7

40 7 1
                                    

"Bırak beni!"

Jeongguk aralık kalan kapıdan kavgayı dolu gözlerle izliyordu.

"Kes sesini! Yoksa şuracıkta ölürsün!"

Babası, annesini saçlarından tuttu ve tokat attı.

"Ne zaman nerde olduğum seni ilgilendirmez! Bunu o kafana sok!"

Babası sabah çıkar gece yarısı dönerdi eve, onun olmadığı zamanlar çok güzel geçerdi.

"Bırak beni!"

Küçük, odadan çıkıp annesine koştu.

"Bırak a-annemi baba nolur!"

Babası Jeongguk'u görünce durdu, öfkeyle bakıyordu. Daha fazla orda durmadı, ikisini de evde bırakıp evden çıktı.

Annesi sırtını duvara verip yere çöktü, Jeongguk'u kendine çekip sarıldı ve ağlamaya başladı.

"Özür dilerim miniğim"


Jeongguk nefes nefese uyandığı bir sabaha daha merhaba demişti.

Terlemişti, üstündeki yorganı kaldırıp lavaboya koştu ve kusmaya başladı. Taehyung evde değildi, şu an sırtını sıvazlayacak kimse yoktu.

Kendini yana atıp sifonu çekti, Tanrı onu neden bununla sınıyordu? Omuzlarındaki yük gün geçtikçe ağırlaşıyor gibiydi.

Kendine gelip ayağa kalktı ve üstündekileri çıkarıp duşa girdi, çıktıktan sonra giyinip okula gitmek üzere resim çantasını hazırladı.

Taehyung her sabah olduğu gibi Jeongguk'a kahvaltı hazırlamıştı, henüz yeni kustuğu için canı hiçbir şey istemiyordu. Ziyan olmaması için her şeyi dolaba kaldırdı.

Yolda yürürken kulaklıklarını taktı ve otobüsü beklemeye başladı, geldiğinde binip en arka koltuğa oturdu.

Lauv - Who

Gözlerini zar zor kapatıp uyumaya çalıştı, huzursuz hissediyordu.

Roseanne "Kasvetli bir gün sanırım"

Jeongguk gözlerini açıp tanıdık sesin sahibine baktı.

"Senin araban yok mu?"

Roseanne "Sana da günaydın ve evet. Bakıma gitti"

Jeongguk bir şey demeden duygudan yoksun gözlerini Roseanne'nin yüzünde gezdirdi, daha sonra camdan dışarı bakmaya devam etti.

Roseanne "Ne dinliyorsun?"

Jeongguk ona bakmadan ekranı açtı ve gösterdi.

Roseanne "Lauv'a bayılırım! En sevdiğim şarkısı Paris İn The Rain. Biliyor musun o şarkıyı?"

Dedi heyecanla, Jeongguk şarkıyı biliyordu ama tam değildi.

"Duymuştum"

Roseanne "Omo! Omo! Nasıl bilmezsin?"

Telefonu elinden alıp şarkıyı açtı ve kulaklığın tekini kendine taktı.

Jeongguk kendisine böyle davranan birini ilk defa görüyordu. Hele ki daha yeni tanışmışlardı ve Jeongguk'tan nasıl "soğuk nevale" diyip kaçmadı anlamamıştı.

Şarkı başladığında Jeongguk garip hissetmişti, yanında nerdeyse hiç tanımadığı bir kız ona aniden şarkı açmıştı. Kim olsa garip hissederdi.

Roseanne sol taraftan dışarı bakarken Jeongguk bir süre onu izledi, Roseanne aniden ona bakınca bile gözlerini çekmedi. Dudaklarına dalmıştı çünkü.

Roseanne utanmıştı fakat Jeongguk dış dünyadan soyutlanmış gibiydi. Hemen ardından Jeongguk gözlerine baktı ve ışıltılı harelerini fark etti. Elinde olmadan dudaklarına son kez bakıp dışarıya odaklandı.

Roseanne'nin nefesi kesilmiş gibiydi, öyle güzel bakmıştı ki utançtan yerin dibine girmek istemişti.

Durakları gelince indiler ve yürümeye başladılar.

Roseanne "herhangi bir klübe üye misin?"

"Hayır"

Roseanne "Neden girmedin?"

"İstemedim"

Roseanne "Sporda iyi misin?"

"Bilmem"

Roseanne "Sesin güzel mi?"

"Belki"

Roseanne "en sevdiğin yemek ne?"

Jeongguk bir bakış atmıştı. Bu biraz 'sus artık' bakışıydı.

Roseanne "Pardon, seni tanımaya çalışıyordum sadece"

"Beni neden tanımak istiyorsun?"

Roseanne "Seni merak ediyorum"

"Neden?"

Roseanne "Hayatının en güzel yıllarını neden böylesine ruhsuz ve depresif geçirdiğini, gözlerindeki koyuluğun, boş duvara bakmanın ve sürekli dalıp durmanı sağlayan şey ne merak ediyorum"

'Cevap basit' demek isterdi ama diyemedi.

"Merak edilecek birisi değilim"

Roseanne "Herkes bir şeyleri merak eder, ben de seni ediyorum"

Roseanne açık sözlüydü, demek istediğini o an söylerdi.

"Sadece boş veremez misin?"

Roseanne "Seninle tanışmak isteyen birine göre fazla kabasın"

"Sende yeni tanışmamıza rağmen fazla meraklısın, insanların özel denen şeyleri delip deşiyor ve yaralarına tuz basıyorsun. Kimse senin yüzünden üstünü zar zor kapattığı acıları tekrar hatırlamak zorunda değil"

Dedi düz ve soğuk bir sesle.

Roseanne bu sefer gerçektem kırılmıştı, Jeongguk çok konuşmazdı ama konuşunca ağır konuşurdu.

Beş saniye geçmeden Jeongguk kabalaştığını fark etti ve anında pişman oldu. Roseanne Jeongguk'un kendisinden bu kadar rahatsız olduğunu bilmiyordu.

Roseanne "üzgünüm, her neye sebep olduysam"

Roseanne "Umarım yakın zamanda halledersin, hoşçakal"

Dedi ve gitti.

Herkes gidiyordu zaten.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 23, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KalopsiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin