Ariel'in saçları:
Aniden yerinden sıçradı Pusat. Kapı alacaklı dayanmışcasına hunharca yumruklanıyordu. Bu sırada Ariel de uyanmış, boğazından kopan tehditkar hırıltıyla çalan kapıya bakıyordu.
Pusat telaşla yerinden kalkıp yalpalayarak kapıya varmış ve açmıştı.
Karşısında kollarını göğsünde bağlamış ve sıkılgan bir ifade takınmış Gene'yi görmeyi beklemiyordu,
"Ne oluyor?"
"Çekil şurdan."diyerek Pusat'ı kenara ittirmiş ve Ariel'e küçük bir göz atarak bakışlarını odada gezdirmişti,
"Toparlanın gidiyoruz."
Şaşkınlıkla kaşları havalanan Pusat, "nereye?"diye sordu.
Sıkkın bir nefes bırakırken, boydan camın önündeki tekli koltuğa oturdu,
"Evime, çünkü zeka küpü, günlerdir burada kalıyorsunuz. Burasının bir otel olduğunu unuttun herhalde. Balayında değilsiniz."
Pusat ne cevap vermesi gerektiğini bilemeyerek ensesini ovuşturdu. Doğrusu yeterli birikimi yoktu, otelde uzun süre bu şekilde kalmak da pek akıl kârı değildi dolayısıyla. Ayrıca tüm eşyaları da gemide kalmıştı. Otel yerine bir kaç parça kıyafete para harcamalıydı, özellikle Ariel için.
"Tamam."diye onayladı nihayetinde Pusat ve küçük sırt çantasına olan iki üç parçalık kıyafetleri tıktı. Şimdi sırada Ariel vardı. Elini kızıl saçlı heybetli adama uzattıp tutmasını bekledi.
Ariel tuttuğu eli bir kaç kez yanağına sürttükten sonra boynuna gömdü. Pusat kızardı. Bakışlarını kaçırırken boğazını temizledi,
"Gene'yi duydun. Gitmemiz gerek."
Ariel bu kısacık sürede konuşmaya iyiden iyiye adapte olmuştu ancak bu gibi durumlarda anlamamış gibi davranmaktan da geri durmazdı.
Gene'ye yandan ters bir bakış attı,
"Onunla birlikte?"
Kafasını aşağı yukarı salladı Pusat,
"Evet onunla beraber kalacağız. Bizi evine götürecek." Bir an durduktan sonra, "yuva."diye ekledi Pusat. Ancak buna gerek yoktu Ariel anlamıştı. Çabuk kavrıyordu zaten.
Ariel kafasını iki yana salladı ve Gene'ye kızgınca baktı, hemen sonraysa Pusat'ı hayvani bir güçle kendine çekip yatağa düşürdü. Bacaklarını da kendi bacakları arasına kıstırırken yorganı kafalarına dek çekmiş ve sıkıca beline sarılmıştı.
Tüm bunlar o denli hızlı gelişmiş ve Ariel o kadar seri hareket etmişti ki Pusat sadece hareketsizce baka kalmıştı. Kendine gelince bedenini çekmeyi denemiş ama Ariel'in sıkı tutuşundan kurtulamamıştı. Aniden kıkırdarken yaklaşan adım seslerini duymamıştı bile.
Üzerlerindeki yorgandan ötürü bedenleri şekilsiz bir tepe gibi görünen bedenlerin hemen yanında dikildi Gene ve tuttuğu yorganı çekip aldı üzerlerinden.
Ariel Pusat'a bir koala gibi yapışmış kafasını da ensesine gömmüştü, Pusat ise gülmekten ve utanmaktan kıpkırmızı kesilmişti. Yüzünü buruşturdu, böyle çiftleri sadece o mu sevimsiz buluyordu? Bir gün diye düşündü, asla böyle bir ilişki yaşamayacağım.
