+ giriş +

983 73 53
                                    

İlk defa yazıyorum muhtemelen eksiklerim olabilir- 😭

Bu bölümü lacivertinverti bebisime ithaf etmek istiyorum. Kendisi bana gaz verdi sğwşspwksşğ.

•Minik bir bilgilendirme : perimizin adı Heras. 🧚🏻‍♀️

İyi okumalar.

+++

Kanat çırpmayı, kanatlarını çırptıkça özgür hissetmeye bayılıyordu.

İnsanlar onu görüp hissedemese bile onlara çarpmamaya özen göstererek saatlerdir aralarındaydı. İnatçı, çabuk pes etmeyen kişiliği saatlerce şikayetçi olmadan havada süzülebilirdi fakat uzun bir süredir uçtuğundan kanatlarının ve küçük vücudunun onu daha fazla taşıyamayacağını hissedince artık pes etti.

Açık, tek tük bulutların bulunduğu masmavi havanın ve parlayan güneşin verdiği güzel hislerin aksine ıssız, geneli terk edilmiş dükkanların olduğu, yerde kağıtların veya yırtık afişlerin hafif esen rüzgar sayesinde uçuştuğu sokakta göz gezdirdi. Yogunluğundan dolayı kasvetli havayı görmezden gelerek, tam da istediği gibi boş bir bank görünce oraya doğru uçmaya başladı.

Aniden karşısına çıkan insan ile korksa da yana kayıp koşan bedenin hızla yanında uzaklaşmasını izledi. Ne kadar insanların içinden sorunsuz bir şekilde geçebilse de bunu yapmayı tercih etmiyordu, hoş değildi ona göre.

İnsanların evreni kendi evreni kadar olmasa da güzel sayılırdı, sadece biraz fazla gürültü ve görüntü kirliliği vardı.

Periler ne kadar iyimser ve çevresini sevenlerse, insanlar tam tersi her şeye zarar veren, yakıp yıkanlardı. Yaptıkları hatalara, caniliklere göz yuman varlıklardı. Kendi ırkına, hayvanlara ve doğaya hiç düşünmeden, tereddüt etmeden zarar verebilirlerdi.

Hepsi aynı olmasa da geneli böyleydi.

Heras düşüncelerine ara verip gördüğü yere oturdu ve elindeki pembe kuvarsa bir bakış attı. Peri evreninde, pembe kuvarsın ruh eşlerini bulmaya yardım ettiğine inanılırdı.

Rahatsız bankta kendini arkaya doğru salıp yatmaya başladı ve kuvarsı da göz hizasına getirdi. Güneş ışınları ile olduğundan daha parlak, pembemsi ve canlı görünen kuvarsı hayran bir şekilde izlemeye başladı. Güzel bir görüntüsü vardı, düzgün bir şekli olmasa bile baktıkça bakacağı bir eşyaydı. Anlamı da özeldi tabii.

Ruh eşini arama operasyonu o kadar sıkıcı geçiyordu ki.. Heras, en azından eğlenceli bir şeyler olur falan sanmıştı! Büyüklerinden dinlediği hikayelerin abartı olduğunu fark etmişti. Hiç de öyle şeyler olmuyordu canım.

Minik elini havada tutmaktan yorulunca geri indirdi ve gözlerini yumdu. Her gün aynı şeyler olsa da o buna rağmen umutlu hissediyordu, ruh eşini yakında bulacaktı. Vazgeçemezdi.

Eşinin görüntüsünü, sesini, huylarını bilmese bile onu düşününce mutlu oluyordu.

Biraz dinlendiğini hissedince yattığı yerden doğruldu, bedeni hızlı yorulduğu gibi çabucak da dinleniyordu.

Araması gereken bir ruh eşi olduğu bilincinde derin bir nefes çekti içine. Ne kadar umutlu olursa olsun, bu durum canını sıkıyordu. "Neden seni ben aramak zorundayım ki!" gibi yakınmalarına devam edip olduğu sokaktan çıktı.

fairy? | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin