Chris Felix' e mesaj attıktan sonra Minho'nun arabasının kaputuna yaslanarak küçük olanı bekledi.
Apartmanın demir kapısının sesi ile Chris başını kaldırarak küçüğüne baktı. Felix beyaz beresi ve beyaz montu ile adeta bir melek gibiydi. Gülümseyerek Chrisin yanına geldiğinde büyük olan gülümsedi.
"Beni kuaföre bırakacağın için teşekkürler hyung."
"Rica ederim, ne demek. Hem bugün izin günüm boş boş evde oturmamış olurum."
Ikili gülerken Chris aklına gelen şey ile hemen ayaklandı.
"Hadi sen üşütmeden gidelim."
Felix onu onaylarken arabaya bindi ve kemerini taktı. Büyük olan da şoför koltuğuna binerek bildiği yola doğdu sürmeye başladı.
"Ne renk yapacaksın?"
"Aslında amacım evde boyamaktı ama saçımı ksstirmek istediğim için hem boyayı hem de kesimi orda yaptırayım dedim. Aslında sadece açtırada bilirim bilemedim."
"Iyi demişsin. Sana her renk yakışır zaten."
Felix yanaklarının kızarmasıyla dudaklarını dişledi.
Sonunda kuaföre geldiklerinde arabadan inerek dükkana girdiler.
Felix'in yarım saat sonra sırası geliyordu ve plan tam tıkırında işliyordu. Saçı açılıp kesilene kadar 3 saati bulurdu ve hava da kararmış oluyordu.Felixin sırası geldiğinde Chris küçük olana dönerek konuştu.
"Güzelim benim hemen bi konuşma yapmam lazım geleceğim ben tamam mı?"
"Tamamdır hyung."
Chris dışarıya çıkarak Minho'yu aradı.
"Nasıl gidiyor?"
"3 MAĞAZA GEZDIM VE LANET SAHTE KAR SPREYI BULAMADIM!"
"Bağırma be, kulağım sağır oldu."
"Napim?"
"Ergen. Her neyse sana bi konum atacağım oraya bak."
"Tamam."
Büyük olan telefonu kapattıktan sonra arkadaşına mağazanın konumu attı. Arabaya ilerleyerek aldığı kırmızı atkıyı ve eldivenleri montunun büyük cebine koydu. Sonrasında da dükkana geri girdi.
3 buçuk saatin ardından Felix saçını açtırmış ve wolfcut kesim yaptırmıştı. Tıpkı bir civcive benzerken bir de fön çektirmişti.
Chris gülümseyerek dükkandan çıkmadan önce küçüğüne döndü.
"Bir dakika bekler misin?"
Felix duraksarken Chris gülümseyerek eldivenleri çıkardı.
"Uzat ellerini bakayım."
Küçük olan gülerek minik ellerini uzattı ve büyüğünün eldivenleri eline geçirmesine izin verdi. Sonra dükkandan çıkıp arabaya bindiklerinde Felix'in evine doğru sürmeye başladı. Bir süre sonra Felix'in evine geldiklerinde arabayı park etti Chris.
"Inmeden önce..."
Atkıyı da küçük olanın boynuna doladı.
"Teşekkürler hyung~ ama gerek var mıydı ki? Direkt eve geçeceğim çün-"
"Aslında seninle dışarıda konuşmak istediğim bir şey var."
"Tamam..."
Iki sarışın da arabadan inerek kaldırıma geçti.
Chris derin bir nefes aldı ve başını kaldırıp gökyüzüne baktığında gülümsedi. Gökten kar taneleri kaldırımı boylarken uzun olan elini hemen önündeki küçüğünün yanağına koydu.
"Biliyorum belki de birbirimizi bir ayda ne kadar tanımış olabiliriz ki diyebilirsin ama kalbim artık sana sahip olmak istiyor. Şuan sabırsız gözükebilirim ki belki de öyleyimdir ama sadece senin için sabırsızım. Bir sebep olmadan sana sarılmak, seni öpmek istiyorum. Sana karşı güzel hitaplarda bulunmak istiyorum ve bunu yapmam için biz olmamız gerekiyor. Yani benim olman gerekiyor. Lee Felix benim eşsiz perim, benim güzel sevgilim olur musun?"
Küçük olan bu sözler yüzünden gözlerinin dolmasına engel olamadı. Heyecanla büyük olanın ellerini tutarak başını olumlu anlamda salladı ve sonrasında sıkıca sarıldı büyük olana.
"KESINLIKLE SEVGILIN OLURUM!"
Chris minik bedenin belinden tutarak havaya kaldırdığında Felix karın ve sevgilisinin tadını çıkarıyordu. O sırada Chrisin telefonu çalmıştı. Büyük olan sevgilisini yere yavaşça indirerek telefonu açtı ve sevgilisi ile apartmana girdi.
"Efendim Minho?"
"Olum nerdesiniz lan bulamadım sizi."
"Ne?"