Okuldan sonra eve hep beraber yürüyorduk,yoldayken benim Hamza'ya verdiğim görevi konuşuyorduk. Arda her itiraaz ettiğinde Hamza "Abi kızların ilgisini çeken çocuklar cesurdur, bende öyleyim ondan yapacam hep siz mi çekeceksiniz yaaa" dedi. Ve bende ekledim "Aaa eğer sen illa kız istiyom diyosan ben sana ayarlayım bir tane ne dersin?" bizim gruptan 'Oooooo' sesleri ve alkış sesleri yükselmeye başladı. Hamza gülerek devam etti "Madem öyle görevimden sonra bana o kızı ayarlıyorsun, detay istemem nefes alsın yeter". Hepimiz güldük ve evlerimiz farklı yerlerde olduğu için dağılacaktık. "içeri girerken, içerideyken bize video çek şöyle her odasını gezsen bize yeter" dedi Efe ve Hamza'da başını onaylar şeklinde salladı. Benim ve Burak'ın evleri karşı karşıya olduğu için birlikte yürüyorduk. Normalde gruptan ayrıldıktan sonra biz pek konuşmazdık. Bundan cidden nefret ediyorum çünkü o yanımda ondan hoşlanıyorum ama ağzımdan bir kelime bile çıkmıyordu. Bende içimden nefes alıp üçten geriye doğru saydım, ama yine bir şey söyleyemedim. Bu sefer tırnaklarımı avcumun içine Batırıyordum, tekrar derin bir nefes alıp aniden "Bize gelmek istermisin" diye sordum. Kızarmıştım, ne diyeceğini hemen duymak istiyordum yada istemiyordum, hiç bir şey bilmiyordum. Ve bana anlamsızca baktıktan sonra cevap verdi. "biliyosun bugün dershaneden arkadaşlarımla sinemaya gidicez" içimden 'neden sordum ki aptal İrem' diye geçiriyordum ki bana söylediği şeyi duyana kadar "Eğer istersen sende bize katılabilirsin, onlar sorun etmez" hiç düşünmeden cevap verdim. "tabi isterim" bir kaç saniye sessizlik oldu ve "ailen sorun etmez değil mi?" aslında büyük ihtimalle edeceklerdi. Çünkü üniversite sınavına girecektim, bu yüzden üstüme çok geliyorlardı. Ama Burak'la beraber gezmek için küçük bir yalan uydurup "sanmam, zaten her gün köpek gibi çalışıyorum bir gün çalışmasam sorun etmezler bence" dedim. Gülümsedi ve "madem öyle hadi gidelim" dedi. Alışveriş merkezi yakın olduğu için oraya kadar yürüdük,yoldayken bana kendi derhanesindeki arkadaşlarından bahsetti -biz farklı dershanelere gidiyorduk- Alışveriş merkezine geldiğimizde bizi kapıda bekliyorlardı. Hemen bir kız Burak'ın kucağına atlayıp ona sarıldı. O anda benim nefretimi kazandı, kızın saçlarını yolmak istiyordum. Burak kızın kollarını boynundan ayırarak, kendisinden hafifçe uzaklaştırdı ve gülümseyerek beni gösterdi "Onun ismi İrem, bugün bize katılması sizin için bir sorun olmaz değil mi?" arkadan uzun boylu sarışın, mavi gözlü bir çocuk cevap verdi "yok ya kardeşim ne sorunu, bize katılmasını çok isteriz" herkesle tanıştıktan ve selamlaştıktan sonra iceri girdik. Kapıda Burak'a sarılan kızın ismi Pelin'di ve "Burak hadi sen bizim yiyebileceğimiz şeyler al bizde yer bulalım" dedi. Burak bana bakarak "hadi gidelim İrem" dedi. Pelin'in o bakışlarını görmek için dua etmiştim ve kabul olmuştu.
