4.1

1.1K 60 24
                                    

kafamda hande yener - iki deli çalıyor..
-

Azra

  Yaklaşık bir saat sonra, hepimiz anlaşıldığı şekilde sahilde inmiş, oturup eski günlerdeki gibi kahkahalarla tamamen güzel şeylerden konuşuyorduk. Sanki tüm olumsuzluklar bir kenara atılmış gibiydi, unutmuştuk.

  "Size inanamıyorum ya, nasıl yaparsınız bunu?" diye sohbeti aniden kesen kişi Ege oldu.

  "Yemin ederim bu sefer ben hiçbir şey yapmadım." Ege'nin sözünü de ben kesmiştim.

  "Sus, hepiniz yaptınız, kimse midye almadı." abartıyla bağıra bağıra konuşan Ege'ye ben dahil herkes ters bir bakış attı. Mira, hiç beklemeden "Ulan köpek, her şeyi de bizden bekleme git sen al." dediğinde herkesten onay yükseldi.

  "Yo, sen al."

  "Ortaya fikri atan sensin, almaya giden de sen olacaksın."

  "Gitmiyorum kardeşim, zorla mı?"

  Mira tam cevabını verecekken, Berkant ortamın içinde alakasız bir konuyla daldı. "Sen Abdülhamid'i savundun!" ortamdaki ters bakışlara maruz kalırken "Savunmadım!" diye devam ettiren ise Büşra oldu.

  Konunun uzayacağından emin olarak araya girdim. "Of, susun. Ben almaya giderim."

  "İşte Azra reis gücü dediğimiz tam olarak bu oluyor!" elini yumruk şekilde havaya kaldırıp, sevinç nidaları atan Ege'nin sevincini, yerden kalktığım gibi tam yanımda duran cüzdanını alarak, arkamdan seslenen bir adet Ege'yi duymazdan gelerek hızla oradan uzaklaşmam bozmuştu.

  Çok uzak olmayan midyeciye giderken karşı kaldırımdan buraya doğru yürüyen Eymen'in seslenmesini duyup durdum. Eymen, Hamza'nın bizimle aynı okulda olan kuzeniydi. Bildiğim kadarıyla da pek yakın değillerdi.

  Yanıma gelip nefesini düzene sokmaya çalışan çocuğa döndüm. "Efendim Eymen?"

  "Hamza gitti. Yurt dışına."

  "Evet biliyorum, sabah karşılaştığımızda söylemişti gideceğini." dememle gözlerindeki şaşkınlığı net bir şekilde gördüm. Cebinden bir zarf çıkarıp bana uzattı.

  "He, tamam o zaman. Gitmeden önce bunu sizden birine vermemi ve tüm grupla birlikte aynı anda okumanız gerektiğini söyledi."

  "Ne var ki bunun içinde?"

  "Bilmiyorum, açmamam için ve sizin de topluca açmanız için sıkıca tembihledi."

  İçinde ne olduğunu merak etmiştim. "Tamam, teşekkürler." diyerek Eymen'in yanından uzaklaştım ve asıl buraya geliş amacımı hatırlayarak midye alıp bizimkilerin yanına kısa sürede ulaştım.

  Eski yerime oturdum. "Lan Ege, senin de cüzdanın amma doluymuş." sırıttım. "Artık değil."

  Dehşete düşmüş ifadeyle cüzdanını benden alan Ege'nin yaptığı ilk şey cüzdanının içini kontrol etmekti. Dediğim gibi boş olduğunu görünce tiz bir çığlık atarak tüm gözleri kendi üzerine çekti. Tepkisine gülmekten konuşmayacak duruma gelmeden kendimi zar zor durdurdum. Cebimden cüzdanında duran paraları çıkarıp ona uzattım.

  "Ağlama ağlama al işte burada paraların."

  Ters bir bakış attı. "İt."

  "Tamam daha sonra söversin de ben size bir şey söyleyeceğim."

  "Heh, ben de diyorum bugün bir eksiklik var. Buymuş demek ki." diyen Samet'e el hareketi çektim ve boğazımı temizledim.

  "Sözümü bölen olursa onu denize atarım, susun."

  "He yarram he." aynı anda konuşan Mira ve Mert'in kafalarına birer midye fırlattım.

  "Hamza gitti, Eymen'i gördüm, bana bir zarf verdi, hep birlikte okumamız lazımmış. Şimdi istediğiniz kadar dalgaya alabilirsiniz her şeyi."

  Herkesin yüzündeki şaşkınlık gün yüzüne çıktıktan sonra onları umursamadan cebimde duran zarfı aldım. "Hamza nereye gitmiş lan? Doğru düzgün anlatsana şunu." diyen Mert'e bir tane daha midye fırlattım.

  "Siz doğru düzgün dinliyorsunuz sanki amına koyayım. Neyse, sabah sahile inmiştim o da koşuya çıkmış, karşılaştık. Babası onu ablasının yanına, Kanada'ya gönderecekmiş. Hatta uçağı da bu öğlendi."

  "Ve sen bunu bize yeni anlatıyorsun?" diyen Büşra'ya fazlasıyla hak verdim. "Uyuyordum banane, uyku daha önemli." dememle kafama geçirdi.

  "Acıttın lan."

  "Az bile." ben de tam ona vurmaya hazırlanıyorken Samet aramıza girdi ve "Sonra yaparsınız dövüşünüzü, şimdi şu zarfta ne var ona bakalım." dedi. Bunun dediğine de hak vermiştim.

  "Doğru, açıyorum o zaman." elimdeki zarfı dikkatli bir şekilde açtığımda neredeyse tamamı dolu olan bir kağıt karşıladı bizi. "Kaçıncı yüzyıldayız gerizekalı, mektup yazmak ne? İnsan bir toplu mesaj falan atar." diye söylenerek kağıdı diğerlerine gösterdim.

  "E okuyorum o zaman?"

-
heh bitti bu bölüm de

ay durun bir sey gostericem

ŞUNU TAAA MART AYINDA INSTADA GORUP SS ALMISTIM AMA HER BOLUMDE DE KOYMAYI UNUTMUSTUM SIMDI KOYACAK TEXT MUHABBET KALMADI O YÜZDEN BURAYA KOYAYIM DEDIM AMA KESKE BIR BOLUME KOYSAYMISIM :(((

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ŞUNU TAAA MART AYINDA INSTADA GORUP SS ALMISTIM AMA HER BOLUMDE DE KOYMAYI UNUTMUSTUM SIMDI KOYACAK TEXT MUHABBET KALMADI O YÜZDEN BURAYA KOYAYIM DEDIM AMA KESKE BIR BOLUME KOYSAYMISIM :(((

aslan parçası | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin