30 Aralık

66 11 6
                                    

30 Aralık


Pangea'nın sonu gelmiş ve kıta ilişkilerinde ölçek kayması yaratmış gibi gözükse de, biraz daha yatak odası aktivitesi sayılan şeylerin yanı sıra pek bir şeyin değişmediği çıktı kısa sürede ortaya. Donghyuck hala arkasından gelip ona sarılıyor, yanağına ıslak öpücükler konduruyordu. Hala birlikte yemek pişiriyor, birbirlerinin aptallıklarına gülüyorlardı. Hala kolları ve bacakları birbirine dolanmış, parmakları kenetlenmiş şekilde uyuyorlardı. Dürüst olmak gerekirse, Taeil Donghyuck'un kendisine karşı olan hislerini nasıl fark etmediği konusunda endişelenmeye başlıyordu. Ama yıllarca süren sıradan ilginin aslında altında daha fazlasını gizlediğini nasıl bilebilirdi?


Dizindeki çürüğün haricinde sağ salim olan Donghyuck, kalıcı bir hasar alabileceği konusundaki Taeil'in endişelerini bastırmak ve kayak yapmaya geri dönmek için hevesliydi. Gerçekten de durumu iyi gibi görünüyordu.


Donghyuck yüzünde düşünceli bir ifadeyle yanına gelip yavaşladığında yaklaşık bir saattir dışarıda, karların üzerindeydiler. "Hyung, sana bir şey sorabilir miyim?"


"Her zaman." Son bir kaç gün içerisinde bir kitabı dolduracak kadar sorusuna cevap vermişti Donghyuck'un. Başka bir tane daha eklense de zararı olmazdı.


"Nasıl oldu da hiç kimseyle sevgili olmadın?"


Bu Taeil'in beklemediği bir soruydu. Yere düşen bir dalın etrafından dolandı. "Ne demek istiyorsun? Daha önce sevgililerim oldu."


"Evet, ama hiçbir zaman uzun sürmedi. Hiç ciddi bir ilişkin olmadı." Donghyuck konu üzerinde tamamen bilgi sahibiymiş gibi görünerek karşılık verdi. "Hatta Johnny bu konuda yorum bile yaptı, senin nasıl asla gerçek bir ilişkinin içinde olmadığından bahsetti."


İlişki alışkanlıklarıyla ilgili kardeşiyle konuşmak şöyle dursun, en yakın arkadaşının bu konu üzerine kafa yorduğunu bile düşünmemişti Taeil. Ancak diğer bir yandan yakın zamandaki itiraflar göz önüne alınırsa, Donghyuck Johnny'nin ağzını aramış da olabilirdi.


"Bir kızla hatırı sayılır bir süre sevgiliydim." dedi Taeil. "Üniversite'de benimle aynı bölümdeydi. Feci derecede parlak ve akıllıydı, hala öyle. Güzel ve zeki. Müzik hakkında saatlerce konuşabilirdik onunla. Yine konuşuyoruz, ama artık sadece arkadaşız."


"Neden?"


"Bilmiyorum." Taeil omuz silkip omzunun üzerinden arkasına ilgisiz bir bakış attı. "Ondan hoşlanıyordum ama onunla uzun bir gelecek göremedim, demek istediğimi anlatabiliyor muyum? Onu o gözle görmezken ilişkiye devam etmenin adil olmayacağını düşündüm. Sanırım bekliyordum."


"Neyi bekliyordun?"


"Birlikteyken hiç sıkılmayacağım birini. Birlikte sessiz akşamlar geçirebileceğim birini. Yaşlandığımızda ve seksin eğlencesi çoktan yok olduğunda beni kendi kahkasıyla bile güldürecek birini. Sanırım cidden tek problemim onun en yakın arkadaşım olmaması, ve hiçbir zaman da olmayacağıydı. Ki çok da ciddi bir şey değil, ama bu yüzden ayrıldık."

12 Days of Christmas | hyuckilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin