin ederek konuştum.

  "Koskoca kağıt sonuna kadar dolu ve hepsi bizimle ilgili, üstüne üstlük bizi birbirimize düşürecek şeyler. Zaten Hamza'dan sonra aramızda oluşan çatlakları her ne kadar kabul etmesek de biliyoruz ve şu an onun amacı bu çatlakları genişletmek. Ben artık yoksam siz de olmayın diyor." oturduğum yerden kalkarak karşı caddeye baktım. "Ayrıca şu an uçakta falan değil, uçağı birkaç saat sonra kalkacak. Karşı caddenin kaldırımlarında durmuş bizim kavga etmemizi bekliyor. Sizi bilmem ama ben, bizim dağılmamıza göz yumamam. Eğer ki sırlarımız varsa ve bizi dağıtacaksa bırakalım da sonsuza kadar sır olarak kalmaya devam etsinler." buruşturduğum kağıdı gösterip "Hepiniz tamam derseniz kağıdı yırtıp atarım ve dakikalar öncesinde olduğu gibi midye yemeye devam ederiz. Biriniz bile oku derse açar okurum ve belki de sabaha kadar kavga eder, birbirlerimize geri dönülmez sözler söyleriz. Karar sizin."

  Söylediklerimi iyice kafalarında tarttılar ve hepsi yırtmamı onayladı. Hamza'nın bizi hâlâ izlediğinden emin olarak kağıdı küçük parçalara ayırdım, saniyeler sonra uçan rüzgar ise tüm parçaların denize uçmasına sebep oldu. Bunun en doğru karar olduğunu hepimiz biliyorduk. Yine de tamamen eskisi gibi olmak zaman alacaktı ama o zamana kadar herkesin çatlakları yok sayarak devam edecek olması göz ardı edilebilirdi. Her şeye rağmen şu an mutluyduk.

  Telefonumun titreşmesiyle gelen bir yeni mesaj bildirimine tıkladım.

Hamza: O mektubu okumayarak büyük hata yaptınız.

Azra: Hiç sanmıyorum.
(Bu kişiyi engellediniz.)

--

O gün her şeyin yeniden başladığı gündü. Eski anılar, komik şakalar, gelecek planları, hayal edilen güzellikler ile yapılan keyif dolu sohbetler saatler sürmüştü. Kahkaha atmaktan çeneleri ağrıyordu bile.

  Her ne kadar kabul etmeseler de çatlaklar oluşan grupları, gün yüzüne çıkmayan gerçeklerden dolayı iyileşmeye başlayacaktı ve her şey eskisinden de güzel olacaktı. Her güzel hikayenin sonu vardı ama bu söze inanmayan gençler, henüz bu sonla karşılaşmaya niyetli değillerdi. Yıllardır süren hikayeleri, son bulmamıştı.

  Yine de her güzel hikayenin bir sonu vardır ve hiçbir sır mezara kadar gitmez, elbet gün yüzüne çıkar. Ama kim bilir belki bu sefer bir istisna söz konusu olabilirdi.
 
  Tüm bunlar olurken ise uçak saati konusunda yalan söyleyen Hamza, amacına ulaşamamış sinirli bir ifadeyle olanları uzaktan izliyordu. Kaybetmişti, aptal bir olay uğruna bu kadar uğraş verip, kurunun yanında yaş da yanar misali herkesi yakıp, bu oyunun kazananı olmak isterken yanan sadece kendisi olup kaybetmişti. Arkasına bakmadan havaalanına doğru yola çıktı.

--
ve bitti.. of cocugunu evlendirmis anne gibiyim ama cocuk sevmem..

aslan parçası | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin