•5•

80 7 54
                                    

🌠🌒

🎶You say we're average but we're just still savage. No baby , don't mess with us.🎶

🌠🌒

"UA spor festivali bildiğiniz üzere tüm ülkenin izlediği büyük bir etkinliktir. Destek, işletme, genel çalışmalar ve kahramanlık bölümleri bu etkinlikte bir araya gelir. Bu festival, kendinizi ajanslara göstermek için büyük bir şans. Çünkü birçok ajans sizleri izlemek için gelecek. Hepiniz katılacaksınız."

Villain saldırısından birkaç gün sonra Aizawa, bize spor festivalini açıklıyordu. Kendisi tam iyileşmemişti ve sargılarla kaplıydı. Kötü ruh halinde olan bizler için Aizawa'nın da dediği gibi kafa dağıtıcı bir etkinlik olacaktı. Bu benim için de iyi olacaktı. Kendi gücümü test edebilecektim. Ne kadar iyi olup olmadığımı hem kendim görecektim hem de tüm izleyenlere gösterecektim.

"Festival İki hafta sonra gerçekleşecek. O zamana kadar kendinizi hazırlayın."

İki hafta. Kendimi biraz daha geliştirebilmek için iki hafta sürem vardı. Bu süre zarfınca iyice antrenman yapıp kendimi zorlamalıyım. Diğerlerine yetişebilmek için daha çok yol kat etmem gerekiyordu. Onlar senelerdir çalışırlarken ben bu sene çalışmaya başlamıştım. Ayrıca ateşimi henüz tam anlamıyla kontrol edemiyordum. Onun üzerinde de çalışmam gerekiyordu.

"Festivalde katılacağınız etkinlikler hakkında bilgi veremeyiz. Bunun dışında söyleyeceğim başka bir şey yok. Dağılabilirsiniz."

Herkes toparlanmaya başladı. Aizawa uyku tulumunu koltuk altına sıkıştırıp sınıftan çıkınca arkasından koştum. Ona yetişince hafifçe koluna dokundum. Omzunun üzerinden bana baktı.

"Şey, sensei. Beni koruduğunuz ve kurtardığınız için size teşekkür etmek istiyorum. Siz olmasaydınız ölmüş olurdum. Teşekkür ederim."

Aizawa beni kurtarmamış olsaydı aynı ailem gibi Tomura'nın ellerinde çürümüş olurdum. Aizawa'nın yüzü hala sargılarla kaplı olduğu için ne tepki verdiğini göremiyordum.

"Teşekküre gerek yok. Bir kahraman olarak görevimi yaptım. Sana demiştim ve bir daha diyorum. Aptalca işlere kalkışma."

Gülümsedim ve kafamı salladım.

"Evet, sensei."

Arkamı dönüp sınıfa geri döndüm. Herkes çoktan çıktığı için sınıf bomboştu. Bugünkü dersler bitmişti ve başka dersimiz yoktu. Sıramın üzerindeki kitapları hızlıca toplayıp çantama yerleştirdim.

"Ah, ne yapsam acaba?"

Gün daha bitmemişti ve ben ne yapsam diye düşünüyordum. Çantamı omzuma taktım ve sınıftan dışarı çıktım. Okul kapısının önünde dağınık yeşil saçlı bir brokoli görmeyi beklemiyordum.

"Hey, Brokoli."

Sesimi duyduğunda arkası dönük olan Izuku yüzünü bana doğru çevirdi ve gülümsedi.

"Merhaba, Nishi. Düşündüm de seninle biraz yürümek güzel olur. Tabi sen de istersen."

Gülümsedim.

"Tabi, olur. Ben de ne yapsam diye düşünüyordum zaten."

Servis şoförüne gelmeyeceğime dair kısa bir mesaj attım. Izuku ile birlikte okuldan çıktık ve caddeler arasında yürümeye başladık.

"Dondurma alalım mı?", dedim Izuku'ya dönerek.

Dışarıya çıktığımız zamanlarda Kaito ve ben, en önce dondurma alırdık. Bu hep böyle olmuştu. Dondurmayı severdim. Sevdiğim kişiler ile yemeyi ise daha çok severdim.

Sunsets & Heartbreak || BNHA FanFicHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin