Karen'den;
Yanan evin önündeki kaldırımda oturuyordum. Düşüncelerim kafamı boğuyordu. Parmaklarımın arasındaki sigaradan bir nefes daha aldım. Sağ tarafımdaki hareketle sağıma doğru doğru döndüm. Mahi sağ tarafımdaki boşluğa oturmadan önce elindeki iki biradan birini bana uzattı. Birayı elinden alınca yere oturdu.
"Hayırdır ikinci. Ne işin var burada? Evdekiler seni çok merak etmiş."
"Deme şöyle. Görevdeymiş gibi hissediyorum." Dedim biramı açarken.
"Sorumun cevabı bu değil Karen."
"Sanırım acım dinene kadar burada oturacağım." Deyip büyük bir yudum içtim.
"O zaman sana kötü bir haberim var. Çünkü acın hiçbir zaman dinmeyecek."
"Biliyorum Mahi. Ama geçmesi gerekiyor. Bitmesi, dinmesi gerekiyor. Çünkü çok yoruldum."
"Uyu o zaman."
"Ruhum yorgun Mahi. Sen duygusuzsun diye hepimiz duygusuz olmak zorunda değiliz."
"Ekipten yeni görev geldi."
"Nasıl bir şey?"
"Kendi adaletimizi devam ettirmemiz isteniyor."
"Anladım operasyona kadar bilgi yok." Bir yudum daha aldım biramdan. O arada Mahi birasını açtı. "Git uyu biraz birinci. Yorgun gözüküyorsun."
"Ben yorulmam."
"Ahh! Pardon unutmuşum. Sen yorulmazsın, sen acıkmazsın, sen susamazsın, sen uyumazsın."
"Vampirim diyorum inanmıyorsunuz." Dedi ve güldü.
"Yorulmadın mı bazı şeylerden akışına bıraksana biraz."
"Senden bir şey isteyeceğim ikinci."
"Elimden gelirse hallederim."
"Asit alman lazım ama dikkat çekmeden."
"Öğrenci olan sensin senin alman lazım. Sen dikkat çekmezsin."
"Son aldığımda hocaların dikkatini yeterince çektim. Bu sefer sen alacaksın. Sahte labaratuvar kartı çıkarttım sana. İşini görür." Montunun cebinden alıp elime bıraktığı karta baktım.
"Aytuğ Kutay. 21 yaşında. Kimya bölümü üçüncü sınıf öğrencisi. Annen Güneş Kreşi'nde öğretmen. Baban ise Atalar Kolej'inde müzik öğretmeni. Bu kart hem binayı hem de labaratuvarın kapısını açacak sana. İçeriden alacağın asitler önceden hazırlanmış olarak kapının sağ tarafında ikinci rafta siyah çöp poşetinin içerisinde olacak. Labaratuvarda biraz oyalanıp insanların dikkatini çekmemeye bak."
"Anlaşıldı patron." Ayaklarını kendisine doğru toparlayıp ayağa kalktı.
"Eve uğramam. Sana emanetler."
"Kaç gün? A pardon kaç ay mı demeliydim?"
"Sınırlarını aşma Karen. Yalnız kalmaya ihtiyacım var." İlerledi. Neredeyse sokağın sonuna gelmişti.
"Dikkat et bir numara duyguların suyun yüzeyine çıkıyor." Duraksadı. Birkaç dakika bekledi ve ilerlemeye devam etti. Bacaklarımı kendime doğru çekip çocukluğuma mezar olan yere baktım. Annemin ve babamın mezarına. Hayatımın son bulduğu noktaya. Bizi katil olmaya iten hayata yine lanetler yağdırdım. Ayağa kalktım ve eskisi gibi bana emanet dört çocuğun yanına ilerledim. Mahi'nin kaçıp kaçıp gittiği gecelerde bana emanet ettiği çocukların yanına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHŞAP EV
Fiksi RemajaAltı kişi, on sekiz mezar. Altı çocuk, on sekiz mezar. Altı anne, Altı baba ve nice kardeşler... Altı çocuk, o altı kişi birbirlerine baktılar. Gözlerinde intikam ateşi vardı. İntikamlarını almak için bu yola çıktılar. Ama beklenmedik bir şey oldu...