Sadece gülümseyip Burak'la birlikte markete gittik, elime bir market arabası aldım ve sürmeye başladım. Market arabasını cidden çok seviyordum, hızla sürüp ayaklarımı havaya kaldırarak ağırlığımı arabaya vererek Burak'ın peşinden kayıyordum. Burak'sa yaptığım şeyleri gülerek izliyordu ve alışverişi yapıyordu. Marketten çıktıktan sonra benim canım dondurma çektiği için dondurma almaya gittik. Dondurmayla salondan içeri giremiyeceğimiz için dondurmaları hızlıca yemeye karar verdik. Elime bulaşan çikolatalı dondurmayı Burak'ın yüzüne sürerek "çikolata cilde iyi gelir, buda benden sana bir kıyak olsun" dedim. Anlamadığını anlayınca devam ettim "hani insanlar böyle maskeler için baya para veriyor ya, ben sana beleşe yaptım" dedim. Oda ciddileşerek "bu kadar oyalandığımız yeter hadi yanlarına gidelim" yüzümdeki gülümseme aniden asıldı. Ama bunu görmemişti çünkü yüzümde maske vardı. Asansöre bindiğimizde yüzündeki çikolatayı silmeye çalışıyordu ama daha da yayıyordu. Burak'ın elini tutup yüzünü cebimden çıkardığım ıslak mendille sildim. Tam bu sırada gelmiştik ve kapı açıldı. Ben sadece Burak'ın yeşil gözlerini izliyordum. Daldığımı anlayınca boğazını temizledi ve bende ellerimi geriye çektim. Sonunda sinemaya gitmiştik. Bir aksiyona filmi seçmişlerdi. Filmin yarısında gruba mesaj geldi;
Efe:Abi sen neden halen videoyu atmadın...
Kardeşim ordamısın?
Ayrıldığımızdan beri sesini duymadım
HamzaaaaaArda:Alooooo
Hamza kardeşim
Ölmedin deme?Burak çevrim içi
Burak yazıyor...
Burak:Dalga geçmeyin
Kardeşim kaybolmadın değil mi?
Fatma teyze yazmış eve gitmemişsinEfe:Nasıl yani kayıp mı oldun?
Abi nerdesin yaaa
Dalga geçmesen mi
Hadi bak şu telefona artıkHamza
Hadiiiiiiiii
İyi misin?
EndişelendiriyorsunBurak:Sakin olalım
Paniklemeyin
Eminim sadece parkta falandır
Yarın okula gelecektir
Ozaman sorarızTelefonumu kapattım ve çantama koydum. Film bittiğinde saat çok geçti, vedalaşıp Burak'la birlikte eve kadar yürüdük. Eve gitmeyi hiç istemiyordum aslında çünkü bana kızacaklardı. Burak kapıya kadar bana eşlik etti, kapıyı ablam açtı ve şaşırdı. Daha sonra ona kaş göz işaretleri yapınca bana ayak uydurdu "sonunda geldin İrem, yatılı kalmaya gittin sandık" dedi. Burak vedalaştı ve karşıdaki evine gitti, ablam beni hızlıca evin içerisine çekti ve odama kadar gizlice götürdü. Sonra bana dönüp "annem demin geldi içeride kitabını yazıyor babamsa daha gelmedi nerdeydiniz neden haber vermedin" dedi. Bende derin bir nefes aldım ve "arada bir gezmeye ihtiyacım var seninde dışarıda olduğunu sanıyordum ondan haber vermedim" dedim. Bana sarıldı ve "yapma böyle bir daha ufaklık" dedi.
Sabah olunca okulda buluştuk Hamza yoktu. Bu durum bizi endişelendirmişti. Teneffüste Burak Fatma Teyzeyi - Hamza'nın annesini- aradı. Eve halen gelmemişti, bu yüzden kayıp ilanı verilmişti. Aradan 1 hafta geçti ama Hamza'dan bir haber yoktu. Bizde okul sonrası buluşmaya karar verdik...
Bu bölüm biraz uzun oldu umarım beğenirsiniz
Bir sonraki bölümü yarın yayınlayacağım
Fikirlerinizi yorum kısmına yazabilirsiniz
Bir sonraki bölüme kadar görüşürüz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perili Ev
ParanormalDoğruluk mu? Cesarerlik mi? oyununu oynayan bir grup arkadaş şişeyi çevirdiğinde görev olarak terk edilmiş bir eve girerler...