Ariel'in kafasını kaldırıp ona hırlamasını umursamadan arkasını dönüp yürümeye başlamıştı ve odadan çıkmadan evvel de uyarısını yapmayı ihmal etmemişti,
"Aşağıda beş dakika kadar bekleyecek ve sonra gideceğim. Yetişmek istiyorsanız acele edin ve kalkın!"
Pusat güç bela Ariel'i ikna etmiş ve asansöre binmişlerdi. Asansör hareket edince Ariel'in gözleri faltaşı gibi açılmış ve elini karnına bastırıp ötekiyle sıkıca Pusat'a tutunmuştu nefes nefese. Geçen sefer odalarına çıkarken Ariel tekerlekli sandalyede uyuyakalmıştı, bu sebeple ilk kez tadıyordu bu hissi.
"Şşşh sorun yok Ariel, bitecek şimdi sakin ol." Dediği gibi de olmuş asansör az sonra durmuştu. Ariel kendini direkt dışarı atarken Pusat kazağının kolunu sıyırıp, parmakların neredeyse mora dönük kırmızı şeritler halinde bıraktığı izlere baktı. Delice bir kuvvetti bu. Kolu kırılmadığı için kendini şanslı hissediyordu.
Gene gri eski model arabayı sürerken, Ariel Pusat'tan ayrılmaya kesin ve net bir şekilde karşı çıktığı için ikisi de arka koltukta kalmışlardı. Biraz sonra ise dışarısı Ariel'in deli gibi ilgisini çekmişti.
Camdan dışarıya bakıyor ve kalabalığı gözlerini bir saniye olsun kırpmadan izliyordu. Ariel'in bu görüntüsü Pusat'ı güldürmüş ve onu yakın zamandaki bir geçmişe götürmüştü. İlk karşılaştıkları gece de böyle bir ifadeye bürünmüştü Ariel. Ellerini şuan cama yaptığı gibi geminin gövdesine dayamış ve Pusat'ı izlemişti...
Gene radyoyu açtığı an yüksek volümden bir şarkı oynadı son ses. Ariel elleri ile kulaklarını kapayıp bağırmaya başladı o an.
Kalbi sıkışacak kadar sert çarpan Pusat korkuyla ön tarafa uzanıp radyoyu kapatmıştı. Hemen bu arada da Gene aracı kenara çekmiş şaşkınlıkla geriye dönmüştü.
Gözle görülür bir biçimde titreyen Ariel'e elini uzatıp dokundu Pusat. Ancak boğazından vahşi bir hırıltı koparken kendine uzanan eli tek bir hamleyle savuşturmuştu Ariel.
Bir süre öylece durup sakinleşmesini beklediler. Ariel'in bedeni hala olabildiğine hassastı. Tepkisi aşırı değildi, hatta durumu göz önüne alındığı vakit çokça normal olduğu görülebilir ancak Pusat yine de endişelenip korkmaktan kendini alamıyordu.
Ariel'e tekrar uzanmak için elini kaldırdığı an, gördükleriyle sertçe yutkundu.
Elinin üzerinde uzun dört derin çizik vardı ve kanıyorlardı. Öteki elini üzerine kapatıp yarasını gizledi. Ariel'in görmesini ve daha da yıpranmasını görmek istemiyordu.
Ancak Gene fark etmişti. Buna rağmen bir şey söylemeden önüne dönmüş ve motoru çalıştırmıştı.
Tekrar usul usul ilerlemeye başlamışlardı. Dönüp baktığında sevdiği adamın uyuduğunu gören Pusat burukça gülümsedi.
Bu aralar çok fazla uyuyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİN SULAR (BXB)
FantasyBir profesör araştırma için gittiği ülkeye asistanını da götürürse ve o asistan yeni keşiflere imza atarsa... Ne olur? Bunu paylaşırdı değil mi? Ancak asistan Pusat, bu keşfi yalnızca kendine saklamaya kararlıydı...