12

224 21 21
                                    

Daisy yavaşça koltuğuna uzandı. Uzun zaman sonra ilk defa bu kadar rahat hissediyordu. Hope, Josie'yi karanlık büyüden kurtarmıştı, Daisy'de onu yok etmişti.

Aslında tam olarak yok etmemişti. Gücünü emmişti ama önemli değildi. Gözleri kapanırken telefonuna bildirim gelmişti. Tek gözünü açıp kimden geldiğine baktı. Bilinmeyen numara olduğunu görünce telefonu geri bıraktı. Bilinmeyen işini daha sonrasına bırakabilirdi.

Şuan düşünmesi gereken tek şey Elizabeth ve Jossette'ydi. Onlara nasıl açıklama yapması gerektiğini düşünüyordu. Kapısı çalınca derin nefes aldı. Asla huzura kavuşamayacağını anlamıştı. Sinirle kapıya ilerledi ve kapıyı açtı. Karşısında dikilen Rebekah ve Freya'ya göz devirdi.

" Ne oldu barbi Klaus?"

Rebekah onu aldırmadan konuştu.

" Beni içeriye davet et."

Daisy tekrar göz devirdi.

" Ne işinin olduğunu söyle ve git."

Freya kız kardeşinin bir kaç adım ilerisine çıktı ve konuşmaya başladı

" Küçük bir teşekkür yemeği yapacağız. "
" Yani? "
" Yanisi bu teşekkür sana."

Rebekah konuşunca bakışları ona dönmüştü.

" Hiç gerek yok. Rica ederim. Görüşmemek üzere. "

Daisy kapıyı kapatıp içeriye doğru ilerleyecekken Freya'nın sesinden sonra kapı açıldı.

" Dissera Portus. "

Daisy topuklarının üstünde döndü ve Freya'ya baktı.

" Sizden kurtuluş yok mu?"

Freya ve Rebekah aynı anda kafasını hayır anlamında sallamıştı. Daisy derin nefes aldı.

" Pekala... Akşam geleceğim. Şimdi gidin."
" Olmaz... Dışarı çıkacağız. "

Daisy sabrının taşdığını hissediyordu. Derin nefes alıp olabildiğince sakin bir şekilde konuşmaya çalıştı.

" Beni rahat bırakın. Geleceğimi söyledim."

Rebekah alaylı bakışlarla Daisy'e baktı.

" Güzel giyin. "

~

Daisy kırmızı rujunu sürdükten sonra küçük çantasını alıp evden çıktı. Yürüme mesafesinde olduğu için arabaya binmek istememişti. Yaklaşık üç dakika sonra büyük malikanenin önündeydi. Yavaşça kapıyı açtı ve içeriye girdi.

Ortadaki büyük masada oturan kişileri görünce evden çıkmak için hamle yapmıştı ama karşında Elijah vardı. Elijah sakince gülümsedi. Yavaşça konuştu.

" Hoş geldin..."

Daisy'nin elini tuttu ve üstüne öpücük kondurdu.

" Çok güzel olmuşsun."

Daisy konuşacakken Lizzie'nin sesi duyuldu.

" Onun burada ne işi var?"

Daisy ve Elijah'ın bakışları Lizzie'ye dönmüştü. Josie ayağa kalkmıştı.

" O bizim teyze-"
" Bizi öldürmeye çalıştı!"

Kimse cevap vermemişti. Alaric ayağa kalktı ve ondan beklenmeyen şekilde sert bir şekilde konuşmaya başladı.

" Elizabeth. Yerine otur. Sende Josette."

İkizler birbirine baktı ardından bir şey demeden sinirle yerlerine oturdular. Daisy bir şey demeyince Elijah ile birlikte masaya oturdular.

Telkin edilmiş hizmetliler herkesin önüne yemeğini koyunca masada derin sessizlik vardı. Elijah ve Klaus birbirlerine baktılar. Klaus dudaklarını oynatarak bir şey söylemişti ama Elijah hafifçe hayır anlamında kafasını salladı. Klaus göz devirdi ve ondan beklenenin aksine sessizce yemeğine devam etti.

Elizabeth önündeki tuzluğu aldı ve inceledi. Bir şekilde sinirini atması gerekiyordu. Sinirle elindeki tuzluğu Daisy'e doğru fırlattı. Daisy sol elini kaldırınca tuzluk havada kalmıştı. Ardından tuzluğu aldı ve yerine koydu. Bakışlarını Elizabeth'e çevirdi ve konuşmaya başladı.

" Her şeyi bilmeden insanları yargılama. Pişman olursun."

_____

Yazar kafayı yiyorke

Gemini Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin