Selam arkadaşlar. Uzun zamandır hiçbir hikayeme bölüm atmıyordum ve bir süredir aklımda yeni bir kitap yazma düşüncesi vardı. Sonunda bu düşüncemi yazıya dökebildim. Umarım severek ve beğenerek okuyabileceğiniz bir hikayeyle karşılaşırsınız. Yeni hikayemde beni desteklerseniz çok mutlu olurum. İyi eğlenceler ♥️
Alba'nın Sevdası Bölüm 1
Bazen size çok ağır gelen kaldıramayacağınızı sandığınız olaylarla karşılaşırsınız. Ben yapamam, daha fazlasına dayanamam daha kötü ne olabilir derken tam da daha kötüsü olur. İşte tam da şuan o daha kötüsünün yaşadığını andayım. Yağmurdan ıslanmış soğuk kaldırım köşesinde oturuyorken hayatımı düşünüyordum. Yüzüme bir kez gülmeyen şansımı sorguluyordum. En fazla bir kaç saat daha bu kaldırımda oturup hayatımı sorgulayabilecekken geçen saatlerin sonunda paşa paşa eve dönecektim. Kimisi için sıcak bir yuva anlamına gelse de ev kelimesinin anlamı benim için zindandı. Her günün sonunda bazen ağlaya ağlaya bazen söylene söylene girmek zorundaydım o zindana. Her gece annemin içip içip sarhoş olmasını izlemekten kaçarken gecenin sonunda yine sinirini benden çıkartmasına izin verir o üstümde sızıp kalınca da onu yatağına taşır etrafı toplardım. Alkolik bir anneyle yaşamanın zorluğunun yanı sıra ben şiddet eğilimi olan alkolik bir anneyle yaşıyordum. Ben her gece annemle uğraşırken o sızdıktan sonra eve gelen babam vardı birde. Bazı geceler hiç gelmez geldiği zamanlarda da her şey sakinleşince teşrif ederdi. Hayattaki tek önemsediği şey kariyeri olan işkolik bir babaya sahiptim. Bütün gününü çalıştığı şirkette geçirir. Günün sonunda eve gelip kimseye görünmeden misafir odasına geçtikten sonra orada uyuyup sabah da erkenden şirkete giderdi. Bütün bu yaşanan şeylerin yanında ben gündüzleri okuluma gitmeye çalışır okuldan dönünce evle ilgili işleri halleder ve her gece de annemin arkasını toplardım. Tek kaçışım haftasonu çalıştığım at çiftliğiydi. Orada at pisliği temizlemek bile şu evde yaşamaktan daha huzur vericiydi. Kaldırımda oturup hayatı sorgulamak da huzur vericiydi belki ama artık eve gitme vaktiydi. Ellerimle destek alarak kaldırımdan kalktığımda bacaklarımın uyuşukluğunu fark etmiştim. Hızlıca geçmesini umarak eve adımladım.
Yaklaşık 10 15 adımın sonunda sokak kapısına ulaştığımda sessizce kilidi çevirerek içeri girdim. Oturma odasının kapısından içeri baktığımda annemin elindeki rakıyı yudumlarken yine o fotoğraflara baktığını gördüm. Bu hali içimi yakıyordu ama yardım etmeme izin vermiyordu.-Ben geldim anne.
-Sende özlüyor musun onu ?
-Özlüyorum.
-O şimdi hayatımızda olsaydı çok mutlu olurduk.
-Evet ama yok anne. Her gece o fotoğraflara bakarak kendini harap ediyorsun.
-Alba ben babanı çok özlüyorum.
Yine başa dönmüştük işte. Annemle konuşabildiğim sayılı cümlelerdi bunlar. Cevap vermemeyi tercih ederek odama geçtim. Her gece kendisine hatırlattığı gibi bana da hatırlatıyordu o acı kaybı. Hayatımdaki baba kelimesi benim için ne acıydı. Gerçek babam toprağın altında, beni yıllarca büyütmüş adam da her ne kadar geceleri fiziksel olarak aynı evin içinde bulunsak da mental olarak uzağımdaydı. Bütün bunları bir kenara bırakıp üstümdeki kıyafetleri değiştirecek gücüm olmadığı için direkt olarak yatağıma uzandım. Her gece kafamda dönen düşüncelerden sonra bir de kafamı yastığıma koyduğumda aklıma gelen Başer sorunum vardı. Başer, Başer Karacihan.
Benim problemlerimin yanı sıra mükemmel bir hayata sahip aynı zamanda dünyanın en kibar insanı olan adam hayallerimin beyaz atlı prensiydi. Hemen hemen her haftasonu çiftliğe gelir sahip olduğu atını hazırlatarak onunla dolaşmaya çıkardı. Kendisi yaşadığımız ilçenin Belediye Başkanının oğluydu. Aynı zamanda bir oto galerisi vardı. Ve çalıştığım çiftlikteki bazı atların bakımını üstleniyordu. Anlattığım ve tahmin edilen karakterinin aksine fazlasıyla güler yüzlü çalışanlarına karşı çok nazik davranan centilmen bir adamdı. Beni her gördüğünde soru yağmuruna tutar ve sonucunda ihtiyacım olan bir şey varsa elinden geleni yapmak için uğraşırdı. Ben onun gözünde çiftlikte çalışan biriyken o benim gözümde çok başkaydı. Çevremde halimi hatrımı soran tek bir kişi bile yokken onun benimle ilgilenmesi hoşuma giderdi. Bazen ben onun atıyla ilgilenirken o da geldiğinde yanlışlıkla olan küçük temaslarımızda bile heyecandan bayılmama ramak kalırdı. Olmayacağını biliyordum çünkü ben sorunlu orta gelirli bir ailenin çocuğuydum ve 19 yaşında veterinerlik okuyan bir üniversite öğrencisiydim. O ise 25 yaşında işi gücü olan şehrin en popüler ailenin biricik oğluydu. Benim her gece kurduğum bu hayalleri duyacak biri olsa katıla katıla gülerdi ama hayaller bizi ayakta tutuyordu. Bugün beynimi çok fazla yorduğumu düşünerek uyumak istedim. Annemin yine bana saldırmamasını dileyerek gözlerimi kapattım.İlk bölümü kısa tuttum arkadaşlar. En kısa sürede 2.bölüm gelecek. Kitap kapağı konusunda yardım etmek isteyen varsa bana ulaşırsanız sevinirim çünkü ben bu işi hiç beceremiyorum 😂
Aynı zamanda size söylemek istediğim tek şey eğer üstesinden gelemiyorum bu aralar çok kötü hissediyorum diyorsanız burada her zaman bir dostunuzun olduğunu unutmayın. İstediğiniz zaman konuşabiliriz. Kendinizi sevin ve kendinize iyi bakın canlarım💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALBA'NIN SEVDASI
RomanceHayatta kimsenin kusursuz bir yaşamı yoktur. Kimse sorunsuz bir yaşam süremez. Çoğu hikayede bize özendirilen hayatların, aşkların aksine gerçek olan bir şey varsa o da hepimizin ilişkisinde, kariyer hayatında ve sosyal yaşamında sorunlar olabileceğ...